Danıştay Kararı 7. Daire 1998/1436 E. 1999/353 K. 03.02.1999 T.

7. Daire         1998/1436 E.  ,  1999/353 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/1436
Karar No: 1999/353

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Trafik sicilinde davacı adına tescilli otomobile ait 1993, 1994, 1995 ve 1996 yıllarına ilişkin motorlu taşıtlar vergisinin noksan ödendiğinden bahisle, ikmalen tarh edilen verginin vadesinde ödenmemesi nedeniyle hesaplanarak tahsil edilen gecikme zammının kanuni faiziyle iadesi talebiyle açılan davada; 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 9’uncu ve 6183 sayılı Kanunun 51’inci maddesi açıklandıktan sonra; olayda, araca ait trafik tescil formlarında yer alan bilgilerle yükümlü tarafından beyan edilen bilgilerin doğruluğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı, noksan tahakkukun, bu bilgilere rağmen yapılması nedeniyle davacıya kusur izafe edilemeyeceği, nitekim, tarh edilen fark motorlu taşıtlar vergisine davacının bir itirazının bulunmadığı; bu duruma göre, vergi dairesince ikmalen tarh edilen verginin ödenmemesinin, 6183 sayılı Kanunun 51’inci maddesinde öngörüldüğü şekilde verginin normal vadesi içinde ödenmemesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla, ikmalen tarh edilen motorlu taşıtlar vergisine gecikme zammı uygulanamayacağı; ancak, gerek İdari Yargılama Usulü Kanununda, gerekse diğer kanunlarda, fazla tahsil olunan verginin kanuni faizi ile birlikte iadesini öngören bir hüküm bulunmadığından, bu yöndeki davacı isteminin kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle gecikme zammının iptali, davanın kanuni faize yönelik kısmı yönünden ise reddi yolundaki …. Vergi Mahkemesinin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının iptale ilişkin kısmının; vadesinde ödenmeyen amme alacağına gecikme zammı uygulanmasının, 6183 sayılı Kanunun 51’inci maddesi gereği olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Uyuşmazlık, davacı adına tescilli otomobile ait moturlu taşıtlar vergisinin noksan ödendiğinden bahisle, 1993, 1994, 1995 ve 1996 yılları için tahakkuk ettirilen fark vergi üzerinden gecikme zammı hesaplanarak tahsilinden kaynaklanmıştır.
Vergisi Uyuşmazlık konusu otomobilin motor hacmi, 1600 cc’nin üzerinde ve yerli üretim olması nedeniyle, 7 seri nolu Motorlu Taşıtlar Vergisi Tebliğine göre, III’ücü derece lüks sınıfında yer almaktadır.
1997 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesinde de, otomobil, kaptı kaçtı, panel ve arazi taşıtlarının I sayılı tarifeye göre vergilendirileceği belirtildikten sonra, anılan tarifede, taşıtların yaş ve ağırlıklarına göre ödenmesi gereken vergiler belirlenmiş, maddenin devamında, bu vergilerin, III’üncü derece lüks otomobilleri için 1,5 kat olarak uygulanacağı belirtilmiştir. Aynı kanunun 9’uncu maddesinde, motorlu taşıtlar vergisinin, taşıtların kayıt ve tescilinin yapıldığı yerin vergi dairesi tarafından her yıl Ocak ayının başında yıllık olarak tahakkuk ettirilmiş sayılacağı hükmü yer almıştır.
Olayda, III’üncü derece lüks sınıfında yer alan otomobil için, 197 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan 5’inci maddesi hükmü uyarınca, I sayılı tarifede yer alan vergi hadlerinin 1,5 katı olarak uygulanması suretiyle verginin buna göre ödenmesi gerekirken, yalnızca I sayılı tarifeye göre ödendiği anlaşılmaktadır.
Bu duruma göre, noksan ödenen verginin, 197 sayılı Kanunun 9’uncu maddesi uyarınca ilgili yılların Ocak ayı itibarıyla tahakkuk ve tebliğ edilmiş, dolayısıyla, kesinleşmiş sayılmasının kabulü zorunlu olup, bu fark vergi üzerinden 6183 sayılı Kanunun 51’inci maddesi uyarınca gecikme zammı hesaplanmasında ve tahsilinde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, verginin noksan ödenmesinde, davacıya kusur izafe edilemeyeceği gerekçesiyle, gecikme zammı tahsilatının iptali yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkame kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, davacı adına tescilli aracın 7 ve 8 seri nolu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliğlerinde III’üncü derece lüks otomobil sınıfında gösterilmesi nedeniyle, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesi uyarınca, I sayılı tarifede yer alan hadlerin 1,5 katına göre vergilendirilmesi gerekirken, tarifede yer alan normal hadlere göre vergilendirilmesi sebebiyle motorlu taşıtlar vergisinin noksan ödendiğinden bahisle istenilen vergi üzerinden hesaplanan gecikme zammına ilişkin bulunmaktadır.
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 2’nci maddesinin 7’nci bendinde, “Lüks otomobil; Maliye ve Gümrük Bakanlığınca, uluslararası otomobil kataloglarındaki bilgiler de dikkate alınmak suretiyle lüks sayılan, otomobil ve arazi taşıtlarını ifade eder. Bunların hangi derecelerde lüks otomobil sayılacağı Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tespit olunur.” denilmiş; aynı kanunun 5’inci maddesinde, otomobil, kaptıkaçtı, panel ve arazi taşıtlarının (I) sayılı tarifeye göre vergilendirileceği belirtildikten sonra, anılan tarifede, taşıtların yaş ve ağırlıklarına göre ödenmesi gereken vergiler belirlenmiş, maddenin devamında, bu hadlerin (vergi miktarlarının) 1’inci derece lüks otomobiller için 3 kat, II’nci derece lüks otomobiller için 2 kat ve III’üncü derece lüks otomobiller için 1,5 kat olarak uygulanacağı belirtilmiş, 9’uncu maddesinin ilk fıkrasında da, motorlu taşıtlar vergisinin, taşıtların kayıt ve tescilinin yapıldığı yerin vergi dairesi tarafından her yıl ocak ayının başında yıllık olarak tahakkuk ettirilmiş sayılacağı; şu kadar ki, yıl içinde bu kanunun 10’uncu ve 11’inci maddeleri gereğince, vergi miktarlarında bir değişiklik olması halinde, bu değişikliğe göre ödenecek verginin, değişiklik takvim yılının ilk altı ayında yapılmış ise takip eden son altı aylık dönemin başında; son altı ayında yapılmış ise, takip eden takvim yılı başında tahakkuk ettirilmiş sayılacağı; ikinci fıkrasında da, tahakkuk ettirilen verginin, ayrıca mükellefe tebliğ olunmayacağı ve verginin tahakkuk ettirilen günde tebliğ edilmiş sayılacağı açıklanmıştır.
Olayda, yükümlü kurum adına kayıt ve tescilli aracın; 197 sayılı Kanunun 2’nci maddesinin 7’nci bendi hükmüne dayanılarak yayımlanan 7 seri nolu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliğinin (a) bendi uyarınca, motorlu taşıtlar vergisi uygulamasında III’üncü derece lüks otomobil sınıfında yer alması nedeniyle, 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesi uyarınca, (I) sayılı tarifede yer alan verginin 1,5 katı tutarına göre vergilendirilmesi gerekirken, vergisinin yalnızca (I) sayılı tarifeye göre ödendiği anlaşılmakla, açıklanan kanun hükümlerine göre, mükellefiyetin başladığı tarihte tahakkuk ve tebliğ edilmiş sayılan verginin vadesinde ödenmeyen kısmına, 6183 sayılı Kanunun 51’inci maddesinde yer alan, amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına, vadenin bitim tarihinden itibaren gecikme zammı tatbik olunacağı yolundaki hükme göre, vergi farkı için gecikme zammı hesaplanmasında mevzuata aykırılık bulunmadığından, gecikme zammı tahsilatının iptali yolundaki temyize konu mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 3.2.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.