Danıştay Kararı 7. Daire 1997/851 E. 1998/480 K. 17.02.1998 T.

7. Daire         1997/851 E.  ,  1998/480 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/851
Karar No: 1998/480

Temyiz İsteminde Bulunan : … A.Ş.
Karşı Taraf : Kağıthane Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : 1993 yılının Kasım dönemine ilişkin işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca yükümlü şirket adına kaçakçılık cezalı banka ve sigorta muameleleri vergisi salınması yolundaki davalı idare işleminin iptali istemiyle açılan davayı; dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirketin ekspertiz raporuna göre asgari 18.419.400.000.-lira değer biçilen gayrimenkulü bağlı bulunduğu holdingin bünyesindeki …İnşaat İthalat İhracat ve Ticaret Anonim Şirketine 3.475.000.000.-liraya sattığı; şirket aktifine kayıtlı gayrimenkulün, emsaline göre göze çarpacak derecede düşük bir bedelle satıldığı açıkça ortada olduğundan, emsal bedeli ile fiili satış bedeli arasındaki farkın örtülü kazanç olduğunun kabulüyle resen takdir edilen 14.944.400.000.-lira matrah farkı esas alınarak cezalı kurumlar vergisi ile banka ve sigorta muameleleri vergisi salındığının anlaşıldığı, kaçakçılık cezalı kurumlar vergisinin terkini istemiyle açılan davada …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararıyla; … gibi konusunda uzman bir kuruluşun tespit ettiği değer ile tapuda gösterilen değerin mukayesesi sonucu örtülü kazanç dağıtımı yapıldığı konusunda kuşku bulunmadığı; zira alıcı ve satıcı durumunda bulunan şirketlerin aynı holding bünyesinde yer aldığı gerekçesiyle davanın reddedildiği, bu itibarla, banka ve sigorta muameleleri vergisi yönünden de eksik beyanda bulunulduğunun kabulüyle tespit olunan 14.944.400.000.-lira matrah farkı esas alınarak resen tarh olunan kaçakçılık cezalı banka ve sigorta muameleleri vergisinde de yasal isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle reddeden …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; ihtilaf konusu gayrimenkulün vergi değerinin esas alınması gerektiği, gayrimenkulün vergi değerinin üzerinde bir bedelle satıldığı, örtülü kazanç dağıtımı yapıldığı kabul edilse dahi, bu hususun banka ve sigorta muameleleri vergisi tarhiyatı yapılmasını gerektirmeyeceği; gayrimenkulün gerçek satış bedeli şirketlerinin yasal kayıtlarında yer alan 3.475.000.000.-lira olduğundan ve bu bedelin üstünde bir tutarda satış yapıldığı yolunda herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından cezalı tarhiyatın terkini gerektiği, mahkemece eksik inceleme sonucu karar verildiği ileri sürülerek bozulması ve duruşma yapılması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Yükümlü kurumun aktifine kayıtlı gayrimenkulü, dahil olduğundan bahisle holdinge bağlı başka bir şirkete vergi değeri ile satmasının yasaya aykırı olduğundan bahisle anılan gayrimenkulün saptanan emsal bedeline göre bulunan fark üzerinden salınan banka ve sigorta muameleleri vergisinin kaldırılması isteği ile dava açılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Değerlemenin Tarifi” başlıklı 258’inci maddesinde, “Değerleme, vergi matrahlarının hesaplanması ile ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tespitidir.” denildikten sonra değerleme ölçüsü olarak 266’ncı maddesinde, “Rayiç bedel, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım değeridir.” 267’nci maddesinde, “Emsal bedel, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değerdir.” Şeklinde tarif edilmiş, “Vergi Değeri” başlıklı 268’inci maddesinde ise, “Vergi değeri bina ve arazinin rayiç bedelidir.” hükmü ile bina ve arazinin rayiç bedelini genel tariften ayrı özel olarak belirledikten sonra müteakip fıkrada, “Bu bedel Emlak Vergisi Kanununun 29’uncu maddesi ile aynı maddede belirtilen tüzük hükümlerine uygun olarak tespit olunur.” denilerek bina ve arazilerde rayiç bedel olan vergi değerinin nasıl saptanacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda bina ve arazinin vergi değerinin rayiç bedel olarak kabulü hukuki bir zorunluluktur.
Olayda, aktifine kayıtlı bina ve araziyi başka bir şirkete vergi değeri üzerinden satan yükümlü şirketin, vergi değerinin, yani rayiç bedelin üzerinde bir para tahsil ettiği saptanmamış bulunduğundan, banka ve sigorta muameleleri vergisi yönünden elde edilen bir gelirden bahsetmek hukuken mümkün görülmediğinden, temyiz isteğinin kabulü ile aksi yönde verilen vergi mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine; kararın onanmasına, hüküm altına alınan tutar üzerinden binde 4.8 oranında ve … liradan az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, mahkemece karara bağlanan harcın mahsubundan sonra, kalan harç tutarının temyiz edenden alınmasına, 17.2.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.