Danıştay Kararı 7. Daire 1998/1893 E. 1999/1402 K. 12.04.1999 T.

7. Daire         1998/1893 E.  ,  1999/1402 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/1893
Karar No: 1999/1402

Temyiz İsteminde Bulunan : … Fabrikaları Anonim Şirketi
Vekili :Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
İstemin Özeti : Dilucu Gümrük Müdürlüğünde tescilli 23.10.1995 gün ve 15; 24.10.1995 gün ve 16; 6.11.1995 gün ve 17; 10.11.1995 gün ve … sayılı tahakkuk kağıtları muhteviyatı şeker pancarının ithali nedeniyle fazladan alındığı ileri sürülen vergi ve resimlerin iadesi istemiyle yapılan 15.7.1997 gün ve … sayılı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 4001 sayılı Kanunla değişik 10’uncu maddesinden bahisle, olayda, davacının 1995 yılında ithali yapılan emtiaya ilişkin olarak 23.10, 24.10, 6.11, 10.11, 11.11.1995 ve 13.4.1996 tarihli tahakkuk fişleri ile tahakkuk ettirilen gümrük vergisinin fazla tahakkuk ve tahsil edilen kısmının iadesi istemiyle 14.12.1995, 22.1.1996, 10.6.1996, 23.10.1996 ve 15.5.1997 tarihlerinde Dilucu Gümrük Müdürlüğüne yapılan başvurulara cevap verilmediği; 15.7.1997 tarihinde Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığına başvurulduğu; 22.8.1997 tarihinde davacıya tebliğ edilen 13.8.1997 gün ve 887 sayılı yazı ile davacının daha önceki başvurularına ilişkin olarak Dilucu Gümrük Müdürlüğüne talimat verildiği ve konunun ilgili gümrük müdürlüğünden takibi gerektiği yolunda bilgi verildiği; davacının söz konusu yazıyı kesin olmayan cevap sayarak 6 ay bekleme süresini müteakiben 30 gün içerisinde dava açtığının anlaşıldığı; görüldüğü üzere en son 15.5.1997 tarih ve 974 sayılı yazı ile Dilucu Gümrük Müdürlüğünden gümrük vergisi alacağının hesaplarına aktarılmasının istenildiği, bu isteme 60 gün içinde bir cevap verilmemesine rağmen, süresinde mahkemelerinde herhangi bir dava açılmayarak istemin bu kez, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığına hitaben yazılan 15.7.1997 gün ve 1453 sayılı dilekçe ile tekrarlandığı; anılan idarenin 22.8.1997 tarih ve 2817 sayılı yazısı ile verdiği cevapta, “İlgi yazınızda bahsolunan konu ile alakalı 25.6.1997 gün 378 ve 719 sayılı yazılarımızla Dilucu Gümrük Müdürlüğüne talimat verilmiştir. Konunun adı geçen gümrük müdürlüğünden takibini rica ederim.” denildiği; verilen bu cevabın 15.7.1997 tarihli dilekçeye değil, evvelki başvurulara karşılık olduğunun içeriğinden anlaşıldığı; bu duruma göre, 15.7.1997 tarihli başvuruya bir cevap verilmediğinin açık olduğu; bu takdirde davanın, 13.9.1997 tarihinden itibaren 30 gün içinde açılması gerekirken 11.2.1998 günü açılmış olması nedeniyle süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle reddeden …Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararının; Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığının 13.8.1997 gün ve 887 sayılı yazısında, açıkça, bu yazının 15.7.1997 günlü başvurunun cevabı olduğunun belirtildiği; bu kesin olmayan bir cevap olduğundan 2577 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrasına dayanılarak açılan davanın süresinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından …Özerk Cumhuriyetinden ithal edilen şeker pancarı nedeniyle 23.10.1995; 24.10.1995; 6.11.1995; 10.11.1995; 11.11.1995 tarihlerinde yapılan toplam 913.559.000.- lira tutarındaki vergi tahsilatının haksız olduğundan bahisle iadesi için 14.12.1995 ve 22.1.1996 tarihlerinde Dilucu Gümrük Müdürlüğüne başvuruda bulunulduğu; bu başvurulara cevap verilmemesi üzerine, 13.4.1996 tarihinde ödenen vergi de dahil olmak üzere toplam (913.559.000.- + 144.603.000.=) 1.058.162.000.- lira tutarındaki verginin iadesi istemiyle 10.6.1996 ve 15.5.1997 tarihlerinde aynı idareye başvurulduğu; bu başvurulara da cevap alınamadığından aynı istemin, 15.7.1997 tarihinde, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı nezdinde tekrarlandığı; anılan idarece verilen 13.8.1997 gün ve 887 sayılı cevabi yazıda, konu ile ilgili olarak Dilucu Gümrük Müdürlüğüne talimat verildiğinin belirtildiği; bu yazının kesin cevap niteliği taşımadığından bahisle, 6 ay süreyle kesin cevap verilmesinin beklendiği; cevap verilmemesi üzerine de, istem reddedilmiş sayılarak 11.2.1998 tarihide zımni ret işleminin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 87’nci maddesinde, kanuna göre fazla alındığı anlaşılan gümrük vergisinin eşyanın fiili ithal tarihinden itibaren bir yıl içerisinde geri verileceği, mükelleflerin ancak maddi hesap hatası sebebiyle fazla alınmış verginin geri verilmesini aynı süre içinde isteyebilecekleri, bu fıkra hükmünün gümrük vergisi ile birlikte gümrüklerce tahsil edilmekte olan bütün vergileri kapsayacağı belirtilmiş; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Dava açma süresi” başlıklı 7’nci maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu; bu sürelerin, idari uyuşmazlıklarda, yazılı bildirimin yapıldığı; vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda, tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde, tebliğin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı açıklanmış; aynı Kanunun 10’uncu maddesinde de, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri; başvuruya altmış gün içerisinde cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı ve ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre, Danıştayda, idare ve vergi mahkemelerinde dava açabilecekleri; altmış gün içerisinde idarece verilen cevabın kesin olmaması halinde, ilgilinin, bu cevabı, istemin reddi sayabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği; bu takdirde, dava açma süresinin işlemeyeceği; ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği; dava açılmaması veya davanın reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitiminden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabileceği öngörülmüştür.
Bu hükümlere göre; yapılan başvuruya altmış gün içerisinde idarece verilen cevabın kesin olması veya başvurunun anılan süre içerisinde cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi hallerinde, davanın, cevabın tebliğini veya cevap verilmemek suretiyle geçen altmış günü izleyen günden itibaren, açıklanan 7’nci maddede davanın açılacağı idari yargı yerine göre belirlenen dava açma süresi içinde açılması gerektiğinden; bu süre geçirildikten sonra yapılan ikinci başvuru üzerine, idarece verilen cevap veya cevap verilmemek suretiyle tesis edilen işlem dolayısıyla ikinci bir dava hakkının doğması olanaklı değildir. Her ne kadar, anılan 10’uncu maddenin 2’nci fıkrasının son cümlesinde, dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca verilen cevap üzerine de dava açılabileceği açıklanmış ise de, bu cümlede dava açma olanağı sağlayacağı belirtilen cevabın ilk başvuruya verilen cevap olması gerektiği, maddenin anlatımından çıktığından, ilk başvurunun cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine yapılan sonraki başvurular dolayısıyla bu hükmün uygulanma yeri bulunmamaktadır.
Bu hukuki durum karşısında; davacı şirketin ithal ettiği eşyalara ilişkin olarak fazladan tahsil edilen gümrük vergisi ile katma değer vergisinin iadesi istemiyle Dilucu Gümrük Müdürlüğüne 14.12.1995 tarihinde yaptığı, 913.559.000.- liranın iadesi istemini içeren başvuru ile 10.6.1996 tarihinde yaptığı, 1.058.162.000.- liranın iadesi istemini içeren başvuru üzerine cevap verilmemek suretiyle tesis edilen ret işlemlerinin iptali talebiyle 2577 sayılı Kanunun 7’nci maddesinde belirtilen süre içinde dava açılması gerekirken, bu süreler geçtikten sonra, 15.7.1997 tarihli beşinci başvuru üzerine tesis edilen zımni ret işleminin iptali istemiyle, 11.2.1998 tarihinde açıldığı anlaşılan davayı süre aşımı sebebiyle reddeden vergi mahkemesi kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine; mahkeme kararının onanmasına, … lira maktu karar harcının temyiz edenden alınmasına, 12.4.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.