Danıştay Kararı 7. Daire 1997/3631 E. 1998/4306 K. 03.12.1998 T.

7. Daire         1997/3631 E.  ,  1998/4306 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/3631
Karar No: 1998/4306

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …Kağıt Sanayi A.Ş.
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : …Bankası Anonim Şirketi Bahçekapı şubesi ile imzalanan genel kredi sözleşmesi eki olarak verilen taahütnamelere ilişkin olarak yükümlü şirket adına salınan kusur cezalı damga vergisini; 488 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinden bahisle, olayda, yükümlü şirket tarafından imzalanan genel kredi sözleşmesine dayanarak, ihracat kredisi kullanıldığı, ihracatın gerçekleşmemesi üzerine, genel kredi sözleşmesi tutarına isabet eden damga vergisinin cezasıyla birlikte ödendiği, aynı tarihte imzalanan genel kredi sözleşmesi eki taahhütnameler için salınan kusur cezalı damga vergisine karşı bu davanın açıldığı, idarece her biri ayrı ayrı damga vergisine tabi tutulan genel kredi sözleşmesi ile taahhütname maliyetindeki belgelerin incelenmesinden, bu kağıtların birbirine bağlı ve bir asıldan doğma işlem mahiyetinde olduklarının anlaşıldığı, bu durumda, anılan madde hükmü uyarınca sözleşmeden ayrı olarak damga vergisine tabi tutulamayacağı gerekçesiyle kaldıran … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; 488 sayılı Kanunun 1’inci ve 6’ncı maddeleri uyarınca, genel kredi sözleşmesi eki taahhütname ve bu nitelikteki belgenin sözleşmeden ayrı olarak damga vergisine tabi tutulmasında isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Taahhüt ettiği ihracatı gerçekleştirememesi nedeniyle vergiye tabi tutulmayan genel kredi sözleşmesi için salınan damga vergisi ve kesilen kusur cezasının ihtilafsız ödenmesinden sonra genel kredi sözleşmesinin eki taahhütnamelerinde vergiye tabi olduğundan bahisle salınan damga vergisi ve kesilen kusur cezasının kaldırılması isteği ile dava açılmıştır.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 6.maddesinin 1.fıkrasında “Bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde, damga vergisi, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınır” hükmüne göre genel kredi anlaşmasının eki olarak düzenlenen ve bu anlaşmadan bağımsız hiçbir mali ve hukuki sonuç doğurmayan taahhütnamelerin en yüksek vergi alınmasını gerektiren bir durum olduğu da iddia edilmediğinden, vergiye tabi tutulmasında yasaya aykırılık açıktır.Vergi Mahkemesinin tarhiyatı terkin eden kararında usule ve hukuka aykırılıkta görülmemiştir.Temyiz isteğinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, ihracat taahhüdünün yerine getirilmemesi halinde uygulanacak müeyyideleri kapsayan ve yükümlü şirket ile …Bankası Anonim şirketi arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi ekinde verilen döviz ve prefinansman kredisi taahhütnamesi ile döviz kredileri için ihracat taahhüt formunun, ihracat taahhüdünün yerine getirilmemesi nedeniyle sözleşmeden ayrı olarak damga vergisine tabi tutulup tutulmayacağı hususuna ilişkin bulunmaktadır.
488 sayılı Damga Vergisi Kanunun 4’üncü maddesinde, bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılarak buna göre tabloda yazılı verginin bulunacağı, kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda, üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılacağı; 6’ncı maddesinin 2’nci fıkrasında, bir kağıtta toplanan akit ve işlemlerin birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde damga vergisinin, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınacağı, aynı Kanunun 10’uncu maddesinde de, nispi vergide kağıtların nev’i ve mahiyetlerine göre bu kağıtlarda yazılı belli paranın, maktu vergide kağıtların mahiyetlerinin esas olduğu hükme bağlanmıştır.
Olayda, ihracat kredisi ile ilgili olarak düzenlenen genel kredi sözleşmesi ekinde bulunan vergisi uyuşmazlık konusu kağıtlarda, ihracat taahhüdü ile ilgili bilgiler, alınan kredinin ihracatın finansmanında kullanılacağı ve taahhüt edilen ihracatın gerçekleşmemesi halinde istisnadan yararlanılarak ödenmeyen vergi ve harçların gecikme zammı ve cezasıyla birlikte ödeneceği belirtilmekte, yürürlükteki ve genelgelerle düzenlenmiş olan hukuki ve fiili durumlar teyit edilmektedir. Düzenleyici tarafından belirtilen usul ve esaslara uygun hareket edileceğinin beyan edilmiş olması “taahhüt’ü tazammun etmemekte, sadece mevzuatın tayin ettiği usullerin hatırlatılmasını ifade etmektedir.
Bu hükümler karşısında, olayda, taahhütname ve taahhüt formu başlığını taşıyan kağıtların niteliği itibarıyla beyanname olarak kabulü gerektiğinden, 488 sayılı Kanununun 6’ncı maddesinin 2’nci fıkrasındaki hükmün uygulanma olanağı bulunmadığı gibi, beyanname niteliğindeki sözkonusu kağıtların maktu damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Bu durumda, vergisi ihtilaf konusu kağıtların maktu damga vergisine tabi tutulması gerekirken, nispi oranda damga vergisine tabi tutulmasında hukuka uyarlık bulunamadığından, tarhiyatın kaldırılması yolundaki mahkeme kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, mahkeme kararının onanmasına, 3.12.1998 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
AZLIK OYU : 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinin 2’nci fıkrasında, “bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde damga vergisi, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit ve işlem üzerinden alınır” denilmiştir.
Olayda, vergisi uyuşmazlık konusu döviz ve prefinansman kredisi taahhütnamesi ile döviz kredileri için taahhüt formunun, kredi sözleşmesinin eki olarak düzenlenmiş olması karşısında, kredi sözleşmesine bağlı ve sözleşmeden doğma olduğunun kabulü gerekir. Esasen, sözleşme eki söz konusu belgelerin tek başına hukuki bir kıymet taşıdığı yolunda, davalı idarece ileri sürülmüş bir iddia da mevcut değildir. Bu nedenle, yukarıda anılan hüküm uyarınca damga vergisinin yalnızca (en yüksek meblağı içerdiği anlaşılan) kredi sözleşmesi üzerinden alınması gerekirken, sözleşme eki kağıtlar üzerinden de ayrıca damga vergisi istenilmesinde isabet görülmemiştir.
Temyiz isteminin bu nedenle reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.