Danıştay Kararı 7. Daire 1998/223 E. 1998/3820 K. 10.11.1998 T.

7. Daire         1998/223 E.  ,  1998/3820 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/223
Karar No: 1998/3820

Temyiz İsteminde Bulunan : … Turizm ve Ticaret Anonim Şirketi
Karşı Taraf : Dış Ticaret Vergi Dairesi Başkanlığı
İstemin Özeti : Yükümlü şirketin sermaye artırımına ilişkin olarak ihtirazi kayıtla ödenen 739.302.000.- lira damga vergisine karşı açılan davayı; 488 sayılı Yasanın 18’inci ve 22’nci maddelerine göre, şirket sermayesinin artırılması dolayısıyla damga vergisi ödenmesinin; bu konuda alınan kararın tescil ve ilan koşuluna bağlı olduğu; bu koşul gerçekleşmediği sürece, düzelenen kağıdın, Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde tanımlanan herhangi bir hususu ispat ve belli etmek için ibraz edilebilecek belge niteliğini kazanamayacağı; başka anlatımla, sermaye artırımına ilişkin sözleşme değişikliklerinde damga vergisini doğuran olayın bu değişikliğin tescil ve ilan ile meydana geldiğinin kabulü gerektiği; bu itibarla, sermaye artırımına ilişkin sözleşmenin, ilan tarihinde yürürlükte olan tarife esas alınarak vergilendirileceği gerekçesiyle reddeden …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; 31.12.1996 tarihinden önce sermaye artırımı kararı alındığından ve tescil ettirildiğinden, olayda bu tarihte uygulanan tarifenin esas alınacağı iddialarıyla bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Uyuşmazlık, yükümlü şirketin sermaye artırımı işlemi nedeniyle ödeyeceği damga vergisinin artırım kararının tescil tarihinde mi, yoksa Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihte mi yürürlükte olan tarife esas alınarak hesaplanacağı hususuna ilişkin bulunmaktadır.
Türk Ticaret Kanununun 300 ve 301’inci maddesinde, şirketin sermaye miktarının da tescil ve ilan edileceği ve şirketin ticaret siciline tescil ile hükmi şahsiyet kazanacağı, hükme bağlanmıştır. Bu durumda, sermaye artışının hukuken ticaret siciline tescil edildiği tarihte gerçekleştiği sonucuna varılmaktadır.
İdarece, olayda uygulanmak istenilen Damga Vergisi Kanununun 22’nci maddesinin (a) fıkrası, makbuzla ödemede damga vergisi ödeme tarihini göstermektedir.
Bu itibarla, yükümlü şirketin sermaye artırımı işlemi ile ilgili, damga vergisini doğuran olay değişikliğin ticaret sicili memurluğunca tescil edildiği 30.12.1996 tarihinde meydana geldiğinden, ilan tarihini esas almak suretiyle davayı reddeden mahkeme kararında yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabul edilerek, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Uyuşmazlık, anonim şirketin sermaye artırımı işlemi nedeniyle uygulanacak damga vergisi tarifesinin bu işlemin tescil edildiği tarihte yürürlükte olan tarife mi yoksa ilan tarihinde yürürlükte bulunan tarife mi uygulanacağına ilişkindir.
Türk Ticaret Kanununun 392 ve müteakip maddelerinin incelenmesinden; anonim şirketlerde sermaye artırımı kararının tescil ile tekemmül ettiği anlaşıldığından, damga vergisini doğuran olayın da tescil ile meydana geldiğini kabul etmek gerekir. Bu durumda, tescil tarihinde ki tarifenin uygulanması hukuka uygun olacağından ve uygulamanında bu yönde olduğu göz önüne alındığında, aksi düşünce ile davayı reddeden vergi mahkemesi kararında, hukuka ve usule uyarlık görülmemiştir. Temyiz isteğinin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, yükümlü şirketin sermayesinin 20.000.000.- liradan 1.500.000.000.000.- liraya yükseltilmesine ilişkin sözleşme değişikliğinin 8.1.1997 tarihinde Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmesi üzerine, vergiyi doğuran olayın 8.1.1997 tarihinde meydana geldiğinden bahisle ihtirazi kayıtla ödenen damga vergisine ilişkin olup, mahkemece açılan davanın reddine karar verilmiştir.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun (1) sayılı Tablosunun 1’inci maddesinin, 3’üncü fıkrasında; anonim, eshamlı komandit ve limited şirket mukavelenamelerin damga vergisine tabi olduğu, şirket sermayesinin artırılması halinde artırılan meblağa yukarıdaki nispetlerin yeniden uygulanacağı ve azami haddin yeniden nazara alınacağı hükme bağlanmış olup; buna göre, damga vergisini doğuran olayın, sermaye artışının hukuken gerçekleştiği tarihte doğacağı açık bulunmaktadır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 300’üncü maddesinde, tasdik edilen şirketin, merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan olunacağı, açıklandıktan sonra, tescil ve ilan edilecek hususlar arasında esas sermaye miktarı da gösterilmiş olup; Kanunun 301’inci maddesinin ilk fıkrasında da, şirketin ticaret siciline tescil ile hükmi şahsiyet kazanacağı, hükme bağlanmıştır. Öte yandan, anılan Kanunun “ticaret sicili” ile ilgili faslında yer alan 33’üncü maddesinde, tescil edilmiş hususlarda vuku bulacak her türlü değişikliğin de tescil olunacağı öngörülmüştür.
Bu hükümlerden, anonim şirketlerin kuruluşunda ticaret siciline tescil edilen sermaye miktarındaki değişikliklerin de, ticaret siciline tescilinin gerekeceği ve bu tescilin muteberlik şartı olduğu, dolayısıyla sermaye miktarında yapılan değişikliğin tescil tarihinde hüküm ifade edeceği anlaşılmaktadır. Nitekim, Türk Ticaret Kanununun bu hukuki duruma paralel olarak düzenlenen 390’ıncı maddesinde; esas sermayenin artırılmasına dair umumi heyet kararının, tescilden önce hüküm ifade etmeyeceği yolunda yer alan hüküm de, bunu doğrulamaktadır.
Bu hukuki durum karşısında; sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının ticaret siciline tescil edildiği tarihte damga vergisini doğuran olayın meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Her ne kadar, Damga Vergisi Kanununun 22’nci maddesinin temyize konu kararda da dayanılan (a) fıkrasında; anonim, kooperatif, eshamlı komandit ve limited şirket mukavelenamelerinin veya bunların sermaye artışlarıyla, süre uzatmaları hakkındaki kararlarının tescil ve ilanı tarihinden itibaren 3 ay içinde, damga vergisinin ödeneceği yolunda hüküm yer almış ise de; damga vergisinde vergiyi doğuran olayı değil, makbuzla ödemede verginin ödenmesine ilişkin süreyi düzenleyen bu hükmün uyuşmazlıkla ilgisi yoktur.
Dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirket tarafından sermayenin 20.000.000.- liradan 1.500.000.000.000.- liraya yükseltilmesine Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca 18.12.1996 tarihinde onay verilmesini müteakip 24.12.1996 tarihli olağan genel kurul toplantısında karar verildiği, sermaye artırımına ilişkin bu değişikliğin Ticaret Sicili Memurluğunca 30.12.1996 tarihinde tescil edildiği ve 8.1.1997 tarihli Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, sermaye artışını; 31.12.1996 tarihinden önce 30.12.1996 tarihinde tescil edilmek suretiyle gerçekleştiren şirketin ödeyeceği damga vergisinin 1996 yılı için belirlenen oranda olması gerektiğinden, 1997 yılı için belirlenen oran esas alınarak yapılan tarhiyatta yasal isabet bulunmadığından, aksi yolda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 10.11.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.