Danıştay Kararı 7. Daire 1998/1424 E. 1999/829 K. 01.03.1999 T.

7. Daire         1998/1424 E.  ,  1999/829 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/1424
Karar No: 1999/829

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Karşı Taraf : …Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı adına inceleme raporu doğrultusunda 1995 takvim yılı için ağır kusur cezalı banka ve sigorta muameleleri vergisi tarh edilmesi ve usulsüzlük cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davayı; olayda, vergi ve ceza ihbarnamesinin 6.1.1998 tarihinde davacının babasına tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, dava dilekçesinde de tebliğ tarihi olarak 6.1.1998 tarihinin gösterildiği, bu durumda, cezalı tarhiyata karşı otuz günlük yasal süresi içinde, en geç 5.2.1998 tarihine kadar dava açılması gerekirken, mahkeme kayıtlarına 6.2.1998 tarihinde giren dilekçe ile açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden reddeden …Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararının; tebligatın yapıldığı tarihte … Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunulduğundan orta mücbir sebep halinin mevcut olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında, vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk hali mücbir sebepler arasında sayılmıştır.
Temyiz dilekçesine ekli … Cumhuriyet Başsavcılığının 18.3.1998 tarihli yazısında; davacı yükümlü …’ın gıyabi tevkifi 23.12.1997 tarihinde vicahiye çevrilerek …Kapalı Cezaevine konulduğu, 6.1.1998 tarih ve 1997/174 gıyabi tevkif sayılı yazı ile de …Cezaevine nakledildiği bildirildiğinden, tutuklu olması nedeniyle mücbir sebep haline binaen; 6.1.1998 tarihinde babasına yapılan tebligata göre dava açma süresinin 1 gün geçirilerek, 6.2.1998 tarihinde açılan davanın süresinde kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Bu nedenle, temyiz talebinin kabulü ile vergi mahkemesinin davanın süreaşımı nedeniyle reddine ilişkin kararının, işin esası hakkında karar verilmek üzere bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; cezalı tarhiyata ilişkin ihbarnamenin tebliğ tarihi itibarıyla davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden davanın reddine dair vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
Olayda, 6.1.1998 tarihinde, tarhiyat öncesi uzlaşmanın vaki olmadığına ilişkin tutanakta gösterilen adreste davacının babasına tebliğ edilen cezalı tarhiyata karşı 6.2.1998 tarihinde (otuzbirinci gün) mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ile açılan dava mahkemece süre aşımı yönünden reddedilmişse de; temyiz dilekçesi ekinde bir örneği dosyaya ibraz edilen … Cumhuriyet Başsavcılığının 18.3.1998 tarihli yazısından; hakkında verilen gıyabi tevkif kararının 23.12.1997 tarihinde vicahiye çevrilerek davacının … Kapalı Cezaevine alındığının, 6.1.1998 tarihinde de …Kapalı Cezaevine gönderildiğinin anlaşılması karşısında, tebligatın yapıldığı tarihte cezaevinde tutuklu bulunan ve aynı gün başka bir yere nakledilen davacının cezalı tarhiyata 6.1.1998 tarihinde muttali olduğunun kabulü, hayatın normal akışına ters düşeceği gibi, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun, muhatabın gösterilen adreste bulunmaması halinde, tebligatın ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılacağı yolundaki 94’üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükmünün de olağan durumlarda adreste bulunamama halini düzenlediği göz önüne alındığında, uyuşmazlık konusu olaya uygulanamayacağından, işin esasına girmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 1.3.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.