Danıştay Kararı 7. Daire 1998/1686 E. 1999/2089 K. 18.05.1999 T.

7. Daire         1998/1686 E.  ,  1999/2089 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/1686
Karar No: 1999/2089

Temyiz İsteminde Bulunan : … Kurumlar Vergi Dairesi Başkanlığı
Karşı Taraf : …Bankası A.Ş.
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : İhracatı teşvik mevzuatı kapsamında, davacı bankadan ihracat kredisi kullanan firmanın, teşvik koşullarına uymadığının saptanması ve durumun krediyi kullandıran bankaca ilgili vergi dairesine bildirilmesi üzerine, söz konusu kredilere ilişkin olup, kredinin kullanımı esnasında alınmayan damga vergisi ile banka ve sigorta muameleleri vergisinin kusur cezalı olarak davacı bankadan istenilmesine ilişkin işlemi; 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 3’üncü maddesi ile 84/1 sayılı İhracatı Teşvik Tebliğinin 97 ve 98’inci maddesi hükümleri açıklandıktan sonra, bu hükümlere göre, teşvik koşullarının ihlali halinde, daha önce ihracatçıya tanınan teşviklerin ihracatçıdan geri alınacağı, bu itibarla davacı banka adına yapılan cezalı tarhiyatta isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden …. Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…; K:…sayılı kararının; 3505 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesi hükmü ile Gelirler Genel Müdürlüğünün 23.10.1991 tarih ve 075621 sayılı yazısı uyarınca, davacı banka adına yapılan cezalı tarhiyatın yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, ihracatı teşvik mevzuatı kapsamında, davacı bankadan ihracat kredisi kullanan firmanın, teşvik koşullarına uymadığının saptanması üzerine, söz konusu kredilere ilişkin olup, kredinin kullanımı esnasında alınmayan damga vergisi ile banka ve sigorta muameleleri vergisinin krediyi kullandıran davacı bankadan istenilip istenilemeyeceğine ilişkindir.
Döviz kazandırıcı hizmetlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtlarla yapılan işlemlere, 1.1.1989 tarihine kadar 261 sayılı İhracatı Geliştirmek Amacı ile Vergilerle İlgili Olarak Hükumetçe Alınacak Tedbirlere Dair Kanun ve buna istinaden çıkarılan yıllık program kararnamelerinde belirtilen esaslar dairesinde damga vergisi ve harç istisnası tanınmakta iken, uygulama, 1.1.1989 tarihinden itibaren 3505 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesinde öngörülen usul ve esaslara göre yönlendirilmiştir.
3505 sayılı Kanunun 1.1.1989 tarihinde yürürlüğe giren geçici 2’nci maddesinde ihracat işlemlerinin ve bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtların 31.12.1993 (en son 3946 sayılı Kanunla 31.12.1998) tarihine kadar 488 sayılı Kanuna göre damga vergisinden, 492 sayılı Kanuna göre de harçlardan istisna edildiği, kredilerin amaç dışı kullanılması, taahhüt edilen ihracatın gerçekleştirilmemesi veya teşvik belgesindeki şartların yerine getirilmemesi halinde, alınmayan damga vergileri ve harçların, ihracatçı veya yatırımcı kişi veya kuruluşlardan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ceza ve gecikme faizi ile birlikte geri alınacağı hükme bağlanmış, ihracat taahhüdünün gerçekleşmediğinin veya teşvik şartlarına uyulmadığının tespit edildiği tarihi takip eden 30 gün içinde, bu durumu vergi dairesine bildirmeyen bankalar ile yukarıdaki fıkra gereğince bildirimde bulunmayan kuruluşlar, damga vergisi, harç, ceza ve gecikme faizinin ödenmesinden ilgililerle birlikte müteselsilen sorumlu oldukları açıklanmıştır.
Uygulamaya ilişkin esasların belirlenmesi amacıyla, aynı maddenin verdiği yetkiye dayanılarak, 3.7.1993 tarih ve 21626 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İhracat ve Yatırımlarda Damga Vergisi ve Harç İstisnası Uygulaması Hakkında 2 Seri Nolu Tebliğin, “İhracatla İlgili İstisnanın Kapsamı” başlığını taşıyan 2’nci bölümünde de, ihracatın finansmanı gayesiyle kullandırılacak krediler (Prefinansman, döviz ve gayri kabili rücu ihracat akreditiflerinin dahili devri suretiyle imalatçılara kullandırılan ihracat kredileri, Türk … kredileri ile T.C. Merkez Bankası tarafından Türk …’a ihracatla ilgili açılan kısa vadeli senet reeskont kredileri dahil) ve bu kredilerle ilgili olarak verilecek teminatlarla ilgili işlemlere ve bu işlemler sebebiyle düzenlenen kağıtların ihracata ilişkin olduklarının tevsik edilmesi kaydıyla, işlem yapan kuruluşlarca re’sen damga vergisi ve harç istisnası tatbik edileceği, “Mükelleflere uygulanacak müeyyideler” başlıklı maddesinde de; 3505 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesinin a, b ve c fıkralarında belirtilen hususlarda damga vergisi ve harç istisnasından faydalanan ihracatçı veya yatırımcı kişi veya kuruluşlarca, temin edilen kredilerin amaç dışı kullanıldığının, taahhüt edilen ihracatın gerçekleştirilmediğinin, dövizin getirilmediğinin veya teşvik belgesindeki şartların yerine getirilmediğinin tespiti halinde, ilgili bulunduğu (ihracat, döviz kazandırıcı faaliyet, yatırım vb.) konuda istisna uygulaması sonucu alınmayan damga vergisi ve harcın, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ilgili hükümleri uyarınca vergi ziyaının gerektirdiği ceza ile birlikte geri alınacağı, ayrıca yapılacak tarhiyata, aynı Kanunun 112’nci maddesi uyarınca gecikme faizi de uygulanacağı belirtilmiştir.
Öte yandan; 95/7 sayılı İhracatı Teşvik Tebliğinin 2’nci maddesinde, ihracatı teşvik tedbirleri sayılmış, 14’üncü maddesinde ise, ihracatın, banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisna edileceği belirtilmiştir. Aynı tebliğin 42’nci maddesinde, ihracat taahhüdünün kapatılma şekli ve uygulanacak prosedür gösterilmiş, 43’üncü maddesinde de, ihracat taahhüdünün eksik yerine getirilmesi veya hiç yerine getirilmemesi halinde uygulanacak müeyyidelere yer verilmiş; istisna edilen vergilerin, gerçekleştirilmeyen ihracata tekabül eden oranda istisnanın uygulandığı tarih ile tahsilatın yapıldığı tarih arasındaki gecikme faizi de dikkate alınarak, 6183 sayılı Kanuna göre tahsil edileceği belirtilmiştir.
İhracatçı firmalar da Tebliğde öngörülen şekilde verdikleri ihracat taahhütnamelerinde, teşvik tedbirleri nedeniyle ihracatın gerçekleştirilmesi koşuluyla tahsil edilmeyen vergi, resim ve harcı teşvik koşullarına uyulmadığının saptanması halinde, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarih ile tahsilatın yapıldığı tarih arasında geçen süreye göre hesaplanacak cezaları ile birlikte ödeyeceklerini kabul ve taahhüd etmişlerdir.
Yukarıda değinilen kanun ve tebliğlerde yer alan, tüm ödemelerin ihracatçıdan tahsil edileceği yolundaki düzenleme karşısında, istisna edildiği için peşinen tahsil edilememiş bulunan vergilerin ödenmesinden, 6183 sayılı Yasaya göre tahsil yetkisi olmayan krediyi veren bankaları sorumlu tutmak mümkün olmadığından, uyuşmazlık konusu vergilerin davacı bankadan tahsili yoluna gidilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dava konusu işlemin iptali yolundaki vergi mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddine; mahkeme kararının onanmasına, 18.5.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.