Danıştay Kararı 7. Daire 1997/3641 E. 1998/1945 K. 18.05.1998 T.

7. Daire         1997/3641 E.  ,  1998/1945 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/3641
Karar No: 1998/1945

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …Madencilik İthalat İhracat ve Limited Şirketi
İstemin Özeti : 5.12.1990 tarih ve 29040 sayılı ve 31.7.1992 tarih ve … sayılı teşvik belgeleri kapsamında gerçekleştirilen sermaye artırımı işleminin belgelerde öngörülen miktarlar aşılarak gerçekleştirildiği, böylece miktar koşuluna uyulmadığından bahisle, söz konusu sermaye artırımı için kusur cezalı olarak salınan damga vergisinin asla dönüşen gecikme zamlarıyla birlikte tahsili amacıyla düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin damga vergisi ve kusur cezasına ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan davada; olayda ödeme emrine konu vergi ve cezaya ilişkin tahakkuk her ne kadar dava konusu edilmeyerek kesinleşmiş ise de, sermaye artırım işlemlerinin damga vergisinden istisna olduğu yolundaki davacı iddialarının, 6183 sayılı Kanunun 58’inci madesinde belirtilen “borcum yoktur” kavramı kapsamında değerlendirilmesi icap ettiği, olay bu kapsamda değerlendirilip … ve … sayılı teşvik belgeleri 3505 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesi hükmü çerçevesinde incelendiğinde, yükümlü kurumca gerçekleştirilen sermaye artırımı işleminin istisna kapsamında olduğunun anlaşıldığı, bu itibarla istisna kapsamında olan sermaye artırımının vergiye tabi tutulmasında ve bu nedenle ödeme emri düzenlenip tebliğ edilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle ödeme emrini iptal eden … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…; K:…sayılı kararının; davacı kurumca gerçekleştirilen sermaye artırımı işleminde, yatırım teşvik belgelerinde öngörülen miktar koşuluna uyulmadığı ileri sürülerek bozulması istenimektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu, 5.12.1990 tarih ve 29040 sayılı ve 31.7.1992 tarih ve … sayılı teşvik belgeleri kapsamında gerçekleştirilen sermaye artırımı işleminin belgelerde öngörülen miktarlar aşılarak gerçekleştirildiği, böylece miktar koşuluna uyulmadığından bahisle, söz konusu sermaye artırımı için kusur cezalı olarak salınan damga vergisinin asla dönüşen gecikme zamlarıyla birlikte tahsili amacıyla düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin damga vergisi ve kusur cezasına ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan davada; ödeme emrini iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
Temyize konu karar; sermaye artırım işleminin 3505 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesinde öngörülen istisna hükmünden yararlanacağı yolunda ileri sürülen iddiaların, 6183 sayılı Kanunun 58’inci maddesinde belirtilen “borcum yoktur” kavramı kapsamında incelenebileceği, davacı kurumca ileri sürülen iddialar bu kapsamda değerlendirildiğinde de, söz konusu sermeya artırımı işleminin damga vergisinden istisna edildiğinin anlaşıldığı gerekçesine dayalı bulunmaktadır.
6183 sayılı Kanunun 55’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı, 58’inci maddesinin 1’inci fıkrasında da, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı hakkında, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde idari dava açabileceği açıklanmış bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından ihbarnameye karşı kanuni süresi içinde dava açılmamak suretiyle tahakkukun kesinleştiği anlaşılmaktadır. Ödeme emrine karşı açılan davada ileri sürülen iddialar da, 6183 sayılı Kanunun yukarıda sözü edilen 58’inci maddesinde açıklanan “borcum yoktur” kapsamında incelenebilecek nitelikte olmadığından, bu iddialara dayanılarak dava konusu ödeme emrinin iptali yolunda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece …den verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 18.5.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.