Danıştay Kararı 7. Daire 1997/3440 E. 1998/4582 K. 17.12.1998 T.

7. Daire         1997/3440 E.  ,  1998/4582 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/3440
Karar No: 1998/4582

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Karşı Taraf : …Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı adına kayıtlı araca ilişkin motorlu taşıtlar vergisinin tahsili amacıyla tanzim ve tebliğ olunan ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; 6183 sayılı Kanunun 55 ve 58’inci maddelerinden bahisle, tarhiyat aşamasına ilişkin bulunan davacı iddialarının ödeme emrine karşı açılan davada ileri sürülebilecek hususlardan hiçbirine girmediğinden, usulüne uygun düzenlenen ödeme emrinde kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; tarhiyat aşamasıyla ilgili olarak kendilerine herhangi bir tebligat yapılmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden, ödeme emrine konu vergilerle ilgili olarak herhangi bir tebligat yapılmadığı anlaşıldığından ve esasen takibe konu vergilerin tahakkukuna ilişkin herhangi bir işlemin yapılmasına gerek bulunmayıp,kendiliğinden tahakkuk etmiş sayılacağından, doğrudan doğruya ödeme emri ile aranılması gerekli verginin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davada, tahakkuk aşamasında ileri sürülebilecek tüm iddialar “borcum yoktur” kapsamında irdelenerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekli iken aksi yolda verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, davacıya ait aracın, 8 seri nolu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliği uyarınca 1’inci derece lüks otomobil sınıfına dahil olduğundan bahisle salınan motorlu taşıtlar vergisinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrine ilişkin bulunmaktadır.
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 2’nci maddesinin 7’nci bendinde, “Lüks otomobil; Maliye ve Gümrük Bakanlığınca, uluslararası otomobil kataloglarındaki bilgiler de dikkate alınmak suretiyle lüks sayılan, otomobil ve arazi taşıtlarını ifade eder. Bunların hangi derecelerde lüks otomobil sayılacağı Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tespit olunur.” denilmiş; aynı kanunun 9’uncu maddesinin ilk iki fıkrasında da, motorlu taşıtlar vergisinin, taşıtların kayıt ve tescilinin yapıldığı yerin vergi dairesi tarafından, her yılın ocak ayının başında yıllık olarak tahakkuk ettirilmiş sayılacağı; şu kadar ki, yıl içinde bu kanunun 10’uncu ve 11’inci maddeleri gereğince, vergi miktarlarında bir değişiklik olması halinde, bu değişikliğe göre ödenecek verginin, değişiklik takvim yılının ilk altı ayında yapılmış ise takip eden son altı aylık dönemin başında; son altı ayında yapılmış ise, takip eden takvim yılı başında tahakkuk ettirilmiş sayılacağı; ikinci fıkrasında da, tahakkuk ettirilen verginin, ayrıca mükellefe tebliğ olunmayacağı ve verginin tahakkuk ettirilen günde tebliğ edilmiş sayılacağı açıklanmıştır. Kanunda, önceden tahakkuk etmiş bulunan vergi miktarlarında, tarife değişikliklerine veya 10 ve 11’inci maddelerde yazılı nedenlere bağlı olarak meydana gelecek değişikliklerin ihbarname ile mükelleflere bildirileceğine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir.
Buna göre; motorlu taşıtın, 197 sayılı Kanunun 2’nci maddesinin 7’nci bendi uyarınca verilen yetkinin kullanılması sonucu lüks sayılması halinde, bu değişikliğe paralel olarak Kanunun 9’uncu maddesi uyarınca tahakkuk ve tebliğ edilmiş sayılacak olan verginin, mükellefine ayrıca ihbarname ile duyurulmasına gerek olmayacağı sonucuna varılmaktadır. Nitekim; 9’uncu maddenin, tarh olunan verginin bir defaya mahsus olmak üzere mükelleflere ihbarname ile tebliğ olunacağı yolundaki hükmünün, 3505 sayılı Kanununun 26’ncı maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olması da, varılan sonucu doğrular niteliktedir.
Mahkemece, tarhiyat aşamasına ilişkin bulunan davacı iddialarının, ödeme emrine karşı ileri sürülebilecek hususlardan hiçbirisine girmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yukarıda da açıklandığı üzere, kanunen tahakkuk ve tebliğ edilmiş sayıldığından vadesinde ödenmemesi üzerine doğrudan ödeme emri ile istenilen verginin, tarhiyat aşamasıyla ilgili olarak davacıya herhangi bir tebligat yapılmaması hususu göz önünde bulundurulduğunda, ödeme emrine karşı açılan davada, davacı iddialarının “borcum yoktur” kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği tabiidir.
Bu durumda; motorlu taşıtlar vergisini konu edinen ödeme emrine karşı açılan dava hakkında davacının iddiaları incelenerek karar verilmesi gerekirken, açıklanan gerekçeyle verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca karar verilmesine gerek bulunmadığına, 17.12.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.