Danıştay Kararı 7. Daire 1997/4529 E. 1998/3803 K. 10.11.1998 T.

7. Daire         1997/4529 E.  ,  1998/3803 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/4529
Karar No: 1998/3803

Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
Karşı Taraf : … İthalat İhracat ve Deri Sanayi A.Ş.
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle yapılan ek tahakkuka vaki itiraz üzerine davalı idarece tesis edilen işlemi; 1615 sayılı Gümrük Kanununun olay tarihinde yürürlükte bulunan 65’inci maddesi ile davalı idarenin 1995/27 sayılı Genelgesinden bahisle, olayda, davacı şirketin ithal ettiği eşyanın emsaline nazaran düşük beyan edildiği hususu cevaplı rapora dayandırılmakta ise de; dava dilekçesi ekinde yer alan satış sözleşmesinin incelenmesinden, davacı şirketin satıcı (ihracatçı) şirketin Türkiye temsilcisi olduğu, satıcı firmaya büyük miktarda eşyanın ithal edileceği yolunda taahhütlerinin bulunduğu, bu nedenle de iskonto miktarının yüksek tutulduğu, ithal konusu eşyalara ilişkin fatura ile emsal fatura arasında on aylık süre farkı bulunması nedeniyle yapılan ek tahakkukun Gümrükler Genel Müdürlüğünce de kabul görmediği ve 102.915.000.- lira tutarındaki ek tahakkukun 58.833.000.- liraya indirildiği, bu tutarın ise navlun farkından kaynaklandığı, oysa ihtilaf konusu eşya Türkiye’ye CIF kıymet üzerinden geldiğinden, bu nedene dayalı olarak ek tahakkuk yapılamayacağı sonucuna varıldığı gerekçesiyle iptal eden …. Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararının; davacı şirket adına tesis edilen dava konusu işlemde isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
1615 sayılı Gümrük Kanununun 12.2.1994 tarih ve 21847 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 3968 sayılı Kanunla değişik 65’inci maddesinde, “İthal eşyasının gümrük vergisine esas kıymeti, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII’nci Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma hükümlerine göre tayin ve tespit olunur. Şu kadar ki, Anlaşmanın 8’inci maddesinin 2’nci fıkrasında belirtilen unsurlar bu kıymete dahil edilir.” Hükmü yer almıştır.
1615 sayılı Kanunun değişiklikten önceki 65’inci maddesi hükmü uyarınca, Brüksel Gümrük Kıymeti Tanımı Sözleşmesi kurallarına göre müstakil bir alıcı ile bir satıcının tam ve serbest rekabet şartları içinde uyuştukları farz edilen fiyata göre vergilendirme yoluna gidilmekte iken, anılan maddede 3968 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucu “Cenevre Kıymet Kodu” benimsenmek suretiyle, ithal edilen eşyanın gerçekte ödenen veya ödenecek fiyatının vergilendirmeye esas alınacağı kabul edilmiş bulunmaktadır.
Nitekim, 3968 sayılı Kanunun gerekçesinde; “1615 sayılı Gümrük Kanununun ithal eşyasının kıymet unsurlarını belirleyen 65’inci maddesi, 15.12.1950 tarihli Brüksel Gümrük Kıymeti Tanımı Sözleşmesi kurallarına uygun olarak düzenlenmiştir. Brüksel Gümrük Kıymeti Sözleşmesinin “ithal eşyasının gümrük vergisine esas olan kıymeti, gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki normal fiyattır.” şeklindeki sübjektif esasa dayanan temel prensibi yanı sıra, alıcı ve satıcı arasında ilişki bulunması halinde kıymetin reddini öngörmesi, satıcının alıcıya sağlayabileceği makul ölçüdeki iskontoları göz ardı etmesi, özellikle bazı ülkelerin gümrük idarelerinin keyfi ve hayali uygulamalarına neden olmuş ve dünya ticaretinin normal akışında aksamalara yol açan kıymet araştırmaları, GATT nezdinde “tarife dışı engel” olarak görülmeye başlanmıştır. Cenevre’de bu sakıncaları gidermeye yönelik olarak hazırlanan “Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının (GATT) VII. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma”nın onaylanması 12.5.1988 tarihli ve 3447 sayılı Kanunla uygun bulunmuş ve aynı anlaşma 30.7.1988 tarihli ve 1988/13194 sayılı Kararname ile onaylanmış bulunmaktadır. Anlaşmanın 21’inci maddesinde öngörülen beş yıllık hazırlık dönemi 12.2.1994 tarihinde sona erecektir. Bu bakımdan, “Cenevre Kıymet Kodu” diye adlandırılan söz konusu anlaşmanın 12.2.1994 tarihinden önce milli mevzuata uyarlanması zorunlu görülmektedir.” denilmektedir.
Bakanlar Kurulunun 27.7.1993 tarih ve 1993/4690 sayılı Kararı ile onaylanarak 27.8.1993 tarih ve 21681 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII’nci Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmanın “Genel Tanıtıcı Açıklama” başlıklı giriş bölümünün 1’inci maddesinde, bu anlaşma çerçevesinde gümrük kıymetinin belirlenmesinde, öncelikle 1’inci maddede tanımlanan “satış bedeli” nin esas alınacağı, 1’inci maddenin 8’inci madde ile birlikte mütalaa edilmesi gerektiği, 8’inci maddenin, içerdiği diğer düzenlemeler dışında, gümrük kıymetinin bir parçasını oluşturduğu kabul edilen, alıcı tarafından üstlenilmiş, ancak ithal eşyasının gerçekte ödenen veya ödenecek fiyatına dahil edilmemiş olan belli unsurlarla ilgili olarak bu fiyatta düzeltmeler yapılmasını ve alıcıdan satıcıya para dışında mal veya hizmet şeklinde intikal edebilecek belirli edimlerin de satış bedeline dahil edilmesini öngördüğü, 1’inci madde hükümlerine göre belirlenemeyen gümrük kıymetinin belirlenmesinde kullanılacak yöntemlerin 2 ila 7’nci maddelerde (2’nci ve 7’nci maddeler dahil) yer aldığı, 2’nci maddesinde ise, gümrük kıymetinin 1’inci madde hükümlerine göre belirlenememesi durumunda, 2’nci veya 3’üncü madde hükümlerine göre kıymete ilişkin esasa ulaşabilmek amacıyla, normal olarak gümrük idaresi ile ithalatçının istişarede bulunması gerektiği belirtilmiştir.
Aynı anlaşmanın “Önsöz” bölümünde, anlaşmanın keyfi veya fiktif gümrük kıymetlerinin kullanılmasını önleyen adil, yeknesak ve tarafsız bir gümrük kıymeti sisteminin gerekli olduğunu kabul ederek, eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde, mümkün olduğu ölçüde, bu eşyanın satış bedelinin esas alınması gerektiğinin bilincinde olarak, gümrük kıymetinin ticari uygulamalarla uyumlu, basit ve adil kıstasları esas alması ve kıymetin belirlenmesine ilişkin işlemlerin, eşyayı tedarik edenler konusunda bir ayrım yapılmaksızın genel bir uygulama niteliğinde olması gerektiği hususlarının kabul edildiği açıklanmıştır.
Anlaşmanın Bölüm I’de yer alan “Gümrük Kıymetine İlişkin Kurallar” başlıklı 1’inci maddesinde, “İthal eşyasının gümrük kıymeti, eşyanın satış bedelidir. Yani ithal ülkesine ihraç amacıyla yapılan satış sırasında ortaya çıkan ve 8’inci maddeye göre gerekli düzeltmelerin yapıldığı, gerçekte ödenen veya ödenecek fiyattır.” denilmiş ve eşyanın satış bedelinin, gümrük kıymetine esas alınabilmesi için gerekli koşullara yer verilmiştir. Anlaşmanın 2’nci maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendinde, 1’inci madde hükümlerine göre belirlenemeyen ithal eşyasının gümrük kıymetinin, aynı ithal ülkesine ihraç amacıyla satılan ve kıymeti belirlenecek eşya ile aynı veya yakın bir tarihte ihraç edilen, aynı eşyanın satış bedeli, 3’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendinde de, 1 ve 2’nci madde hükümlerine göre belirlenemeyen ithal eşyasının gümrük kıymetinin, aynı ithal ülkesine ihraç amacıyla satılan ve kıymeti belirlenecek eşya ile aynı veya yakın bir tarihte ihraç edilen, benzer eşyanın satış bedeli olduğu belirtilerek, 5, 6 ve 7’nci maddelerde de, gümrük vergisine esas kıymetin tespitinde uygulanacak yöntemlere sırasıyla yer verilmiştir.
Anlaşmanın Ek I’ini oluşturan Yorum Notlarının 1 no’lu genel notunda ise, 1 ila 7’nci maddelerin (7’nci madde dahil), ithal eşyasının gümrük kıymetinin bu anlaşma hükümlerine göre nasıl belirleneceğini gösterdiği, kıymetin belirlenmesine ilişkin yöntemlerin uygulama sırasına göre sıralandığı, gümrük kıymetinin belirlenmesinde öncelikle uygulanacak yöntemin 1’inci maddede tanımlandığı, 2 no’lu genel notta da, gümrük kıymetinin 1’inci madde hükümlerine göre belirlenmesi mümkün değilse, daha sonraki maddelerin gümrük kıymetinin belirlenmesinde kullanılabilecek madde bulununcaya kadar sırasıyla izlenmesi gerektiği, 4’üncü maddedeki istisnai hal dışında, bir maddeye göre belirlenemeyen gümrük kıymeti için kendisinden sonra gelen maddeye geçileceği açıklanmıştır.
Gümrük Kanununun 65’inci Maddesinin Değiştirilmesine Dair 3968 sayılı Kanunla birlikte, aynı tarih ve sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının (GATT) VII’nci Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmaya İlişkin Yönetmeliğin 1’inci maddesinde, bu yönetmeliğin, anlaşma hükümleri çerçevesinde ithal eşyanın kıymetinin tespiti için uygulanması gereken yöntem ve kuralların belirlenmesi bakımından hazırlandığı, 2’nci maddesinde, yönetmeliğin, (gümrük vergisinden muaf olan veya ağırlık esası üzerinden vergiye tabi bulunan eşya da dahil olmak üzere) gümrük hattından geçirilen ithal konusu eşyanın kıymetinin belirlenme usullerini kapsadığı, 5’inci maddesinde ise, ithal eşyasının gümrük vergisine esas alınacak kıymetinin, bu yönetmeliğin 6 ila 12’nci maddelerinde yer alan yöntemlerin sırasıyla uygulanması yoluyla tayin ve tespit olunacağı, bir yönteme göre belirlenemeyen kıymet için izleyen yönteme geçileceği belirtilerek, 6’ncı maddede “Satış Bedeli Yöntemi”, 7’nci maddede “Aynı Eşyanın Satış Bedeli Yöntemi”, 8’inci maddede “Benzer Eşyanın Satış Bedeli Yöntemi”, 10’uncu maddede “İndirgeme Yöntemi”, 11’inci maddede “Hesaplanmış Kıymet Yöntemi” ve 12’nci maddede de “Son Yöntem” e ilişkin yöntem ve kurallara yer verilmiştir.
Gerek, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının (GATT) VII’nci Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma hükümleri, gerekse bu anlaşmaya ilişkin yönetmelikte yer alan düzenlemeler karşısında, ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde, öncelikle satış bedelinin esas alınması, satış bedelinin esas alınması için gerekli koşulların mevcut olmadığının tespit edilmesi halinde de sırasıyla diğer yöntemlere başvurulması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 17.1.1995 gün ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi ile 23.12.1994 günlü faturaya istinaden ithal edilen uyuşmazlık konusu eşyanın kıymetinin düşük beyan edildiğinden bahisle bir başka ithalatçı firmanın aynı ihracatçı (satıcı) firmadan, 2.2.1994 günlü fatura ile ithal ettiği eşya kıymeti emsal alınmak suretiyle davacı şirket adına 102.915.000.- lira tutarında ek gümrük vergi ve resimleri salındığı, ek gümrük vergi ve resimlerine vaki itiraz üzerine Gümrükler Genel Müdürlüğünün 19.1.1996 gün ve E:1996/34 sayılı kararı ile, davacı şirket itirazının navlun farkı düzeltmesi açısından kabul edildiği, bunun üzerine giriş gümrük müdürlüğünce yeniden yapılan hesaplama sonucu ek tahakkuk miktarı 58.833.000.- liraya indirilmek suretiyle buna ilişkin yazının davacı şirkete tebliğ edildiği, davacı şirket tarafından açılan davada ise, mahkemece, kalan tutarın navlun farkından kaynaklandığı kabul edilmek suretiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
Oysa, yukarıda belirtildiği üzere, 102.915.000.- lira tutarındaki ek tahakkuka yapılan itiraz, Gümrükler Genel Müdürlüğünce navlun farkı yönünden kabul edilip kıymet farkı yönünden ise kabul edilmediğinden, 58.833.000.- lira tutarındaki gümrük vergi ve resimleri mahkeme kararında belirtilenin aksine kıymet farkından kaynaklanmaktadır. Bu itibarla, dava konusu işlemi yazılı gerekçe ile iptal eden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Öte yandan; davacı şirket tarafından dava dilekçesi ekinde mahkeme ibraz edilen belgelerden, davacı şirketin satıcı (ihracatçı) şirketin Türkiye temsilcisi olduğu, dolayısıyla diğer ithalatçılara nazaran daha uygun fiyattan mal aldığı anlaşılmış olup, alıcı-satıcı münasebetinin ithal konusu eşyaların fiyatını etkilemesi nedeniyle gümrük idaresince, ithal konusu eşyanın gümrük vergisine esas kıymetinin, yukarıda bahsi geçen yönetmeliğin 6’ncı maddesindeki “satış bedeli yöntemi” esasına göre tespit edilemediğinden bahisle 7’nci maddesindeki “aynı eşyanın satış bedeli yöntemi” esasına göre tespiti yoluna gidilmesi de yerindedir.
Ancak; Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının (GATT) VII’nci Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmaya İlişkin Yönetmeliğin 7’nci maddesi uyarınca satış bedeli yöntemine göre tespit edilemeyen ithal konusu eşyanın gümrük vergisine esas kıymetinin, Türkiye’ye ihraç amacıyla satılan ve kıymeti belirlenecek eşya ile aynı veya yakın bir tarihte ihraç edilen aynı eşyanın satış bedeli esas alınmak suretiyle tespit edilmesi gerekirken, ithal konusu eşyanın fatura tarihinden yaklaşık on bir ay önceki bir tarihi taşıyan fatura emsal alınmak suretiyle kıymet tespitinde ve fark kıymet üzerinden davacı şirket adına ek gümrük vergi ve resimleri salınmasında isabet bulunmamaktadır.
Nitekim; davacı şirketin ek tahakkuka yaptığı itiraz üzerine, İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünce Gümrükler Genel Müdürlüğüne hitaben yazılan bila günlü ve 7021 sayılı yazıda da, aynı nedenle, giriş gümrük müdürlüğü görüşüne itibar edilmediği belirtilmiştir.
Bu itibarla, dava konusu işlemi yazılı gerekçe ile iptal eden mahkeme kararı sonucu itibarıyla yerinde görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine; mahkeme kararının onanmasına, 10.11.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.