Danıştay Kararı 7. Daire 1997/3978 E. 1998/1280 K. 30.03.1998 T.

7. Daire         1997/3978 E.  ,  1998/1280 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/3978
Karar No: 1998/1280

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili :Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
İstemin Özeti : İzmir Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 22.9.1993 gün ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı “kavrulmamış, kafeini alınmamış çiğ kahve”nin kıymetinin, idarece yapılan kıymet araştırması neticesi tespit edilen kıymete nazaran düşük bulunduğundan bahisle yapılan ek gümrük vergi ve resimleri tahakkukuna vaki itirazın reddine ilişkin İzmir Gümrükler Başmüdürlüğünün 6.5.1994 gün ve 111 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davayı; 1615 sayılı Gümrük Kanununun 65’inci maddesi ile Gümrük Yönetmeliğinin 243’üncü ve 386’ncı maddelerinden bahisle, gümrük mevzuatında aynı veya benzeri eşya fiyatlarının birbirleriyle karşılaştırılarak kıymet tespiti yapılması ilkesine yer verildiği, dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirket tarafından ithal edilen kahvenin kıymetinin CIF 1335.- dolar/ton olarak beyan edildiği, kıymet araştırması neticesinde …Tekstil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına Haydarpaşa Gümrük Müdürlüğünde tescilli 12.11.1993 gün ve … sayılı giriş beyannamesi muhteviyatı kahvenin kıymetinin CIF 1675.- dolar/ton olduğunun tespit edilmesi üzerine, bu kıymet emsal alınarak ek tahakkuk yapıldığının anlaşıldığı; olayda kıymet araştırması yapılırken yükümlü şirketçe ithal olunan kahve ile üretim yılı, menşei, türü, tane büyüklükleri yönlerinden benzerlik gösteren 12.11.1993 tescil tarihli beyanname muhteviyatı kahvenin aynı eşya kapsamında değerlendirilerek kıymetinin emsal alındığının görüldüğü; bu durumda anılan kanun ve yönetmelik hükümleri uyarınca, üretim yılı, menşei, kalitesi, tane büyüklükleri bakımından birbirlerinin aynısı olan kahvelerin aynı eşya olduklarının kabulü gerektiğinden, ek tahakkukta yasal isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddeden …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; emsal alınan kahvenin yükümlünün ithal ettiği kahve ile üretim yılı, menşei, türü ve tane büyüklükleri yönünden benzerlik gösterdiğine dair bir delilin mevcut olmadığı, çeşidi çok fazla olan, sabit bir fiyatı da bulunmayan, fazla miktarda bağlantı yapıldığında fiyatında büyük oranlarda iskonto yapılan, rekabet nedeniyle de fiyatı çok değişken olan kahvenin aynısının bulunmasının mümkün olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: Uyuşmazlık, İzmir Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli beyanname ile ithalatı gerçekleştirilen kahvenin beyan olunan kıymetinin noksan bulunması üzerine yapılan ek gümrük vergisi tahakkukundan kaynaklanmaktadır.
1615 sayılı Gümrük Kanununun “Eşyanın Kıymeti” başlığını taşıyan 65’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; ithal eşyasının gümrük vergisine esas olan kıymeti, gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki normal fiyatıdır denilmiş, 2’nci fıkrasında ise, normal fiyat birbirinden müstakil bir alıcı ile bir satıcının tam ve serbest rekabet şartları içinde uyuştuğu farz olunan fiyat olarak tanımlanmıştır.
Aynı maddenin 3’üncü fıkrasında da, ithal eşyasının gümrük vergisine esas olan kıymetinin beyannamenin tescil edildiği tarihteki normal fiyatı olduğu ilkesi benimsenmiş, 65’inci maddesinin 5’inci fıkrasında da, gümrük vergisinin satış akdine uygun olarak beyan edilen fiyat üzerinden tahakkuk ettirileceği esası kabul edilmiştir.
Akitte yazılı bedelin kabulü için, beyan edilen kıymetin normal fiyat olduğu hususunda gümrük idaresince herhangi bir şüpheye düşülmemesi gerekir.
Olayda yükümlü kuruluşca ithal edilen kahvenin fiyatı aynı malın ithaline ilişkin beyannamelerin incelenmesi sonucunda düşük bulunarak ve malın o dönemdeki fiyatına en yakın tarihli kıymet esas alınarak tespit ve bu miktar üzerinden ek tahakkuk yapıldığı anlaşılmıştır.
Beyannamenin tescil tarihi itibarıyla değil, akde uygun olarak düzenlenen fatura tarihi itibarıyla beyan olunan fiyatın gerçeği yansıtmadığı hususunun yapılan kıymet araştırması ile saptanmasından sonra gerçekleştirilen ek tahakkukun kaldırılması dileğiyle açılan davanın reddine ilişkin vergi mahkemesi kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, 2577 sayılı Yasanın 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile İzmir 1. Vergi Mahkemesi kararının onanmasının gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
1615 sayılı Gümrük Kanununun “Eşyanın Kıymeti” başlığını taşıyan 65’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; “İthal eşyasının gümrük vergisine esas olan kıymeti, gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki normal fiyatıdır.” denilmiş, 2’nci fıkrasında, “Normal fiyat, birbirinden müstakil bir alıcı ile bir satıcının tam ve serbest rekabet şartları içinde uyuştuğu farz olunan fiyattır.
Bu fiyat tesbit olunurken;
a) Eşyanın alıcıya Türkiye’de giriş liman veya mahallinde teslim edildiği,
b) Eşyanın satışına ve Türkiye’de giriş liman veya mahallinde teslimine müteallik bütün masrafların satıcıya ait bulunduğu, dolayısıyla normal fiyata dahil olduğu,
c) Türkiye’de ödenmesi gereken vergi ve resimlerin alıcıya ait olduğu, dolayısıyla normal fiyata dahil bulunmadığı farz olunur.” denilmek suretiyle ithal eşyasının gümrük vergisine esas kıymeti olan “normal fiyatın” tanımı yapılmıştır. Aynı maddenin 2817 sayılı Kanunla değişik 5. fıkrasında da, “Vergi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki fiyat esas olmakla beraber, mükellefin akde uygun olarak ödediği ya da ödeyeceği fiyatın tahakkuka esas alınacağı haller, taraf olduğumuz anlaşmalar ve milli ve milletlerarası ticari teamüller de nazarı itibara alınmak suretiyle Bakanlıkça tesbit olunur.” denilmiştir.
Gümrük Yönetmeliğinin değişik 243’üncü maddesinde, mükellefin akde uygun olarak ödediği ya da ödeyeceği fiyatın tahakkuka esas alınacağı haller gösterilmiş olup, yeni yönetmelik hükmüne göre, belirtilen sürelerin ve oranların aşılmaması halinde bu süreler ve oranlar içinde meydana gelen fiyat değişiklikleri vergi tahakkukunda nazara alınmayacak, yani vergi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki “normal fiyat” esası uygulanmayacaktır. Ancak bu uygulamanın yapılabilmesi için öncelikle, beyan olunan eşya kıymetinin akit tarihindeki “normal fiyata” uygun olması gerekmektedir. Burada sözü edilen normal fiyat, şüphesiz 65’inci maddenin birinci ve ikinci fıkralarında tanımı yapılan “normal fiyat” tır.
Dosyanın incelenmesinden, 6.9.1993 tarihli fatura içeriği “kavrulmamış, kafeini alınmamış çiğ kahve” isimli eşyanın 22.9.1993 tarihinde tescil edilen beyanname ile ithal ve faturasına uygun olarak ton fiyatının FOB 1.185.- Amerikan doları üzerinden beyan edildiği, başka bir firma tarafından aynı eşyanın ithaline ilişkin 22.11.1993 tarihli gümrük giriş beyannamesi eki 4.8.1993 tarihli faturada ise, söz konusu eşyanın fiyatının FOB 1.525.- Amerikan doları olarak gösterilmiş olduğunun saptanması üzerine, bu fiyat esas alınarak uyuşmazlık konusu ek gümrük vergi ve resimlerinin tahakkuk ettirildiği anlaşılmıştır.
İthal konusu eşyanın beyan edilen kıymetinin fatura tarihi itibarıyla düşük olduğu yolunda idarece yapılmış bir tespit bulunmadığı, ek tahakkuka esas alınan fiyatın, vergisi uyuşmazlık konusu eşyanın fatura tarihi olan 6.9.1993 tarihine değil, yaklaşık bir ay öncesine ait 4.8.1993 tarihine ilişkin olduğu, iki fatura arasındaki fiyat farkının nedeninin araştırılması gerekirken bu yola gidilmediği görülmektedir. Öte yandan, kıymet araştırmasında sadece bir firmanın ithal sırasında beyan ettiği kıymet emsal alınarak ek tahakkuk yapılması da hukuka uygun değildir.
Bu durumda, yükümlü şirket tarafından faturaya uygun olarak beyan edilen fiyatın 1615 sayılı Kanununun 65’inci maddesi hükmüne göre “normal fiyat” olarak kabulü ile Gümrük Yönetmeliğinin 243’üncü maddesi uyarınca beyan edilen kıymetin tahakkuka esas alınması gerekirken, farklı tarihteki fiyat esas alınarak yapılan ek tahakkukta ve bunun onanması yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 30.3.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.