Danıştay Kararı 7. Daire 1998/2030 E. 1999/1618 K. 21.04.1999 T.

7. Daire         1998/2030 E.  ,  1999/1618 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/2030
Karar No: 1999/1618

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraflar : …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : 28.10.1988 tarihinde vefat eden …’ın mirasçıları tarafından verilen beyannamede, murise ait 441.193.750.-lira alacağın gösterilmediğinden bahisle kanuni mirasçılar adına salınan kusur cezalı veraset ve intikal vergisinin terkini istemiyle açılan davada; 7338 sayılı Yasanın 13’üncü maddesinden bahsedilerek, dosyanın incelenmesinden; 28.10.1988 tarihinde vefat eden …’ın mirasçıları tarafından veraset ve intikal vergisi beyannamesinin süresinde verildiğinin, ancak matrah istisna hadleri altında kaldığından ödenecek vergi olmadığının, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … gün ve … sayılı kararı ile 441.193.750.-lira murisin hisse bedeli olduğuna karar verilmesi üzerine, bu miktarın süresinde verilen veraset ve intikal vergisi beyannamesinde gösterilmediğinden bahisle kusur cezalı tarhiyat yapıldığının ve gecikme faizi tahakkuk ettirildiğinin anlaşıldığı, 7338 sayılı Yasanın 13’üncü maddesinde belirtildiği üzere, mahkemeye intikal etmiş olan alacağa ait verginin mirasçılar tarafından beyannamede gösterilerek, 10 yıl süre ile tecil edilmesinin mümkün olduğu, bu durumda davanın sonunda mirasçılara intikal eden alacağın vergisinin istenmesinde yasal isabetsizlik bulunmadığı; öte yandan, mahkeme kararı ile mirasçıların alacağı para miktarı kesinleştikten sonra, vergi dairesinin bilgisine girmesi ve olayda vergi zıyaının da bulunmaması nedeniyle ceza kesilmesinde ve faiz tahakkuk ettirilmesinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle vergi aslı yönünden davayı reddeden, diğer kısmına ilişkin olarak davayı kabul ederek gecikme faizi ve kusur cezasını terkin eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; vergi cezası ve gecikme faizine ilişkin hüküm fıkrasının; vergi cezası ve gecikme faizine ilişkin hüküm fıkrasının; murisin ölümü üzerine verilen beyannamede, mahkemeye intikal etmiş alacak beyan edilmediğinden, kusur cezası kesilmesinin ve gecikme faizi hesaplanmasının yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyada; davacılar adına, murislerinin 1978 yılında açmış olduğu davanın ölümünden sonra sonuçlanması dolayısıyla doğan ve bu tarihte beyan edilen alacağının, ölüm tarihinde verilen veraset ve intikal vergisi beyannamesinde gösterilmediğinden bahisle, salınan veraset ve intikal vergisi ile kesilen kusur cezasına ve hesaplanan gecikme faizine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davanın vergi aslına ilişkin kısmını reddederek, kusur cezası kesilmesine dair işlem ile gecikme zammı hesaplanmasına ilişkin işlemi iptal eden Vergi Mahkemesi kararının iptale ilişkin hüküm fıkrasının temyizen bozulması istenilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Veraset ve İntikal Vergisinde Ek süre” başlıklı 342’nci maddesinde, veraset ve intikal vergisine ilişkin mükellefiyetlerde tahakkuk muameleleri yapılmak için beyanname verme süresinin sonunda başlayarak 15 gün bekleneceği; beyanname bu süre içinde verilirse, vergi ziyaının olmamış sayılacağı; ayrıca, mükellefçe tebliğ edilmek şartı ile yeniden 15 günlük mühlet verileceği; bu hususta da, ilk fıkra hükmünün uygulanacağı açıklanmış olup, bu hükme göre, anılan vergi türünde vergi ziyaından söz edilebilmesi için, öngörülen usule uyularak belirlenen sürelerde de veraset ve intikal vergisi beyannamesinin verilmemiş olması gerekmektedir.
Her ne kadar, 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 9’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendine göre, beyannamenin ölüm tarihinden itibaren dört ay içerisinde verilmesi; 13’üncü maddesine göre de, mahkemeye intikal etmiş bulunan alacakların bu beyannamede gösterilmesi gerekmekte ve davacılar tarafından bu süre içerisinde verilen beyannamede, söz konusu alacak bildirilmemiş ise de; dosyanın incelenmesinden, murisin sağlığında açmış olduğu davadan beyan dönemi geçtikten sonra haberdar olduğu anlaşılan ve bu yüzden vermiş oldukları beyannamede bu konuda bilgi vermeleri mümkün bulunmayan davacılardan, bu dava sonunda lehlerine doğan alacak için, yukarıda açıklanan 342’nci maddeye uygun olarak süre verilmek suretiyle ayrıca beyanname istenilmesi; bu süreler sonunda da, beyanda bulunulmaması durumunda, vergi ziyaı doğmuş sayılması, bu maddenin düzenlenmesinde güdülen amaç gereğidir.
Oysa; dosyada, davacılara söz konusu sürelerin verildiğine dair herhangi bir bilgi ve belge mevcut değildir. Bu durumda; vergi ziyaı doğmuş sayılamıyacağından, davacılar adına kusur cezası kesilmesinde ve gecikme faizi hesaplanmasında yasal isabet bulunmamaktadır.
Bu nedenle, temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, Vergi Mahkemesi kararının temyize konu hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddine ve anılan hüküm fıkrasının onanmasına, 21.4.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.