Danıştay Kararı 7. Daire 1998/1345 E. 1999/3900 K. 25.11.1999 T.

7. Daire         1998/1345 E.  ,  1999/3900 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1998/1345
Karar No: 1999/3900

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Başkanlığı
Karşı Taraf : …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : İkrazatçılık faaliyeti sonucu elde edilen faiz gelirinin beyan dışı bırakıldığının inceleme ile tespit edildiğinden bahisle 1991 yılı Ocak, Nisan ve Aralık dönemi için davacı adına banka ve sigorta muameleleri vergisi salınarak,kaçakçılık cezası kesilmesine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davada; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30’uncu maddesinin 1’inci fıkrasından bahisle; dosyanın incelenmesinden; davacının, … isimli şahıstan 1.750.000.-lira, … isimli şahıstan da 15.000.000.-lira olmak üzere toplam 16.750.000.-lira faiz geliri elde ettiği anlaşıldığından, bu miktarı aşan matrah üzerinden yapılan tarhiyatta isabet bulunmadığı gerekçesiyle tarh işleminin bu miktardan, ceza kesme işleminin ise ağır kusur cezasından fazlasını iptal eden …’inci Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının 16.750.000.-lirayı aşan matrah üzerinden yapılan tarhiyatın kaldırılmasıyla kaçakçılık cezasının ağır kusura çevrilmesine ilişkin hüküm fıkralarının; Mahkemece, başka bir dava ile karıştırılarak davada, alınmayan verginin iptal edildiği ayrıca, Ocak, Nisan ve Aralık 1991 dönemlerinin dikkate alınmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ün Düşüncesi : Anayasanın 141’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı hükme bağlanmış olup, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 24’üncü maddesinin e bendinde de, kararların dayandığı hukuki sebeplerin ve gerekçesinin kararlarda bulunması gerektiği açıklanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; temyiz istemine konu edilen kararda; yukarıda belirtilen Anayasa maddesi hükmü ile İdari Yargılama Usulü Kanunu hükmüne aykırı olarak, uyuşmazlık konusu kaçakçılık cezalı banka ve sigorta muameleleri vergisine esas alınan matrah, herhangi bir gerekçe gösterilmeden 16.750.000.-liraya indirilerek, bu miktarı aşan matrahın kaldırılması, kaçakçılık cezasının da ağır kusura çevrilmesi yönünde karar verildiği görüldüğünden, bu husustaki gerekçeler belirtilerek bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Anayasanın 141’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı hükme bağlanmış olup; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Kararlarda Bulunacak Hususlar” başlıklı 24’üncü maddesinin (e) fıkrasında da, dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesinin kararda belirtilmesi gerektiği açıklanmıştır.
Temyize konu kararda, dava konusu vergi tarhına esas matrahın 16.750.000.-lira olması; ayrıca, olaya, kaçakçılık cezası değil ağır kusur cezası uygulanması gerektiği sonucuna varılmış ise de; Mahkemeyi bu yargıya götüren maddi ve hukuki nedenler hakkında herhangi bir açıklama yapılmamıştır.
Başka anlatımla; kararda gerekçe gösterilmemiştir. Karar, bu bakımdan, yukarıda değinilen Anayasal ve yasal düzenlemelere aykırı bulunmaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve temyize konu kararın, gerekçesi gösterilmek suretiyle, yeniden karar verilmek üzere bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 25.11.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.