Danıştay Kararı 7. Daire 1997/4235 E. 1998/3698 K. 02.11.1998 T.

7. Daire         1997/4235 E.  ,  1998/3698 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/4235
Karar No: 1998/3698

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar :1-… Dış ve İç Ticaret A.Ş.
Vekili : Av. …
2-…Mal Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı firma ile …A.Ş. isimli şirket arasında düzenlenen sözleşmeye ilişkin olup, …A.Ş. tarafından istihkaktan kesinti suretiyle ödenen damga vergisine ait tahakkuk işleminin iptali ile, tahsil edilen damga vergisinin iadesi istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, 2’nci fıkrasında, bu sürelerin, a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı, b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği tarihi izleyen günden başlayacağı hükümlerinin yer aldığı; olayda, uyuşmazlığa konu damga vergisinin doğmasına sebep olan kok tozu satın alma sözleşmesinin feshi üzerine, taraflar arasında yapılan 3.7.1996 günlü protokolle, sözleşmeden doğan damga vergisi düşüldükten sonra kalan istihkakın, protokol tarihini izleyen bir ay içinde davacı kuruma ödenmesinin kararlaştırıldığı, mahkemelerinin 1.4.1997 günlü ara kararı üzerine, …A.Ş. tarafından verilen cevapta, söz konusu protokol kapsamındaki son istihkak ödemesinin 15.8.1996 tarihinde davacı kuruma yapıldığının belirtildiği; buna göre, uyuşmazlık konusu verginin kaynaktan tevkif edildiğinin davacı şirketçe en geç bu tarihte öğrenildiğinin kabulü gerekeceği; dolayısıyla, 15.8.1996 tarihinden itibaren, 30 günlük dava açma süresinin son günü olan 14.9.1996 günü mesai saati sonuna kadar dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra, 31.10.1996 tarihinde mahkeme kaydına giren dilekçe ile açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle reddeden …Vergi Mahkemesinin … günlü, E:…; K:…sayılı kararının; yükümlü tarafından, …A.Ş.’den bakiye alacağın ödenmesi için yapılan başvuru üzerine, uyuşmazlık konusu verginin 20.9.1996 günlü makbuz ile ilgili vergi dairesine yatırıldığının, 23.10.1996 tarihli anılan şirket yazısı ile öğrenildiği, bu nedenle, 31.10.1996 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu; Mal Müdürlüğünce, davanın duruşmalı görülmesine rağmen, idare lehine verilen kararda vekalet ücretine hükmedilmediği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Taraflarca savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Yükümlü tarafından ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının bu kısmının bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamaktadır.
Mal Müdürlüğü temyiz istemine gelince; açılan davanın, davalı idarenin vekilinin katılımıyla yapılan duruşma ve yargılama sonucunda, davalı idare lehine olacak şekilde karara bağlanması karşısında, davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, aksi yönde tesis edilen mahkeme kararının bu kısmında isabet bulunmamakla, kararın vekalet ücreti yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, taraflar temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket ile … A.Ş. isimli kamu kurumu arasında, 40.000 ton kok tozu alım-satımını içeren sözleşme yapıldığı, adı geçen kamu kurumunun özelleştirilmesi üzerine, sözleşmenin bir protokol ile feshedilerek, fesih tarihine kadar olan mal teslimlerine ait bedelin ödenme planının kararlaştırıldığı, protokol uyarınca son ödemenin 15.8.1996 tarihinde yapıldığı, 20.9.1996 tarihinde ise, sözleşme tutarının tamamı üzerinden hesaplanan damga vergisinin, …A.Ş. tarafından, kaynaktan kesme suretiyle ilgili vergi dairesine yatırıldığı, durumun, davacı şirkete 23.10.1996 tarihinde … A.Ş. tarafından bir yazı ile bildirilmesi üzerine, 31.10.1996 tarihinde, tahakkukun iptali ile, sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle teslim edilemeyen mala ilişkin tutara isabet eden damga vergisinin iadesi istemiyle işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Dava Açma Süresi” başlıklı 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu; 2’nci fıkrasında, bu sürelerin, a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı, b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerden tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği, tarihi izleyen günden başlayacağı belirtilmiştir.
Damga Vergisi Kanununun 19’uncu maddesinde ise, “Genel ve katma bütçeli dairelerle il özel idareleri ve belediyeler, bankalar, iktisadi kamu teşekkülleri ile bunların iştirakleri ve müesseseleri ve benzeri teşekkül, iştirak ve müesseselerin ödemelerinde kullanılan ve nispi vergiye tabi bulunan makbuzlarla bu mahiyetteki kağıtlara ait vergilerin,
a) Bu ödemelerin yapılması,
b) Avans suretiyle ödemelerde avansın itası,
Sırasında ilgili daire ve müesseseler tarafından istihkaklardan kesinti yapılması şekliyle ödenmesine Maliye Bakanlığınca izin verilebilir.” hükmü yer almıştır. Anılan kanun hükmündeki yetki uyarınca, … A.Ş.’ye, damga vergisini istihkaktan kesinti yapmak suretiyle ödemesi konusunda Maliye Bakanlığınca izin verilip verilmediğinin, Dairemizin 15.4.1998 gün ve E:1997/4235 sayılı kararı ile sorulması üzerine, Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünün 18.5.1998 gün ve 18493 sayılı yazısı ile, …A.Ş.’nin, Damga Vergisi Kanununun 19’uncu maddesi kapsamında sayılan kuruluşlardan (kamu iktisadi teşebbüsü) olmakla birlikte, istihkaktan kesinti yapılması suretiyle yalnızca maaş, ücret, avans vb. ödemeler nedeniyle düzenlenen makbuzlara ilişkin damga vergisini tahsil edebileceği; uyuşmazlığa konu kok tozu satın alma sözleşmesine ilişkin damga vergisinin ise, …A.Ş. tarafından istihkaktan kesinti suretiyle ödenmesinin kanunen mümkün olmadığı bildirilmiştir.
Bu duruma göre; … A.Ş.’nin, Damga Vergisi Kanununun 19’uncu maddesinde belirtildiği şekilde, damga vergisini istihkaktan kesinti suretiyle tahsil etme yetkisinin bulunmaması karşısında, davacı şirkete yapılan son ödemenin, İdari Yargılama Usulü Kanununun yukarıda açıklanan 7’nci maddesinin 2’nci fıkrasının (b) bendinde belirtilen, “tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödeme” olarak kabulü ile, dava açma süresinin, bu tarihte başlatılması mümkün değildir.
Ancak, …A.Ş. ile yapmış olduğu 3.7.1996 tarihli protokolda, davacı şirketin, … A.Ş.’nin kendisini temsilen vergiyi yatırmasını kabul etmiş bulunması nedeniyle, uyuşmazlığa konu verginin, davacı şirket adına yatırıldığının kabulü gerekir. Bu yolla yatırılan bir verginin iadesi ise, ancak, Vergi Usul Kanununun 116’ncı ve devamı maddelerinde yer alan “Vergi Hatalarını Düzeltme” hükümleri uyarınca, zaman aşımı süresinde sağlanabilir.
Düzeltme şikayet yoluna başvurulmadan açılan davada ise, idari davaya konu olabilecek bir işlem söz konusu olmadığından, mahkemece, davanın bu nedenle reddi gerekirken, süre aşımı nedeniyle reddinde isabet bulunmamakta ise de, karar sonucu itibarıyla yerinde görüldüğünden, davacı şirketin temyiz isteminin kabulü mümkün değildir.
Mal Müdürlüğü temyiz istemine gelince; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Kararda Bulunacak Hususlar” başlıklı 24. maddesinin (f) fıkrasında, kararlarda yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiğinin belirtileceği, aynı kanunun 31’inci maddesi yoluyla gönderme yapılan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 423’üncü maddesinin 6’ncı fıkrasında ise, davanın önemine göre, kanun gereği takdir olunacak vekalet ücretinin yargılama giderlerine dahil olduğu hükme bağlanmıştır.
Olayda, davalı idare vekilinin katılımıyla yapılan duruşma ve yargılama sonucunda, davanın reddi suretiyle davalı idare lehine karar verildiği, ancak hüküm fıkrasında vekalet ücretine hükmedilmediği anlaşılmakla, mahkeme kararında, bu yönden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun yukarıda sözü edilen hükmüne uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddine, mahkeme kararının buna ilişkin hüküm fıkrasının onanmasına; İdarenin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden bozulmasına; hüküm altına alınan tutar üzerinden binde 4.8 oranında ve … liradan az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından,mahkemece karara bağlanan harcın mahsubundan sonra, kalan harç tutarının temyizeden davacıdan alınmasına; Mahkeme kararının bozulan hüküm fıkrası ile ilgiliolarak yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altınaalınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 2.11.1998gününde oybirliği ile karar verildi.