Danıştay Kararı 7. Daire 1998/1723 E. 1999/3682 K. 11.11.1999 T.

7. Daire         1998/1723 E.  ,  1999/3682 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/1723
Karar No: 1999/3682

Temyiz İsteminde Bulunan : …Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Sahibi bulunduğu otobüsü 23.12.1992 tarihinde düzenlenen kat’i satış senedi ile satan davacının 1995 yılının birinci dönemi için tahakkuk ettirilen motorlu taşıtlar vergisine karşı açmış olduğu davada; 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 3’üncü maddesinde, mükellefin adına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş gerçek ve tüzel kişi olduğunun, 8’inci maddesinde de, mükellefiyetin, trafik şube bürosunca kaydın silinmesi ile sona ereceğinin belirtildiği, olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı Kanunun 20’inci maddesinin (e) bendinde ise, tescilli araçları satın veya devir alanların gerekli bilgi ve belgeleri sağlayarak ilgili tescil kuruluşundan bir ay içinde adlarına tescil belgesi almak zorunda olduklarının hükme bağlandığı, anılan madde hükmü ile amaçlananın aracın satılması ve devri hallerinde alıcıyı devir ve tescil işlemlerini yapmaya sevk etmek ve aracı satan veya devreden kişinin vergi ve hukuki yönden mağduriyetlerini önlemek olduğu, zira kanunda 4262 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ve bu değişiklikle ilgili olarak yayımlanan genel tebliğle de amacın bu olduğunun gösterildiği, bu nedenle, idarece, aracı satan davacının mükellefiyetine son verilerek, tescil işlemini yaptırmayan alıcı nezdinde takibin sürdürülmesi gerekirken, satanın mükellefiyetinin devam ettirilmesinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle motorlu taşıtlar vergisini kaldıran …Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararının; 23.12.1992 tarihinde satılan aracın, alıcı tarafından 20.4.1995 tarihinde adına kayıt ve tescil ettirildiği, bu nedenle, davacının 1995 yılının birinci döneminde motorlu taşıtlar vergisi mükellefi olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 2348 sayılı Kanunun 3’üncü maddesiyle değişik 3’üncü maddesinde, motorlu taşıtlar vergisinin mükellefinin, trafik, belediye veya liman sicili ile Ulaştırma Bakanlığınca tutulan sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişiler olduğu, aynı kanunun 3088 sayılı Kanunun 4’üncü maddesiyle değişik 8’inci maddesinde, motorlu taşıtların trafik, liman veya belediye sicili ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sivil hava vasıtaları siciline ait kayıtlarının silinmesi halinde, silinme takvim yılının ilk altı ayı içinde yapılmış ise, ikinci altı aylık dönemin başından, ikinci altı aylık dönem içinde yapılmışsa takip eden takvim yılı başından itibaren mükellefiyetin sona ereceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, motorlu taşıtlar vergisi yükümlüsünün, ilgili kuruluşta adına kayıt ve tescil yapılmış gerçek ya da tüzel kişi olduğu, yükümlülüğün kayıt ve tescil ile başladığı ve ancak ilgili kuruluştaki kaydın silinmesi ile sona erdiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Olayda, davacının sahibi olduğu araç 23.12.1992 tarihinde noterde düzenlenen kat’i satış senedi ile satıldığı, alıcının ise, 20.4.1995 tarihinde aracı kendi adına kayıt ve tescil ettirdiği anlaşıldığından, uyuşmazlık döneminde davacının adına kayıtlı bulunan araca ait motorlu taşıtlar vergisinin istenilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, yazılı gerekçe ile verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8’inci maddesinin birinci bendinde, “Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişidir.” şeklinde tanımlanmıştır.
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 2348 sayılı Kanunun 3’üncü maddesiyle değişik 3’üncü maddesinde, motorlu taşıtlar vergisinin mükellefinin, trafik, belediye veya liman sicili ile Ulaştırma Bakanlığınca tutulan sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişiler olduğu; aynı kanunun 3088 sayılı Kanunun 4’üncü maddesiyle değişik 8’inci maddesinde, motorlu taşıtların trafik, liman veya belediye sicili ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sivil hava vasıtaları siciline ait kayıtlarının silinmesi halinde, silinme takvim yılının ilk altı ayı içinde yapılmış ise, ikinci altı aylık dönemin başından; ikinci altı aylık dönem içinde yapılmışsa takip eden takvim yılı başından itibaren mükellefiyetin sona ereceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, motorlu taşıtlar vergisi yükümlüsünün, ilgili kuruluşta adına kayıt ve tescil yapılmış gerçek ya da tüzel kişi olduğu, yükümlülüğün kayıt ve tescil ile başladığı ve ancak ilgili kuruluştaki kaydın silinmesi ile sona erdiği sonucuna ulaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun olay tarihinde yürürlükte bulunan 3176 sayılı Kanunla değişik 20’nci maddesi hükmü ile bu hükmün gerekçesinde belli süre için kendi adına tescil belgesi almak zorunluluğunun ve buna uymayanlar için öngörülen para ve hapis cezası yaptırımının motorlu aracı satan veya devreden kişilerin vergi ve hukuki sorumlulukları yönünden mağduriyetlerini önlemek için bu araçları satın alan ya da devralan kişileri kısa süre içinde kendi adlarına kayıt ve tescil ettirmeye zorlama amaçlandığından, Karayolları Trafik Kanununun bu hükmünü satış ya da devir halinde buna ilişkin noter tarafından düzenlenmiş sözleşmenin ilgili tescil kuruluşuna bildirilmesi ile adına motorlu taşıt kayıt ve tescilli kişilerin yükümlülüklerinin kendiliğinden sona ereceği biçiminde yorumlamak mümkün değildir.
Öte yandan aracı satın veya devralan kişiler tarafından kanundaki yaptırımlara rağmen ilgili tescil kuruluşuna başvurularak, trafik kayıt ve tescil işlemlerinin yaptırılmaması durumunda, aracı satan veya devreden kişilerin her zaman bu kuruluşa başvurarak kayıt ve tescilin silinmesini isteyebilecekleri, istemlerine olumsuz yanıt alınması halinde, bu işlemin iptali istemiyle idari yargı mercilerinde dava açabilecekleri, bu nedenle ödenen motorlu taşıtlar vergisini adli yargı mercilerinde tazminen talep edebilecekleri de hukuk kuralları ve bu konudaki yasal düzenlemeler gereğidir.
Olayda, noterde düzenen kat’i satış senedi ile 23.12.1992 tarihinde satılmasına rağmen, trafikte yükümlü adına kayıt ve tescilli olan taşıtın, 20.4.1995 tarihinde alıcı adına kayıt ve tescil ettirilmesi nedeniyle, vergi dairesince 1995 yılının birinci dönemine ait motorlu taşıtlar vergisinin davacıdan istenilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 11.11.1999 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

X- AYRIŞIK OY: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden aksi yönde verilen çoğunluk kararına katılmıyorum.