Danıştay Kararı 7. Daire 1998/1861 E. 1998/4377 K. 08.12.1998 T.

7. Daire         1998/1861 E.  ,  1998/4377 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/1861
Karar No: 1998/4377

Temyiz İsteminde Bulunan : …Gıda ve Tekstil Sanayi Ticaret Ltd. Şti.
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
İstemin Özeti : İhracatı teşvik belgesi kapsamında gümrük vergi ve resimlerinden muaf olarak ithal edilen eşyaların, ihraç edilen eşyanın bünyesinde kullanılmadığından bahisle hesaplanan gümrük vergisi, katma değer vergisi ve gecikme faizinin tahsili amacıyla tanzim ve tebliğ olunan ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, geçici giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaların ithali yapılmadan önce ihracının yapıldığının anlaşıldığı; 14.1.1993 gün ve 93/3999 sayılı İhracatı Teşvik Kararının 11’inci maddesine göre, teşvik belgesi kapsamında ihraç edilecek eşyanın imalinde kullanılacak ham madde ve yardımcı maddelerin ihracattan önce ithal edilmesinin öngörüldüğü; diğer taraftan, ödeme emrine konu vergilerle gecikme faizinin ödenmesi hususunda yapılan tebligata karşı yükümlü şirket yetkilisi veya avukat olan vekilinin yasal süre içerisinde herhangi bir itirazlarının olmadığı; bu itibarla, kesinleşen amme alacağının tahsili için ödeme emri düzenlendiği; bu durumda, gecikme faizi ve vergilerin ödeme emri ile tahsili yoluna gidilmesinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; mahkemenin kararına dayanak aldığı 93/3999 sayılı İhracatı Teşvik Kararının 11’inci maddesinin ithalatta döviz kullanımını düzenlediği, ihracatlarının gerçekleştirilmesi sebebiyle taahhüt hesabının müeyyidesiz olarak kapatıldığı, Dış Ticaret Müsteşarlığının 27.12.1996 gün ve 64270 sayılı kararının da haklı olduklarını gösterdiği, işlemlerin ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yapıldığı ve herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı, ithal edilen eşyanın, ihraç edilen mamulün bünyesinde kullanılmayıp, yurt içinde satıldığı yolunda bir iddia ve tespitin mevcut olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : 25.1.1994 gün ve … sayılı giriş beyannamesi ile ithal edilen eşyaya gümrük muafiyetinin uygulanmasının amacı, söz konusu eşyaların, ihracı taahhüt edilen mamulün imalinde kullanılacak olmasıdır. Bu tür ithalatlarda muafiyet şarta bağlanmıştır. Bu şart ise ithal eşyanın, ihracatı teşvik amacına yönelik olarak ihraç edilecek mamulün bünyesinde kullanılması şartıdır. Bu şarta uyulmadığı taktirde ise uygulanan teşviklerin kaldırılması gündeme gelecektir.
Olayda, ithal edilen eşyalar kullanılarak imal edilen mamulün ihraç edilmediği, diğer bir deyişle ithal edilen hammaddelerin ihraç edilen eşyanın imalinde kullanılmadığı, dolayısı ile yurt içinde kaldığı sabit olduğundan söz konusu ithal eşyalara ait vergilerin gecikme faiziyle birlikte tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle, mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Mükellef şirketin 24.6.1993 tarihli ihracatı teşvik belgesine istinaden 25.1.1994 tarihli geçici gümrük giriş beyannamesi ile ithal ettiği mallara ait alınmayan gümrük vergisi ve gümrükte alınan katma değer vergisinin, ihracatın ithalattan çok önce 26.7.1993 tarihinde yapılmış olduğundan gecikme zammı ile birlikte tahsili için tanzim ve tebliğ edilen ödeme emri aleyhine açılan davayı reddederek ödeme emrini tasdik eden …’inci Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması talep edilmektedir.
Dosyada mevcut belgelerin incelenmesinden mükellef şirketin 1.350.000.- Amerikan doları değerinde 540 ton beyaz peynir ihracatını taahhüt etmesi üzerine 24.6.1993 tarihli ihracatı teşvik belgesi ile bu belge tarihinden itibaren 12 ay içinde ihraç edeceği 1.350.000.-Amerikan doları tutarında beyaz peynirin imalinde kullanılmak şartı ile yağsız süt tozu ve tereyağı ithaline “ihraç edilecek mamülün imalinde kullanılacak yağsız süt tozu ve tereyağının kullanım miktar ve oranları ekspertiz raporu ile tevsik edilmek şartı ile” izin verilmiştir.
Mükellef şirket bu ihracatı teşvik belgesine istinaden 26.7.1993 tarihli gümrük çıkış belgesi ile tevsik edildiği şekilde gerçekleştirilmiştir. Ancak bu malların imali için ithaline izin verilen süt tozu ve tereyağları ihracattan çok sonra 25.1.1994 tarihli gümrük giriş beyannamesi ile ithal etmiştir. Bu durumda, bu süt tozu ve tereyağ ithalinde ihracatı teşvik tedbirlerinden istifade etmesi teşvik belgesindeki 2’nci şartı olan “İhraç edilecek mamulün imalatında kullanılacak yağsız süttozu ve tereyağının kullanım miktar ve oranları taahhüt hesabının kapatılması esnasında ekspertiz raporu ile tevsik edilecektir” şartına aykırı olur.
Nitekim, 29.1.1993 tarihli Resmi Gazete’de neşredien 93/3999 sayılı Bakanlar Kurulu Karalı ile yürürlüğe konulan İhracatı ve Döviz Kazandırıcı Faaliyetleri Teşvik Kararının gümrük muafiyetli ithalat için döviz kullanımı başlıklı 11’inci maddesi (B) fıkrası (A) bendinde, imalatçı ihracatçılara sadece makine ve teçhizat için gerçekleştirilen FOB ihraç değerinin %10’unu aşmamak kaydı ile ihracattan sonra döviz kullanmaya” cevaz verilmiştir. Bu istisna hükmü dışında 93/3999 sayılı Kararnamede ihracatı teşvik tedbiri olarak ihracattan sonra ithalata izin verilmemiştir.
Davacı mükellef şirketin durumu, kararnamenin bu maddesindeki istisna hükmüne uymadığı gibi ihracatı teşvik belgesindeki şarta da uymamaktadır.
Açıklanan sebeblerle, davacı mükellef şirketin taahhüt ettiği ihracatı yaptıktan sonra o ihracat malının üretimi için sonradan ham madde ithali ve o ham madde ithalatının ihracatı teşvik tedbirlerinden faydalanarak gümrük vergisinden ve gümrükte alınan vergilerden muaf tutulması mümkün bulunmadığından, hukuki mesnedi bulunmayan temyiz talebinin reddi ile 93/3999 sayılı Kararnamenin 11’inci maddesi (B) fıkrası (a) bendine ve ihracatı teşvik belgesindeki özel şartların 2’nci maddesi hükmüne uygun bulunan … inci Vergi Mahkemesi kararının tasdiki gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma için belirlenen günde davacı vekili Av. … ve davalı idareyi temsilen Av. …’nun geldiği görülerek Danıştay savcısının katılmasıyla duruşma yapıldı. Taraflara usulüne göre söz verilip dinlenildikten ve savcının düşüncesi alındıktan sonra tetkik hakiminin açıklamaları dinlenilerek işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; yükümlü şirketin sahip olduğu 24.6.1993 gün ve … sayılı ihracatı teşvik belgesi ile 1.350.000.-Amerikan doları tutarında 540 ton beyaz peynirin ihracatının taahhüt edildiği, toplam 792.000.-Amerikan doları değerinde 450 ton yağsız süt tozu ve 210 ton tereyağına gümrük muafiyetli ithalat için döviz kullanım hakkının tanındığı; ihracata başlama tarihinin 24.6.1993 (belge tarihi) ihracat süresi sonunun 24.6.1994 (12 ay süreli) olduğu, teşvik belgesinin özel şartlar bölümünde, ihraç edilecek mamullerin cinsi, miktarı ve özelliğinin çıkış beyannamesinde açıkça belirtileceği, ihraç edilecek mamulün imalatında kullanılacak yağsız süttozu ve tereyağının kullanım miktar ve oranlarının taahhüt hesabının kapatılması esnasında ekspertiz raporu ile tevsik edileceğinin belirtildiği; sözü edilen teşvik belgesi kapsamında gümrük vergi ve resimlerinden muaf olarak ithal edilen ham maddelerin ihraç edilen mamulün bünyesinde kullanılmadığının düzenlenen cevaplı raporla tespit edildiğinden bahisle söz konusu eşyalara ilişkin gümrük vergisi ile katma değer vergisinin gecikme faiziyle birlikte tahsili için ödeme emri tanzim ve tebliği cihetine gidildiği; ödeme emrine karşı açılan davanın reddi üzerine de, bu kararın, ödeme emrine konu kamu alacağına süresinde itiraz edildiğinden, bu itiraza cevap verilmeden ödeme emri düzenlenemeyeceği; gümrük vergi ve resimlerinden muaf olarak ithal edilen ham maddenin ihraç edilen mamulün imalatında kullanılmadığına dair bir tespitin de bulunmadığı iddialarıyla bozulmasının davacı şirket tarafından istenildiği anlaşılmıştır.
14.1.1993 gün 93/3999 sayılı İhracatı ve Döviz Kazandırıcı Faaliyetleri Teşvik Kararının “Gümrük Muafiyeti” başlıklı 13’üncü maddesinde, bu karar çerçevesinde yapılacak ithalatın 474 sayılı Kanunun 3824 sayılı Kanunla değişik 2’nci maddesi uyarınca, gümrük vergisi ve fonlardan muaf olduğu; bu muafiyetten yararlanmak için, ilgili gümrük idarelerine ihracatı teşvik belgesi aslının ibrazının yeterli bulunduğu; ihracatı teşvik belgesinde aksine bir hüküm belirtilmediği sürece, gümrük idarelerince, gümrük vergisi ve fon bedellerinin teminata bağlanarak ithalata izin verileceği; 19’uncu maddesinde, ihracatı teşvik belgesinde öngörülen ihracat taahhüdünün belgede belirtilen şartlara ve/veya yararlanılan teşviklere uygun olarak yerine geterilmemesi halinde, zamanında alınmayan vergi, resim ve harçların 213 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre, ceza, gecikme faizi ve gecikme zammı ile birlikte geri alınacağı açıklanmıştır. Öte yandan; 93/3999 sayılı Karara istinaden, ihracatı teşvik tedbirlerinin uygulama usul ve esaslarını belirlemek üzere Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından hazırlanan ve 20.2.1993 gün ve 21502 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 93/1 sayılı İhracatı ve Döviz Kazandırıcı Faaliyetleri Teşvik Tebliğinin 20’nci maddesinde, ihracatı teşvik belgesine istinaden yapılacak ithalatın, gümrük vergisinden muaf olduğu; 43’üncü maddesinde ise, ihracat taahhüdünün kapatılması esnasında, ihracatı teşvik belgesine istinaden ithal edilen ham madde, yardımcı madde ve ambalaj malzemelerinden, ihraç edilen mamullerin bünyesinde ve ambalajlanmasında kullanılmayanların gümrük vergilerinin 213 ve 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre ceza, gecikme faizi ve gecikme zammıyla birlikte geri alınacağı belirtilmiştir.
Bu açıklamalardan; ihracatı teşvik belgesi kapsamında yapılan ham madde ve yardımcı madde ithalatına gümrük vergisi muafiyeti tanınmasının amacının, ihracata yönelik üretimin artırılması ve bu suretle döviz girdisi sağlanması olduğu anlaşılmaktadır. Bir başka anlatımla da; söz konusu ham madde ve yardımcı maddeye, ihraç edilmesi amaçlanan mamulün üretiminde kullanılacak olması nedeniyle gümrük muafiyeti tanınmaktadır.
Bu durumda; uyuşmazlığın çözümü, gümrük vergisinden muaf olarak ithal olunan ham madde ve yardımcı maddenin, davacı şirketin ihraç ettiği mamulün imalatında kullanılıp kullanılmadığının tespitine bağlı bulunmaktadır. Her ne kadar, davalı idare temsilcisince, duruşma sırasında, davacı şirketin itiraz dilekçesinde imzası bulunan kişiye ait vekaletnamenin yazı ile istenilmesine ve ibraz edilmediği takdirde itiraz dilekçesi olarak kabul edilemeyeceğinin bildirilmesine rağmen, vekaletname ibraz edilmediği gibi yazıya karşı da idari dava açılmadığından; tahakkuka karşı söz konusu edilmesi gereken iddiaların ödeme emri aşamasında dinlenemeyeceği ileri sürülmüş ise de; davada ileri sürülen iddiaların, eşyanın ithalatı sonucunda, esasen tahakkuku yapılmış olan kamu alacağının tahakkukuna değil, bu tarihten sonra muafiyet koşullarının yerine getirilmemesine ilişkin olması sebebiyle, davalı idarenin bu iddiası varit görülmemiştir. İthalat sırasında yapılan tahakkukun, muafiyet koşullarının yerine getirilmemesi üzerine yeniden yapılmasına gerek bulunmadığından; davacı şirketin, kamu alacağına vaki itirazlarının cevaplandırılmasından önce ödeme emri düzenlenemeyeceği yolundaki iddiası da yerinde değildir.
Olayda; Mersin Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 25.1.1994 gün ve … sayılı giriş beyannamesi ile ihracatı teşvik belgesi kapsamında muaf olarak ithal edilen ham maddeye ilişkin gümrük vergi ve resimleri, söz konusu maddelerin ihraç edilecek malın bünyesinde kullanılmamış olunması nedeniyle istenilmiştir. Her ne kadar, davacı şirket tarafından, öteden beri aynı şekilde ithalatlar yapıldığı ve üretilen mamulün ihracının gerçekleştirildiği iddia edilmekte ise de; bu iddianın doğru olabilmesi için her şeyden önce; ithalatın yapıldığı 25.1.1994 tarihinden sonraki bir tarihte gerçekleştirilen bir ihracatın söz konusu olması icap eder. Yani gümrük muafiyeti kapsamında ithal edilen ham madde ve yardımcı maddenin, ancak ithal tarihinden sonraki bir tarihte ihraç edilmiş bir mamulün bünyesinde kullanılması söz konusu olabilir. Oysa davacı şirket tarafından ihracatı teşvik belgesi ile ilgili olarak, Tekirdağ Çıkış Gümrük Müdürlüğünde tescilli 26.7.1993 gün ve … sayılı çıkış beyannamesi ile (teşvik belgesinde ihracı taahhüt edilen) 1.350.000.- Amerikan doları tutarında 540 ton beyaz peynir ihracının beyan edildiği; ancak, 1.170.000- Amerikan doları tutarında 468 ton beyaz peynir ihracının gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda; 25.1.1994 tarihli beyanname ile ithal edilen ham madde ve yardımcı maddenin 26.7.1993 tarihli beyanname ile ihraç edilmiş bulunan mamulün bünyesinde kullanılması mümkün olamayacağından ve vergisi uyuşmazlığa konu eşyaların 25.1.1994 (ithal) tarihinden sonra gerçekleştirilen başka bir ihracata konu eşyanın bünyesinde kullanıldığı iddia ve ispat edilemediğinden; ihraç edilecek mamulün bünyesinde kullanılması şartıyla muafen ithal edilen eşyaya ilişkin olarak tahakkuk ettirilmiş vergilerin, teşvik mevzuatı uyarınca gecikme faiziyle birlikte tahsili cihetine gidilmesinde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Davacı şirket tarafından, ihracatı teşvik belgesinin taahhüt hesabının müeyyidesiz olarak kapatıldığı, Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığının 27.12.1996 gün ve 64270 saylı yazısının da bunu teyit ettiği, bu sebeple, muafiyet şartlarının ihlal edilmediği ileri sürülmekte ise de; yukarıda yapılan açıklamalar karşısında, bu durum, söz konusu ham maddenin ihraç edilen mamulün bünyesinde kullanıldığını göstermeyeceğinden, bu iddia da kabule şayan görülmemiştir.
Bu durumda; ithal edilen ham maddenin, ihraç edilen mamulün bünyesinde kullanıldığı yolunda inandırıcı ve somut belge sunamayan davacı şirket adına düzenlenen ödeme emrinde ve bu ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine; mahkeme kararının onanmasına, … lira maktu karar harcının temyiz edenden alınmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen ….-lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı idareye verilmesine, 8.12.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.