Danıştay Kararı 7. Daire 1997/4847 E. 1999/4008 K. 02.12.1999 T.

7. Daire         1997/4847 E.  ,  1999/4008 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/4847
Karar No: 1999/4008

Kararın Düzeltilmesini İsteyen: …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf :Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
İstemin Özeti : … Enerji Mamulleri İthalat İhracat Pazarlama Sanayi Limited Şirketine ait gümrük vergi ve resimlerinin şirketten tahsil edilememesi nedeniyle şirketin ortağı olan davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; limited şirketin borcundan dolayı şirket ortağı adına ödeme emri düzenlenebilmesi için, kamu alacağının şirketten tahsil olanağının kalmaması gerektiği; olayda, şirket adına yapılan ek tahakkuka vaki itirazın reddi yolundaki işleme karşı dava açılmadığı gibi, herhangi bir ödemede de bulunulmaması üzerine şirket adına ödeme emri düzenlenerek tebliğ edildiği; ödeme emrine karşı açılan davanın, …’uncu Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararıyla reddedildiğinin görüldüğü; öte yandan, dosyada bulunan …’nci İcra Müdürlüğünce verilen … tarih ve … sayılı “borç ödemeden aciz belgesi”nin incelenmesinden, şirketin menkul ve gayrimenkul mallarına rastlanılmadığının anlaşıldığı; davacının 3.9.1991 tarihinde şirket ortaklığından ayrıldığı iddia edilmekteyse de, ithalatın 9.1.1989 tarihinde gerçekleştirildiği göz önüne alındığında, bu iddiada isabet bulunmadığı; olayda, zincirleme bir takip söz konusu olup, önce şirkete, daha sonra davacıya ödeme emri tebliğ edilmiş olduğundan, zaman aşımı süresinin kesintiye uğradığı; bu durumda, kesinleşen kamu alacağının yükümlü şirketten tahsil olanağı kalmaması nedeniyle, ilgili dönemde, şirket ortağı olan davacıdan tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddeden …’inci Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının onanması yolundaki Danıştay Yedinci Dairesinin 7.3.1997 gün ve E:1995/5423; K:1997/963 sayılı kararının; 213 sayılı Kanunun 10’uncu maddesi ile 6183 sayılı Kanunun 33’üncü ve 35’inci maddelerinde, tüzel kişilerin kanuni temsilciliğinden söz edildiği; kendisinin şirket borcundan dolayı takibe uğramasının sadece şirket ortağı olmasına dayandırıldığı; oysa, şirket ortaklığından ayrıldığı; bu nedenle, anılan madde hükümleri uyarınca vergiden sorumlu tutulamayacağı; kanuni temsilci olduğu varsayılsa dahi; 213 sayılı Kanunun 10’uncu maddesindeki koşulların gerçekleşmemesi ve gümrük vergisinin, Vergi Usul Kanununa tabi olmaması nedeniyle, bu maddenin de, olaya uygulanma olanağının bulunmadığı ileri sürülerek düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Uyuşmazlık, hissesini devreden limited şirket ortağının, ortak olduğu döneme ait şirket borçlarından, 6183 sayılı Kanunun 35’inci maddesine göre sorumlu tutulup tutulamayacağına ilişkindir.
6183 sayılı Kanunun olay tarihinde yürürlükte bulunan 35’inci maddesinde, limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortakların vazettikleri veya vaz’ını taahhüt ettikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulacakları hükme bağlanmış olup, bu madde hükmüne göre limited şirket ortağının açıklanan miktarla sınırlı olarak şirketin amme borcunun ödenmesinden sorumlu olacağı tabiidir.
Şirket hissesini devralarak devredenin yerine geçen ortak, söz konusu sermaye payını bütün hak ve borçlarıyla birlikte devraldığından 3.9.1991 tarihinde düzenlenen noter satış senediyle şirketteki paylarını devreden davacının, devirden önceki döneme ait şirket borçlarından sorumlu tutulması mümkün değildir.
Bu nedenle, devirden önceki döneme ilişkin şirket borçlarının tahsili amacıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmesi yerinde görülmediğinden, kararın düzeltilmesi isteminin kabulüyle, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54’üncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54’üncü maddesinin (c) fıkrasına uygun görüldüğünden, Dairemizce verilen 7.3.1997 gün ve E:1995/5423; K:1997/963 sayılı kararın kaldırılmasından sonra işin esası yeniden incelendi:
… Enerji Mamulleri İthalat İhracat Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait gümrük vergi ve resimlerinin şirketten tahsil edilemediğinden bahisle, şirketin ortağı olan davacı adına şirketteki hissesi dikkate alınmak suretiyle düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.
1615 sayılı Kanunun 88’inci maddesinde ödenmeyen gümrük vergilerinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kovuşturulacağı hükme bağlanmıştır.
6183 sayılı Kanunun 35’inci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde de, limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortakların vazettikleri veya vaz’ını taahhüt ettikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulacakları hükme bağlanmış olup; bu madde hükmüne göre, limited şirket ortağının açıklanan miktarla sınırlı olarak şirketin amme borcunun ödenmesinden sorumlu olacağı tabiidir.
Dosyanın incelenmesinden; 9.1.1989 günlü beyanname kapsamında ithal edilen eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimlerinin şirketten tahsil edilemediğinden bahisle, vergi borcunun, şirket ortağı olan davacıdan şirketteki hissesine isabet eden kısmının tahsili amacıyla, 213 sayılı Kanunun 10’uncu maddesine göre değil, 6183 sayılı Kanunun 35’inci maddesine göre ödeme emri düzenlendiği; ödeme emrinin tanzim ve tebliğ olunduğu tarihten önce de davacının ortaklık payını diğer ortağa devrederek, ortaklıktan ayrıldığı anlaşılmaktadır.
6183 sayılı Kanunun 35’inci maddesinde, limited şirketin tahsil olanağı kalmayan kamu borçlarından dolayı ortaklar için öngörülen sorumluluk, ortak sıfatına ve ortaklık payına bağlı bir sorumluluktur. Bir başka anlatımla ortaklık payı kimde ise, sorumlu o kişidir.
Olayda da; davacı, 3.9.1991 tarih ve … sayılı noter satış senediyle hissesini devrettiğine ve hisseyi devralan ortağın, şirketin mali durumunu, yani hissenin borçlu veya alacaklı olup olmadığını bilmesi gerektiğine göre, söz konusu kamu alacağının ortaklık payını devreden ve şirketle artık bir ilgisi kalmayan davacıdan takip edilmesi olanaklı değildir.
Bu nedenle, payını devreden ortağın devirden önceki (ortak olduğu) döneme ilişkin şirket borçlarından sorumlu olmaması nedeniyle, anılan borcun tahsili amacıyla adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 2.12.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.