Danıştay Kararı 7. Daire 1998/2642 E. 1999/3713 K. 15.11.1999 T.

7. Daire         1998/2642 E.  ,  1999/3713 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/2642
Karar No: 1999/3713

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar: 1-… Vergi Dairesi Müdürlüğü
2-… Sigorta Anonim Şirketi
Vekili : Av. …
İstemin Özeti :Davacı kurumun 1994 yılı işlemlerinin banka ve sigorta muameleleri vergisi yönünden incelenmesi sonucu düzenlenen rapor ile ferdi kaza ve hastalık sonucu tam maluliyet teminatlarına ilişkin primler, banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu halde, davacı kurumca, hayat sigortası poliçelerinde, hayat sigortası teminatlarına ek olarak verilen söz konusu teminata ilişkin primlerin vergiye tabi tutulmadığının saptandığından bahisle, anılan rapora istinaden 1994 yılının Ocak ve Temmuz (1994/1-2-3-4-5-6-7) dönemleri için banka ve sigorta muameleleri vergisi salınması, kaçakçılık ve kusur cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davada; 7397 sayılı Sigorta Şirketlerinin Murakabesi Hakkında Kanunun değişik 1’inci maddesi ile 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28’inci maddesi hükmü ve Hayat Sigortaları Yönetmeliğinin 2’nci maddesi hükümleri belirtildikten sonra, 6802 sayılı Kanunun 29’uncu maddesinin (i) bendine göre, hayat sigortalarında, poliçe üzerinden alınan paraların, banka ve sigorta muameleleri vergisinden müstesna olduğu; maddede, kaza ve hastalık sigortalarına ilişkin ek teminatlarla ilgili bir düzenlemeye yer verilmediği; 1.8.1997 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren Hayat Sigortaları Yönetmeliğinde ölüm ve yaşama bağlı sigorta poliçelerine ilişkin teminatlar yanında kaza ve hastalıkla ilgili ek teminatların da hayat poliçesi sigortaları içinde mütalaa edilmesinin sigortacılık tekniğinin bir gereği olduğunun vurgulandığı; ölüm ve yaşama bağlı sigorta poliçeleri yanında, prim hesabı farklı ve süresi de bir yıl ile sınırlı olan kaza ve hastalık sigortalarına ilişkin ek teminatların da hayat poliçeleri teminatı olarak kabulü ile istisna kapsamı içine alınmasının mümkün olmadığı; hastalık ve kaza sigortası ek teminatalarının hayat sigortası poliçesi içinde yer almış ve sigortalı yapılan kişi için tek poliçe düzenlenmiş olmasının, ek teminatlar için alınan paraların hayat sigortası poliçeleri üzerinden alınan paralar gibi istisna kapsamı içinde olduğunu göstermeyeceği; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının inceleme raporunun ekinde yer alan 3.4.1995 gün ve 14447 sayılı yazısında, Müsteşarlığa ulaşan bilgilerden, hayat dalında faaliyet gösteren bazı sigorta şirketlerinin, grup-hayat ve ferdi-hayat sigorta poliçelerine ek olarak verdikleri ferdi kaza ve hastalık teminatlarına ait primleri hayat dalı primi olarak yazdıklarının; söz konusu uygulamanın, mevzuata uygun olarak tesis edilecek teminat tutarlarının belirlenmesinde karışıklığa, eksik teminat tesis edilmesine ve teknik kar-zarar hesaplarının gerçeği yansıtmamasına neden olabileceği gibi, banka ve sigorta muameleleri vergisi uygulamasında vergi matrahının hatalı tespitine de yol açabileceğinin; söz konusu sakıncaların giderilmesini sağlamak üzere hayat sigortalarında uygulanan ferdi kaza ve hastalık ek teminatlarına ait primlerin ilgili branş primi olarak dikkate alınması hususunun tüm sigorta şirketlerine duyurulduğunun ve böylece ferdi kaza ve hastalık sigortaları dolayısıyla alınan ek teminatların (primlerin), hayat dalı primi dışında tutulması gerektiğinin ifade edildiği; öte yandan, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliğine hitaben gönderilen 25.7.1997 gün ve 2105 sayılı yazısında da; ferdi kaza, hastalık sonucu maluliyet ve tehlikeli hastalıkların hayat sigorta sözleşmesi ile beraber paket sözleşme olarak verildiği hallerde, bu teminatların birlikte verildikleri hayat sigorta sözleşmelerinden tamamıyla bağımsız olarak değerlendirilmesi gerekeceğinin belirtildiği; bu verilere göre; hayat dalı branşı dışında mütalaa edilmesi gerektiği açıkça ortaya konulan ferdi kaza ve hastalık sigorta primlerinin, hayat sigorta poliçeleri üzerinden alınan paralar gibi banka ve sigorta muameleleri vergisinden müstesna olduğu yolunda ileri sürülen iddiaların kabulünün mümkün görülmediği; cezaya gelince, ikmalen vergi tarhına konu matrah farkının davacı şirket kayıtları üzerinden çıkarılmış olması, başka araştırmaya gerek duyulmaması, bütün sigorta şirketlerinin aynı şekilde hareket etmesi, olayın hem müsteşarlık hem de davalı idare tarafından bilinmiş olması göz önüne alındığında, davacı şirketin ferdi kaza ve hastalık sigorta primlerinin vergiden müstesna olduğu hususunda vergi kaçırma kastı ile hareket ettiğinin söylenemeyeceği; bu itibarla, istisna kapsamında mütalaa edilmek suretiyle vergiye tabi tutulmayan ve ikmalen vergi tarhına konu matrah farkı üzerinden tarh edilen vergiye kaçakçılık değil, kusur cezası uygulanması icap ettiği gerekçesiyle, ceza kesme işleminin kusur cezasına isabet edenden fazlasına ilişkin kısmının iptali, davanın bundan fazlasına ilişkin kısmının ise reddi yolunda …’uncu Vergi Mahkemesince verilen 15.6.1998 günlü ve E:…; K:… sayılı kararın; Vergi Dairesi Müdürlüğünce, davanın kaçakçılık cezasına ilişkin kısmının da reddi gerektiği; davacı Kurum tarafından da, “Geleceğin Sigortası” adı altında sundukları hayat sigortası poliçelerinin paket poliçe olmadığı; hayat, ölüm, kaza ve hastalık sonucu maluliyet teminatları için bir tane poliçe düzenlenip, tek prim alındığı, hayat sigortası poliçesi için alınan bu tek prim ile hayat, ölüm ve maluliyet teminatı sunulduğu; kaza ve hastalık sonucu maluliyet teminatının, sigorta ettirenin isterse alıp, istemezse almayacağı bir teminat niteliğinde bulunmadığı, Hazine Müsteşarlığınca onaylanmış tarifelerine göre, muhtelif hayat sigortalarını (Geleceğin Sigortasını) oluşturan üç parçadan biri olduğu; bu itibarla, maluliyet teminatının hayat sigortasından ayrılamayacağı, Türk Ticaret Kanununun hayat sigortasının temel türlerini belirten 1322’nci maddesinin, metninde açıklanan esaslara aykırı olmamak koşulu ile, yeni tür hayat sigorta sözleşmeleri yapılmasına engel bir hüküm taşımadığı; hayat sigortası poliçeleri ile kaza ve hastalık sigortası teminatı değil, kaza ve hastalık sonucu maluliyet teminatı verildiği; bunların, farklı şeyler oldukları; Hayat Sigortaları Yönetmeliğinin 2’nci maddesinde yer alan tanımlamanın da, bunu doğruladığı; öte yandan, vergi aslı Kanuna uygun görülmüş olsa dahi, olaya ceza uygulanamayacağı; olayda 213 sayılı Kanunun 369’uncu maddesinin 2’nci fıkrasında öngörülen yanılma halinin bulunduğu ileri sürülerek bozulması ve duruşma yapılması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davacı kurumca savunma verilmemiş, vergi dairesince karşı taraf temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi :Taraflarca temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, tarafların temyiz istemlerinin reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: İhtilaf mükellef sigorta şirketine tarh ve tebliğ edilen kusur ve kaçakçılık cezalı banka ve sigorta muamele vergisi aleyhine açılan dava üzerine kaçakçılık cezalarını kusur cezasına çevirmek suretiyle banka ve sigorta muamele vergilerini tadilen tasdik eden …’uncu Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması talebine ilişkin bulunmaktadır.
Mükellef sigorta şirketinin defterleri üzerinde gelirler başkontrolörü tarafından yapılan inceleme neticesinde tanzim edilen vergi inceleme raporunda mükellef şirketin hayat sigorta poliçeleri ile birlikte veya ek olarak verdiği kaza ve hastalık primlerini hayat branşı içinde gösterdiği ve bu primleri banka ve sigorta muameleleri vergisi matrahına dahil etmediğinin tespit edilmesi üzerine tespit edilen bu miktar üzerinden kusur cezalı ve kaçakçılık cezalı banka ve sigorta muamele vergisi tarh ve tebliğ edilmiştir.
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 3297 sayılı Kanunla değişik 28(inci maddesi “Banka ve sigorta şirketlerinin 10.6.1995 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.” hükmünü amir bulunmaktadır. Aynı Kanunun istisnalar başlıklı 29’uncu maddesinin (i) fıkrasında “Hayat sigortaları ve ihracata ait nakliyat sigortalarında poliçe üzerinde alınan paraların banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisna olduğu” hükmüne yer verilmiştir. 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 539 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 2’nci maddesi son fıkrası, Türkiye’de faaliyette bulunan yerli ve yabancı sigorta ve reasürans şirketlerinin her türlü faaliyetlerine ilişkin diğer usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceğini hükme bağlamıştır. 7397 sayılı Kanunun 2’nci maddesine istinaden 9.12.1996 tarihli Resmi Gazete’de neşredilen “Hayat Sigorta Yönetmeliği”nin (2)’nci maddesinde de bu Yönetmelik sigorta şirketlerinde ölüm yaşama ve her ikisinin birlikte kapsandığı hem ölüm hem de yaşama ihtimallerine bağlı teminatlar ile ek olarak verilen ferdi kaza hastalık sonucu maluliyet ve tehlikeli hastalıklar teminatlarının verildiği hayat sigortası tarifelerinin esaslarını, bunların hazırlanarak uygulanmasını bilgilerin kaydını,sözleşme hükümlerinin takibini mali tabloların hazırlanmasını, istatistiki verilerin toplanarak değerlendirilmesini, hayat sigortacılığı aracılık faaliyetlerini, gelirlerin dağılmasını, yükümlülükler ile varlıkların hesaplanmasını ve ilgili sair faaliyetleri kapsar.” hükmünü amir bulunmaktadır. Aynı Yönetmeliğin Riziko Primi başlıklı 6’ncı maddesi de “Ölüm yaşama ve her ikisinin birlikte kapsandığı hem ölüm hem de yaşama ihtimallerine bağlı teminatlar ile ek olarak ferdi kaza, hastalık sonucu maluliyet ve tehlikeli hastalık teminatlarının da verildiği hayat sigortaları için sigortalıların gerçek yaşlarına göre hesapanan primdir” hükmünü koymuştur.
Bütün bu mevzuat hükümlerinden açık bir şekilde görüldüğü gibi, kanun ve yönetmeliğin bu amir hükümleri ile bütün banka ve sigorta muamemeleri vergiye tabi tutulmuş, sadece hayat sigorta poliçeleri üzerinden alınan paralar banka ve sigorta muamele vergisinden istisna tutulmuştur.
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun istisnaları tadadi olarak sayan 29’uncu maddesinde “ek teminatlar” başka bir anlatımla kaza ve hastalık sigortalarının istisna kapsamı içinde yer aldığına dair bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Hayat sigorta poliçeleri ile ilgili olarak çıkartılan ve uygulamaya açıklık getiren Hayat Sigortaları Yönetmeliğinde ölüm ve yaşama bağlı sigorta poliçelerine ilişkin teminatlar yanında kaza ve hastalıkla ilgili ek teminatlarında hayat poliçesi sigortaları ile birlikte uygulanabilmesi kabul edilmektedir.
Ölüm ve yaşama bağlı sigorta poliçeleri yanında prim hesabı farklı ve süresinde bir yıl ile sınırlı olan kaza ve hastalık sigortalarına ilişkin ek teminatların hayat poliçeleri teminatı olarak kabulü ile istisna kapsamı içine alınması mümkün bulunmamaktadır. Zira kanunda mevcut olmayan vergi istisnaları ihdas etmek mümkün değildir.
Hastalık ve kaza sigorta ek teminatlarının heyat sigortası poliçesi içinde yer almış olması ve sigortalı yapılan kişi için tek poliçe düzenlenmiş olması farklı süre ve primi farklı hesaplanan ek teminatların hayat sigortası poliçeleri üzerinden alınan panolar gibi istisna kapsamı içinde olduğu kabul etmek mümkün bulunmamaktadır.
Nitekim konu ile ilgili olarak sigorta denetçileri tarafından yapılan incelemede teknik olarak hayat sigortası ile aynı kabul edilme imkanı bulunmayan hastalık ve kaza sigortaları üzerinden alınan ek teminatlardan sigorta şirketi lehine kalan paraların vergiye tabi tutulması kanunun amir hükmü gereğidir.
Tarhiyatın dayanağı inceleme raporu ekinde yer alan Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının 3.4.1995 gün ve 14447 sayılı yazısında “Müşteşarlığımıza ulaşan bilgilerden hayat dalında faaliyet gösteren bazı sigorta şirketlerinin grup-hayat ve ferdi-hayat sigorta poliçelerine ek olarak verdikleri ferdi kaza ve hastalık teminatlarına ait primlerin hayat dalı pirimi olarak yazdıkları ve söz konusu uygun olarak tesis edilecek teminat tutarlarının belirlenmesinde karşılığı eksik teminat tesis edilmesine ve teknik kar zarar hesaplarının gerçeği yanıstmamasına sebeb olabileceği gibi, banka sigorta muameleleri vergisi uygulanmasında vergi matrahının hatalı tespitine de yol açabileceği, bahis konusu edilen mahzurların giderilmesi için sigortalarında uygulanan ferdi kaza ve hastalık ek teminatlarına ait primlerin ilgili branş primi olarak dikkate alınması hususu tüm sigorta şirketlerine duyurulması” denilmek suretiyle ferdi kaza ve hastalık sigortaları dolayısıyla alınan ek teminatların (primlerin) hayat dalı primi dışında tutulması ifade edilmiştir.
Aynı şekilde, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının Sigorta ve Reasürans Şirketler Birliğine Muhatap 25.7.1997 gün ve 2105 sayılı yazısında. “ferdi kaza, hastalık sonucu maluliyet ve tehlikeli hastalıkların hayat sigorta sözleşmesi ile beraber paket sözleşme olarak verildiği hallerde ise bu teminatlar birlikte verildiği hayat sigorta sözleşmelerinden tamamıyla bağımsız olarak değerlendirilmesi gerekeceği” denilmek suretiyle yönetmeliğin ikinci maddesine de açıklık kazandırılmıştır.
Bütün bu hususlar nazara alındığında, hayat dalı branşı dışında mütalaa edilmesi gerektiği açıkça ortaya konan ferdi kaza ve hastalık sigorta primlerinin hayat sigorta poliçeleri üzerinden alınan paralarda olduğu gibi, banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisna olduğu yolunda ileri sürülen iddiaların kabulü mümkün değildir.
Ancak ikmalen vergi tarhına konu matrah farkının davacı şirket kayıtları üzerinden çıkarılmış olması ve başka araştırmaya gerek duyulmaması, bütün sigorta şirketlerinin aynı şekilde hareket etmesi, olayın hem Müşteşarlık hem de davalı idare tarafından bilinmiş olması göz önüne alındığında, olayda vergi kaçırma kastı bulunmadığı cihetle, kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilerek dava konusu banka ve sigorta muameleleri vergisi tarhiyatının tasdiki yerinde bulunmaktadır.
Açıklanan sebeplerle bozulması talep edilen …’uncu Vergi Mahkemesi kararı, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 3297 sayılı Kanunla değişik 28’inci maddesi 1’inci fıkrası amir hükmü ile yine aynı Kanunun 29’uncu maddesi i fıkrası amir hükmüne ve 9.12.1996 tarihli Resmi Gazete’de neşredilen Hayat Sigortaları Yönetmeliğinin 2’nci maddesi ile 6’ıncı maddesi hükümlerine uygun bulunduğundan, hukuki mesnedi bulunmayan temyiz talebinin reddi ile …’uncu Vergi Mahkemesi kararının tasdiki gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma için belli edilen günde davacı şirket vekili Av. Prof. Dr. … ile … Vergi Dairesi Müdürlüğünü temsilen hazine vekili Av. …’nin geldikleri görülerek Danıştay Savcısının da katılmasıyla duruşma yapıldı. Taraflara usulüne göre söz verilip dinlenildikten, Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra Tetkik Hakimi …’nın açıklamaları da dinlenilerek dosya yeniden incelendi ve işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık; davacı Kurumun 1994 yılı işlemlerinin banka ve sigorta muameleleri vergisi yönünden incelenmesi sonucu, hayat sigortası poliçelerinde, hayat sigortası teminatlarına ek olarak verilen ferdi kaza ve hastalık sonucu maluliyet teminatlarına ilişkin primlerin banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulmamış olduğunun saptandığından bahisle, inceleme raporuna istinaden 1994 yılının Ocak ve Temmuz (1994/1-2-3-4-5-6-7) dönemleri için salınan banka ve sigorta muameleleri vergisi ile kesilen kaçakçılık ve kusur cezalarına karşı açılan davayı, kaçakçılık cezasını kusur cezasına dönüştürmek suretiyle reddeden vergi mahkemesi kararının, temyizen incelenerek bozulması istemlerine ilişkindir.
Vergi Dairesi Müdürlüğünün temyiz dilekçesinde, mahkeme kararının kaçakçılık cezasının kusur cezasına dönüştürülmesine ilişkin hüküm fıkrasına yönelik iddialar, bu hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir.
Davacı Kurumun temyiz istemine gelince; 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28’inci maddesinde, “Banka ve sigorta şirketlerinin,10.6.1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere,her ne şekilde olursa olsun, yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla, kendi lehlerine, her ne nam ile olursa olsun, nakden ve hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.” hükmü yer almış; aynı Kanunun “istisnalar”başlıklı 29’uncu maddesinin (i) bendinde de, hayat sigortalarında poliçe üzerinden alınan paraların sigorta muameleleri vergisinden müstesna olduğu belirtilmiştir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun Sigorta Hukukuna ilişkin Beşinci Kitabının “Can Sigortası” başlıklı üçüncü faslı incelendiğinde; can sigortalarının, hayat sigortası ve kazaya karşı sigorta olmak üzere iki kısma ayırıldığı; hayat sigortalarıyla ilgili 1322’nci maddesinde, sigortacının, bir kimsenin ya muayyen bir müddet içinde veyahut mukavelede muayyen olan şart ve haller içinde ölümü veya o kimsenin mukavele ile muayyen bir müddetten fazla yaşaması ihtimallerini sigorta edebileceği; kazaya karşı sigortalarla ilgili 1334’üncü maddesinde; kazaya karşı sigortanın, sigorta ettirenin maruz kalacağı herhangi bir kaza, hastalık, maddi menfaatlerini haleldar edecek herhangi bir olay, iş kazaları veyahut nevi ve mahiyeti muayyen başka bir kaza sebebiyle ölümü veyahut muvakkat veya daimi surette çalışma kudretinden veya imkanından mahrumiyeti halinde gerek sigorta ettirene, gerek mirasçılarına veya yerine geçmiş olanlara ve gerek muayyen veya müteaddit hak sahiplerine muayyen sermaye tediyesini veyahut irat tahsisini, bir prim karşılığında sigortacıya yükleyen mukavele olduğu; 1336’ncı maddesinde, kaza sigortalarında, sigortacının, kaza, ölümü intaç eylediği takdirde, gerek ani olsun ve gerekse kaza tarihinden itibaren azami bir yıl içinde olsun, ölümün vukua gelmesi halinde poliçedeki tazminatı hak sahibine veya mirasçılarına ödeyeceği; daimi maluliyeti mucip olduğu takdirde, poliçede yazılı maluliyet derecesine göre icabeden tazminatı sigorta ettirene ödeyeceği; muvakkat surette çalışma kudretinden mahrum kalındığı takdirde, sigorta ettirene poliçede yazılı azami müddet içinde mahrumiyetin devam ettiği müddetçe günlük hesabıyla tazminat vereceği belirtilmiştir.
7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun “Teminat” başlıklı 12’nci maddesinde, “… hastalık ve ferdi kaza sigortaları ile diğer hayat dışı sigortalarda …” denilmek suretiyle ferdi kaza ve hastalık sigortalarına ilişkin teminatların, birer hayat dışı sigorta teminatı olduğu vurgulanmış; 28’inci maddesinde, sigorta sözleşmelerinin, müsteşarlıkça onaylanan genel şartlara uygun olarak yapılacağı, poliçelerin genel şartları kapsayacak şekilde düzenleneceği hükmü yer almıştır.
Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından onaylanmış sigorta genel şartlarının sigorta şirketlerine duyurulması ve bu şirketlere uygulamalarında yardımcı olması amacıyla, … Şirketleri Birliğince yayımlanmış “Sigorta Genel Şartaları”nda da; ferdi kaza sigortaları, sağlık sigortaları ve hayat sigortaları ayrı ayrı bölümlerde düzenlenmiş; ferdi kaza sigortalarına ilişkin bölümde, ferdi kaza sigortası poliçeleri ile vefat, daimi maluliyet, gündelik tazminat ve tedavi masrafları teminatı verilebileceği açıklanmıştır.
Yukarıda değinilen hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden; kaza ve hastalık sonucu oluşabilecek maluliyet için yaptırılacak sigortanın, can sigortaları içerisinde yer almakla birlikte, bir “hayat sigortası” türüne değil, hayat dışı sigorta dalı olan kaza sigortası türüne dahil bulunduğu; söz konusu maluliyet için tanınan teminatın, hayat sigortaları ile tanınan teminattan ayrı bir teminat olduğu; bu teminatın, hayat sigortalarına münhasır teminatlarla birlikte ve onlara ek olarak verilmesinin ve bu teminat için poliçede belirtilen prim dışında ayrı bir prim alınmamasının, kaza sigortası olması özelliğini değiştirmediği; söz konusu teminatın, herhangi bir prim, masraf vb. tahsil edilmeden verilmesinin de, ticari ve ekonomik gerek ve koşullarla bağdaşmayacağı; 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 29’uncu maddesinin (i) bendinde, hayat sigortaları için düzenlenen poliçeler üzerinde hayat sigortaları için alınan paralara tanınan istisnanın, hayat sigortası poliçesinde, hayat sigortası teminatına ek olarak verilen kaza ve hastalık sonucu tam maluliyet teminatına ilişkin paraları kapsamadığı; tersine yaklaşımın, yorum yoluyla vergi istisnası yaratılması sonucunu doğuracağı; bunun da, yasallık ilkesine aykırı olacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda; davacı Kurumca hayat sigortası poliçesinde, hayat sigortası teminatına ek olarak verilen kaza ve hastalık sonucu maluliyet teminatına ilişkin primler banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğundan, söz konusu primler üzerinden salınan banka ve sigorta muameleleri vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan; Hazine Müsteşarlığının, … Şirketleri Birliğine gönderdiği 3.4.1995 gün ve 14447 sayılı yazısında, muhtelif hayat sigortalarında verilen ferdi kaza ve hastalık sonucu maluliyet teminatına ait primlerin, hayat dalı primi olarak yazılmasının, banka ve sigorta muameleleri vergisi uygulanmasında vergi matrahının hatalı tespitine neden olacağının bildirilmesinden sonra, 25.7.1997 tarihli yazısında da anılan primlerin hayat sigortası primi olarak kabul edileceğinin açıklanmış bulunması, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 369’uncu maddesinin 2’nci fıkrasında, bir hükmün uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların görüş ve kanaatini değiştirmiş veya bu hükme ait bir içtihadın değişmiş olması olarak tanımlanan yanılma halini oluşturmadığından; davacı Kurumun, olayda yanılma hali bulunduğu; bu nedenle ceza uygulanamayacağı yolundaki iddiası da, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte değildir.
Açıklanan nedenlerle, tarafların temyiz istemlerinin reddine ve mahkeme kararının onanmasına; hüküm altına alınan tutar üzerinden binde 4.8 oranında ve … liradan az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, mahkemece karara bağlanan harcın mahsubundan sonra, kalan harç tutarının davacıdan alınmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen ….- lira vekalet ücretinin davalı idareden alınıp davacıya; ….- lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı idareye verilmesine, 15.11.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.