Danıştay Kararı 7. Daire 1997/4459 E. 1999/496 K. 11.02.1999 T.

7. Daire         1997/4459 E.  ,  1999/496 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/4459
Karar No: 1999/496

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …Tekstil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
İstemin Özeti : Teşvik belgesine sahip olan şirketin kuruluşu ile sermaye artırımından doğan damga vergilerinin süresinde ödenmediğinden bahisle salınan kusur cezalı damga vergisinin kaldırılması isteminin vergi dairesi müdürlüğünce reddi üzerine açılan davada; dava açma süresi içinde yapılan düzeltme isteminin 31.10.1995 gün ve 31131 sayılı işlemle reddi üzerine, 1.12.1995 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu belirtilerek işin esasına geçildiği, İhracat ve Yatırımlarda Damga Vergisi ve Harç İstisnası Uygulanması Hakkında 2 Seri No’lu tebliğin 17’nci maddesi açıklanarak, dosyadaki belgelerin incelenmesinden, yükümlü şirketin teşvik belgesine sahip olduğunun ve belgede ihracat taahhüdünün bulunduğunun anlaşıldığı; bu durumda, anılan tebliğin 17’nci maddesindeki koşulları taşıyan şirketin, kuruluşu ile sermaye artırımının damga vergisine ilişkin istisnadan yararlanmasının icap ettiği gerekçesiyle cezalı tarhiyatı kaldıran …Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; 2577 sayılı Kanunun 11’inci maddesi hükmü uyarınca, davanın süreden reddedilmesi gerektiği halde esastan karar verildiği, teşvik belgesinde, şirketin kuruluşu ve sermaye artırımı ile ilgili bir şart bulunmadığı gibi, vergi, resim ve harç istisnasının; sadece yatırımda kullanılacak yatırım kredisine, ikraz sözleşmesinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Bakanlar Kurulu kararı gereğince uygulanacağının belirtildiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden yükümlü tarafından vergi ve ceza ihbarnamelerinin tebliği üzerine süresi içerisinde dava açılmadığı anlaşılmaktadır. 2577 sayılı Kanunun 11’inci maddesi hükmünün olaya uygulanması halinde de, en son 6.2.1995 tarihinde açılması gereken davanın, 1.12.1995 tarihinde açılması nedeniyle davada süre aşımı bulunmamaktadır.
Bu nedenle, yazılı gerekçeyle cezalı tarhiyatı kaldıran mahkeme kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Dava Açma Süresi” başlığını taşıyan 7’nci maddesinde; “1- Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
2- Bu süreler;
a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,
b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluya alınan vergilerde istahkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği;
Tarihi izleyen günden başlar” hükmü yer almıştır.
2577 sayılı Kanunun 11’inci maddesinde; “1-İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. 2-Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. 3-İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçen süre de hesaba katılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, vergi ve ceza ihbarnamelerinin 7.11.1994 tarihinde yükümlü şirkete tebliğ edildiği, dava açma süresi içerisinde vergi dairesi müdürüğüne verilen dilekçe ile vergi ve cezaların kaldırılmasının istenildiği, istemin reddi yolunda tesis edilen 31.10.1995 gün ve 31131 sayılı işlemin 2.11.1995 tarihinde yükümlü şirkete tebliği üzerine, 1.12.1995 tarihinde kayda geçen dilekçeyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Anılan 2577 sayılı Kanunun 7’nci maddesi uyarınca, vergi mahkemesine, vergi ve ceza ihbarnamelerinin tebliği üzerine 30 gün içinde dava açılması gerekir. Olayda ise, otuz günlük süre içinde dava açılmamıştır.
Diğer taraftan, 2577 sayılı Kanunun 11’inci maddesi hükmünün olaya uygulanması mümkün ise de; vergi ve ceza ihbarnamelerinin tebliği üzerine, dava açma süresi içerisinde idari işlemin iptali istemiyle yapılan başvuruya (11.11.1994) altmış gün içinde cevap verilmediğinden, istek reddedilmiş sayılıp, dava açma süresi yeniden işlemeye başlayacağından; başvuru tarihine kadar geçen süre dikkate alındığında en son 6.2.1995 tarihinde dava açılması gerekirken, istemin reddi yolundaki işlemin tebliği üzerine 1.12.1995 tarihinde açılan davada yine süre aşımı bulunmaktadır.
Bu durumda, mahkemece, davanın süre aşımı yönünden reddi gerekirken, işin esası incelenmek suretiyle cezalı tarhiyatın kaldırılmasında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 11.2.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.