Danıştay Kararı 7. Daire 1997/3790 E. 1999/3956 K. 30.11.1999 T.

7. Daire         1997/3790 E.  ,  1999/3956 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/3790
Karar No: 1999/3956

Temyiz İsteminde Bulunan : …Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : … Suyu Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine karşı ödenmemiş ecri misil borcundan dolayı başlatılan icrai takibatın durdurulmasını teminen, şirket ortağı olan davacı tarafından vergi dairesine verilen ve şahsına ait iki parça gayrimenkulün teminat olarak kabulü istemini içeren dilekçenin “teminat senedi” olarak değerlendirilmesi suretiyle yapılan kusur cezalı damga vergisi tarhiyatını; davacı tarafından verilen dilekçenin 6183 sayılı Kanunun 11’inci maddesinde yer alan şahsi kefalet olarak değil, şahsi kefalet için teminat gösterme iradesinin idareye bildirimi olarak kabul edilmesi gerektiği; zira, bu talebin idarece kabulü halinde, şahsi kefaletin noterden tasdikli mukavele ile tesis olunacağının kanunda açıkça ifade edildiği gerekçesiyle kaldıran …Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; davacı tarafından verilen kağıdın şahsi kefalet olduğu yolunda herhangi bir iddialarının bulunmadığı, söz konusu kağıdın mahiyet ve tazammun ettiği hüküm itibarıyla bir teminat senedi olduğu ve damga vergisine tabi tutulmasının icap ettiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Davacı tarafından verilen dilekçenin “teminat senedi” olarak kabulü mümkün bulunmayıp, sözü edilen dilekçe, anonim şirket aleyhine yürütülen icrai takibatın durdurulmasının temini amacıyla, gayrimenkullerin teminat olarak kabulünün bildirilmesine yönelik bir başvurudan ibarettir. Zira, anonim şirket borcunun ödenmemesi durumunda, sözü edilen dilekçe, vergi idaresine, alacağını tahsil edebilme hususunda herhangi bir hak doğurucu nitelik taşımamaktadır.
Gayrimenkullerin teminat fonksiyonunu ifa edebilmeleri kanunen belirli şekil şartlarına bağlanmış bulunduğundan, gayrimenkullerin teminat olarak kabul edilmesi istemini içermesi dışında herhangi bir hukuki sonuç doğurmayan ve hüküm ifade etmeyen, sadece davacının bu yoldaki iradesinin vergi dairesine beyanı niteliğindeki dilekçenin “teminat senedi” olarak vasıflandırılması sonucu cezalı tarhiyat yapılmasında hukuka uyarlık bulunmadığından, mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacının ortağı bulunduğu … Suyu Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin ödenmeyen ecri misil borcundan dolayı şirket aleyhine başlatılan icrai takibatın durdurulmasını teminen, davacı tarafından vergi dairesine verilen 7.6.1996 günlü dilekçeyle, şahsına ait iki parça gayrimenkulün, ecri misil borcuna karşılık teminat olarak gösterildiğinin bildirildiği, idarece, söz konusu dilekçenin “teminat senedi” olarak değerlendirilmesi suretiyle kusur cezalı nispi damga vergisi tarhiyatı yapıldığı anlaşılmıştır.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde, bu kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeleri ifade ettiği belirtilmiş; 4’üncü maddesinde, bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılacağı ve buna göre tabloda yazılı vergisinin bulunacağı hükme bağlanmış; anılan kanuna ekli (1) sayılı tabloda da, kefalet, teminat ve rehin senetleri damga vergisine tabi kağıtlar arasında sayılmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının 5’inci bendinde, ilgililer veya ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı amme idarelerince haciz varakalarına müsteniden haczedilen menkul ve gayrimenkul malların, teminat olarak kabul edileceği hükme bağlanmıştır.
Davacı tarafından verilen dilekçe “teminat senedi” olarak kabul edilmek suretiyle tarhiyat yapılmış ise de; 6183 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen 10’uncu maddesi uyarınca, gayrimenkullerin teminat fonksiyonunu ifa edebilmeleri, haciz varakasına müsteniden haczedilmeleri ile mümkün bulunduğundan; gayrimenkullerin teminat olarak kabul edilmesi istemini içermesi dışında herhangi bir hukuki sonuç doğurmayan dilekçenin, “teminat senedi” olarak vasıflandırılması sonucu cezalı tarhiyat yapılmasında, açıklanan hükümlere uyarlık bulunmadığından, mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine; mahkeme kararının onanmasına, 30.11.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.