Danıştay Kararı 7. Daire 1997/4436 E. 1998/2421 K. 23.06.1998 T.

7. Daire         1997/4436 E.  ,  1998/2421 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/4436
Karar No: 1998/2421

Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 14.7.1993 gün ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle yükümlü şirket adına yapılan ek gümrük vergi ve resimleri tahakkukuna vaki itirazın reddi yolunda tesis edilen işlemi; 1615 sayılı Gümrük Kanununun 86’ncı maddesinden bahisle; olayda, ithal konusu eşyanın fiili ithalatının 14.7.1993 tarihinde yapıldığı, dava konusu ek tahakkukun ise 16.7.1996 tarihinde yükümlü şirkete tebliğ edildiği, dolayısıyla, ek tahakkukun zaman aşımına uğradığının anlaşıldığı, bu nedenle, hukuki dayanaktan yoksun bulunan ek tahakkukta isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … günlü, E:…; K:…sayılı kararının; akit tarihi itibarıyla saptanan fiyat esas alınarak yapılan ek tahakkukun yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından ithal olunan eşyanın beyan edilen kıymetinde düşüklük bulunması üzerine, idarece yapılan kıymet araştırması sonucu saptanan fiyatın esas alınması suretiyle davacı adına ek gümrük vergi ve resimleri tahakkuku yapıldığı; söz konusu ek tahakkuka vaki itirazın reddi yolunda tesis edilen işlemin, temyize konu vergi mahkemesi kararı ile, işin esası incelenmeksizin, ek tahakkukun, Gümrük Kanununun 86’ncı maddesinde öngörülen üç yıllık zaman aşımı süresi geçirildikten sonra tebliğ edildiği gerekçesiyle iptal edildiği; idarece yapılan temyiz başvurusuna ilişkin dilekçede ise, ek tahakkukun, zaman aşımı süresi içerisinde tebliğ edilip edilmediği hususuna değinilmeksizin, salt işin esasına yönelik iddialar ileri sürülerek, vergi mahkemesi kararının bozulmasının istenildiği anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46’ncı maddesinin 1’inci fıkrasında, Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda temyiz edilebileceği belirtildikten sonra; aynı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında da, temyiz incelemesi sonunda Danıştayın; görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, hukuka aykırı karar verilmesi ve usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı yolunda hükme yer verilmiştir. İlk derece mahkemelerinin kararları üzerinde cereyan eden temyiz incelemesi, kendiliğinden işleyen bir inceleme değildir. 2577 sayılı Kanunun 48’inci maddesinin, temyiz istemlerinin Danıştay Başkanlığına hitaben yazılmış dilekçeler ile yapılacağına dair ilk fıkrasından da anlaşılacağı üzere, ilk derece mahkemelerinin kararlarının Danıştayca temyiz incelemesine tabi tutulabilmesi, aleyhine karar verilen tarafın dilekçe ile başvurusunu gerektirmektedir. Bunun doğal sonucu; başvuruda bulunanın, kararda varlığına inandığı hukuka aykırılıkları dilekçesinde açıklaması; bu açıklamanın da, bozulması istenilen kararın dayandığı maddi ve hukuki gerekçelere yönelik bulunmasıdır.
Yukarıda açıklandığı üzere; temyize konu kararın, ek tahakkukun üç yıllık zaman aşımı süresinin geçirilmesinden sonra mükellefine tebliğ edilmiş olduğu gerekçesine dayalı bulunmasına karşın, temyiz dilekçesinde, anılan gerekçenin hukuka ve gerçeğe uygun olmadığına dair herhangi bir iddia ve açıklamada bulunulmaksızın, doğrudan tahakkukun maddi ve hukuki dayanaklarına ilişkin iddia ve açıklamalara yer verilmiş olunması; bu iddia ve açıklamaların da, kararın hukukiliğine etkili bulunmaması karşısında, olayda, temyize konu kararın bozulmasını gerektirecek haklı nedenlerin mevcut olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine; mahkeme kararının onanmasına; 23.6.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.