Danıştay Kararı 7. Daire 1997/4141 E. 1999/891 K. 03.03.1999 T.

7. Daire         1997/4141 E.  ,  1999/891 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/4141
Karar No: 1999/891

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …Matbaacılık ve Tek. San. Tic. A.Ş.
İstemin Özeti : …Bilgisayar Teknolojisi Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile …Teknoloji Sistem Yapı Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin bütün aktif ve pasifleriyle birlikte davacı şirket bünyesinde birleşmelerine ilişkin olup, maktu olarak damga vergisine tabi tutulan sözleşmelerin, nispi oranda damga vergisine tabi tutulması gerektiğinden bahisle kaçakçılık cezalı olarak yapılan damga vergisi tarhiyatını; 488 sayılı Kanunun 1., 10. ve 11. maddelerine göre, bir kağıdın damga vergisine tabi tutulabilmesi için belli hususu ispat etme vasfını taşıması ve bu kağıtların nispi olarak vergilendirilebilmesi için de düzenlendiği anda belli bir meblağı içermesi icap ettiği, aynı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun 1’inci bölümünün 3’üncü kısmında da anonim şirketlere ilişkin sözleşmelerle, anonim şirketlerin sermaye artırımlarının nispi vergiye tabi olduğunun belirtildiği, öte yandan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 146, 148 ve 150’nci maddelerinde, iki veya daha fazla ticaret şirketinin birbirleriyle birleşerek yeni bir ticaret şirketi kurmaları veya bir yahut daha fazla ticaret şirketinin mevcut bir diğer ticaret şirketine iltihak etmesi birleşme olarak tanımlanıp, birleşme için, ilgili şirketlerin mukavelelerinin değişmesi hakkındaki usul ve şartlar dahilinde ayrı ayrı karar vermeleri ve bu kararın tescil ve ilan olunması gerektiği, birleşme kararının ilan gününden itibaren üç ay sonra hüküm ifade edeceği hükmünün yer aldığı, olayda da, davacı şirketin genel kurulunca birleşme sözleşmesinin onayına ilişkin olarak alınan birleşme kararı 30.6.1994 tarihinde Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiğinden ve bu haliyle bu karar belli bir hususu ispat etme vasfı bakımından 30.9.1994 tarihinde hüküm ifade edeceğinden, damga vergisini doğuran olayın 30.9.1994 tarihinde meydana geldiğinin kabulü gerektiği; bir şirketin diğer bir şirket tarafından devralınmasına ilişkin sözleşmelerde, sözleşmelerin konusunu oluşturan meblağın, devralınan şirket nedeniyle devralan şiketin sermayesinde meydana gelen artış olduğu, uyuşmazlık konusu sözleşmelerde de aktedildikleri tarih itibarıyla devralınan şirketlerin öz sermayeleri henüz belli değil ise de, vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği tarihte (30.9.1994) anılan tutarlar belli olduğundan, anılan şirketlerin öz sermayeleri üzerinden nispi tarife uyarınca vergi salınabileceği, ancak olayda davalı idarece, vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği tarihten daha önceki bir döneme (1993/6) ilişkin olarak tarhiyat yapıldığından, bu tarhiyatta isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden …. Vergi Mahkemesinin …günlü ve E:…; K:…sayılı kararının; vergi inceleme raporuna istinaden yapılan tarhiyatın aynen onanması gerektiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi : Damga Vergisi Kanunu hükümlerine göre; bir veya daha fazla şirketin bir diğer şirket bünyesinde birleşmelerinde, damga vergisine konu olay, bu birleşme nedeniyle devralan şirketin sermayesinde meydana gelen artıştır. Olayda da davalı vergi dairesince bu artış nedeniyle doğan damga vergisinin ödenmediği yolunda bir iddia ileri sürülmemektedir. Kaldı ki; Dairemizin 18.11.1998 günlü ve E:1997/4141 sayılı ara kararına cevaben davacı kurumca ibraz edilen belgelerden, söz konusu sermaye artışına ilişkin damga vergisinin 29.3.1994 tarihinde ödendiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, davalı idarece nispi tarife uyarınca damga vergisine tabi tutulan sözleşmelere gelince: 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 10’uncu maddesine göre, bir kağıdın nispi olarak vergilendirilebilmesi için belli bir meblağ içermesi gerekir. Olayda ise vergisi uyuşmazlık konusu sözleşmelerde, davacı şirketin nominal sermayesinin devralınacak şirket nominal sermayesi kadar artırılacağı belirtilmekle birlikte, söz konusu nominal sermayenin ne kadar olduğu sözleşmelerin düzenlendiği tarih itibarıyla henüz saptanmamış olduğundan, anılan sözleşmelerin nispi vergilemeyi gerektirecek belli parayı ihtiva etmedikleri sonucuna varılmakta olup, maktu olarak vergilendirilmeleri gerekmektedir. Olayda da maktu damga vergileri ödenmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla dava konusu cezalı tarhiyat yerinde değildir.
Açıklanan nedenlerle cezalı tarhiyatın terkini yolundaki mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık; … Bilgisayar Teknolojisi Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile … Teknoloji Sistem Yapı Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin davacı şirket (… Matbaacılık ve Tek. San. Tic. A.Ş.) bünyesinde birleşmeleri amacıyla düzenlenen ve damga vergileri maktu olarak ödenen sözleşmelerin, söz konusu sözleşmelerin mali hükümlere ilişkin bölümlerinin 2’nci maddelerinde; …ın 30.6.1993 tarihi itibarıyla hazırlanacak bilançosuna göre meydana çıkan nominal sermayesinin, … A.Ş. ve … A.Ş.’nin 30.6.1993 tarih itibarıyla hazırlanacak bilançolarına göre meydana çıkacak nominal sermayeleri kadar artırılması ve öz varlıklar ve bu öz varlıklara göre ortaklara dağıtılacak hisse senetlerinin, mahkemenin tayin edeceği bilirkişilerce tespit edilmesi hükümüne yer verildiği; bu hükümde öngörülen öz varlık tutarının, sözleşmelerin içerdiği taahhüt tutarı olduğu; bu tutarın da, taraflarca, sözleşme tarihi itibarıyla belirlenebileceği; ayrıca, bu sözleşmelerin, Damga Vergisi Kanununun 11’inci maddesinde söz edilen ve içerdikleri meblağın belirtilmesi zorunluluğu bulunan sözleşmelerden oldukları; bu nedenle, belli para ihtiva eden sözleşmeler olarak nitelendirilmek ve anılan şirketlerin defter ve belgelerinden 30.6.1993 tarihi itibarıyla öz sermayeleri hesaplanmak suretiyle nispi oranda damga vergisi hesaplanıp, kaçakçılık cezası kesilmesi gerektiği yolundaki inceleme raporuna dayanılarak davacı şirket adına tarhiyat yapılmasından doğmuş olup, bu tarhiyata karşı açılan davada da; temyize konu vergi mahkemesi kararıyla; bir şirketin diğer bir şirket tarafından devralınmasına ilikin sözleşmelerde, sözleşmelerin içerdiği meblağın, devralınan şirket nedeniyle devralan şirketin sermayesinde meydana gelen artış olduğu, uyuşmazlık konusu sözleşmelerde ise düzenlendikleri tarih itibarıyla bu meblağın belli olmadığı, ancak söz konusu sözleşmeler, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre davacı şirketin genel kurulunca onaylanıp, onay kararı Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildikten sonra hüküm ifade edeceğinden, damga vergisini doğuran olayın bu tarihte meydana geldiğinin kabulü icap ettiği, anılan tarihte de söz konusu sözleşmelerin içerdiği meblağ belli olduğundan, bu tarih itibarıyla nispi oranda damga vergisine tabi tutulabileceği, ancak olayda vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihten daha önceki bir dönem (sözleşmelerin düzenlendiği dönem) için tarhiyat yapıldığından, bunda isabet görülmediği gerekçesiyle tarhiyat iptal edilmiş bulunmaktadır.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, anılan kanuna ekli (I) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, söz konusu tablonun 1’inci bölümünde de, mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerden belli bir parayı ihtiva edenlerin nispi, etmeyenlerin maktu damga vergisine tabi tutulacağı, 2’nci maddesinde, vergiye tabi kağıtlar mahiyetinde bulunan veya onların yerini alan mektup ve şerhlerle, bu kağıtların hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine, devrine veya bozulmasına ilişkin mektup ve şerhlerin de damga vergisine tabi olduğu, 3’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında, damga vergisi mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu, 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında, bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılacağı ve buna göre tabloda yazılı vergisinin bulunacağı, 10’uncu maddesinde, damga vergisinin nispi veya maktu olarak alınacağı, nispi vergide, kağıtların nevi ve mahiyetlerine göre bu kağıtlarda yazılı paranın; maktu vergide, kağıtların mahiyetlerinin esas alınacağı, belli para teriminin kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade edeceği; 11’inci maddesinde de, cari hesap şeklinde açılan kredilerle, her türlü ikrazata ait taahhütname ve mukavelenameler ve bunların temlik, yenileme, devir ve değiştirilmesine müteallik bütün kağıtlarda ve keza matlupların devir ve temlikine ilişkin mukavelename ve temliknamelerde ikraz veya temlik edilen para miktarının veya azami haddinin gösterilmesinin mecburi olduğu hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre; damga vergisine tabi bir kağıdın, nispi oranda vergilendirilebilmesi için, ya kağıda bağlanan işlem bedelinin (kağıdın içerdiği meblağın) kağıtta açıkça belirtilmiş olması, ya da bu bedelin matematiksel olarak hesaplanmasına olanak sağlayan rakamların kağıtta yer almış bulunması gerekmektedir.
Olayda; idarece nispi oranda vergilendirilen sözleşmelerin incelenmesinden, kanunda öngörülen anlamda belli para ihtiva etmedikleri gibi, sözleşme konusu işlem bedelinin hesaplanmasına olanak sağlayacak belli rakamlar da içermedikleri; maktu vergilerinin de, pul yapıştırılmak suretiyle ödendiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan; davalı idarece, söz konusu sözleşmelerin Damga Vergisi Kanununun 11’inci maddesinde söz edilen ve içerdikleri meblağın belirtilmesi zorunluluğu bulunan sözleşmelerden oldukları ileri sürülmekte ise de, bu sözleşmelerin cari hesap şeklinde açılan bir krediye, ya da herhangi bir ikraza ilişkin olarak değil, …Bilgisayar Teknolojisi Sanayi ve Ticaert A.Ş. ile …Teknoloji Sistem Yapı Sanayi ve Tic. Anonim Şirketinin davacı şirket bünyesinde birleşmeleri amacıyla düzenlendikleri dikkate alındığında, bu iddiaya itibar edilmesine de olanak yoktur.
Ayrıca; davalı İdarece, söz konusu sözleşmelere dayanılarak gerçekleştirilen birleşmeler nedeniyle, davacı şirketin sermayesinde meydana gelen artışa isabet eden damga vergisinin ödenmediği yolunda bir iddia da ileri sürülmediği gibi, Dairemizin 18.11.1998 günlü ve E:1997/4141 sayılı ara kararına davacı tarafından söz konusu verginin 29.3.1994 tarih ve 970963 sayılı makbuzla ödendiği cevabı verilerek, buna ilişkin belgeler ibraz edilmiştir.
Bu itibarla; anılan sözleşmelerin, Damga Vergisi Kanununun 11’inci maddesinde söz edilen ve içerdikleri meblağın belirtilmesi zorunluluğu bulunan sözleşmelerden olduklarından bahisle, kaçakçılık cezalı olarak damga vergisi salınmasında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine; sonucu itibarıyla yerinde görülen mahkeme kararının onanmasına 3.3.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.