Danıştay Kararı 7. Daire 1997/3168 E. 1998/3223 K. 08.10.1998 T.

7. Daire         1997/3168 E.  ,  1998/3223 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
Yedinci Daire
Esas No:1997/3168
Karar No:1998/3223

Temyiz İsteminde Bulunan : …’a velayeten …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Veraset ve intikal vergisi beyannamesinde tenzili talep olunan borçlar kısmında gösterilen “kira güvence paraları”nın tenzili Kabul edilmeyerek salınan kusur cezalı veraset ve intikal vergisinin tahsili yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davayı; 7338 sayılı Kanunun 12’nci maddesinden bahisle, olayda, murisin sağlığında alınan paraların borç değil teminat niteliğinde olduğu, mamelekte bir artış meydana getirmeyen söz konusu paralar, kira müddeti bitiminde geri verileceğinden, intikale konu malların değerinden indirilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca ihtilafa konu borcun ihticaca salih bir vesikaya dayandırılmadığı gibi, ödendiği de tevsik ve ispat edilemediğinden yapılan işlemin yasal olduğu gerekçesiyle reddeden …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; muristen kalan tüm menkul gayrimenkullerin beyan edildiği, güvence paralarının kendileri yönünden “borç” sayılması icap ettiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi :Uyuşmazlık, murise ödenen kira güvence paralarının, varisler yönünden borç niteliği taşıyıp taşımadığına ilişkindir.
Kiracılar tarafından murise sağlığında ödenen güvence paralarının, (vefatından önce) murisçe harcanması her zaman için mümkündür. Böyle bir durumda dahi, kira süresinin bitiminde kiracıya iade edileceği sözleşmeyle kararlaştırılmış olan bu meblağ, varisler yönünden bir “borç” niteliği taşımaktadır. Bir başka deyişle, murisçe alınan bu paraların nakit olarakvarislere intikal edip etmemiş olması, kiralananın tahliyesinde sözleşme gereği geri ödenmesi zorunlu olan güvence paralarının, varisler açısından borç olma niteliğini değiştirmemektedir. Ancak, söz konusu paranın varislere intikal ettiği saptanacak kısmının vergi matrahına dahil edilebileceği tabiidir.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulü ile aksi yönde verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Taşınmazların kiraya verilmesi sırasında alınan güvence paralarının beyannamede borç olarak beyan edilmesi kabul edilmeyerek mirasçılar adına salınan veraset ve intikal vergisi ve kesilen kusur cezasının kaldırılması isteği ile dava açılmıştır.
Dosyada bulunan inceleme raporundan; murisin taşınmazlarını kiraya verirken kiracılarla yazdığı kira güvence parası protokolü sözleşmesi gereğince alınan paraların kira hitamında iade edilecek emanet para olduğu açıklandığı halde, veraset ve intikal vergisi beyannamesine intikal eden bir servet unsuru olarak dahil edilmesi gerektiğinin belirtilmesi üzerine anlaşmazlık konusu tarhiyatın yapıldığı anlaşılmıştır.
İnceleme elemanının raporunda da belirtildiği üzere güvence parası kira hitamında iade edilecek emanet bir para olarak servete dahil edilmesinin mümkün olmadığı kanaatına varıldığından yapılan cezalı tarhiyatta usule ve hukuka uyarlık görülmediğinden temyiz isteğinin kabulü gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, veraset ve intikal vergisi beyannamesinde “tenzili talep olunan borç ve masraflar” kısmında gösterilen kira güvence paralarının tenzili kabul edilmeyerek kusur cezalı veraset ve intikal vergisi salınmasından doğmuş bulunmaktadır.
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 12’nci maddesinin (a) bendinde, veraset yoluyla vukubulan intikallerde, murisin ihticaca salih vesaike müstenit borçları ile vergi borçlarının, iktisap edilen malların değerlerinden veya değerleri toplamından beyannamede gösterilmek şartıyla indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, muris …’a sağlığında kiracıları tarafından ödenen ve varislerce, tenzili talep olunan ….-lira kira tutarındaki kira güvence parasının; gerçekte, teminat niteliğinde olup,kira süresi dolmadan veya kiralanan boşaltılmadan geri ödenmesinin söz konusu olmadığı, ayrıca zarar ziyan duruma göre depo edilen emanetten mahsup da yapılabileceğinden, kiracılara geri ödenecek miktarının da belli olmadığı ileri sürülerek kusur cezalı tarhiyat yapıldığı, cezalı tarhiyata karşı açılan davada da, mahkemece, murisin sağlığında alınan bu paraların teminat niteliğinde olduğu, bu nedenle intikale konu malların değerinden indirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, kira güvence paralarının muris tarafından kira sözleşmelerinin düzenlenmesi arasında alındığı ve murisin sağlığında kiracılara geri ödenmediği, bir başka ifadeyle, ölüm tarihine kadar sözleşmeden doğan bir borç olarak murisin uhdesinde kaldığı hususu taraflar arasında iftilafsızdır. Medeni Kanunun 539’uncu maddesinde, miras açılınca, mirasçıların onun tamamına sahip olacakları, kanununda açıkça yazılı haller saklı kalmak üzere murisin alacaklarının ve bilcümle haklarının ve zilyed bulunduğu malların, (mirası reddetmeyen) mirasçılarına intikal edeceği ve bu mirasçıların murisin borçlarından şahsen sorumlu oldukları hükme bağlanmıştır. Bu durumda, kira sözleşmesi gereğince, tahliye sırasında geri verilmesi gereken ve ölümle terekenin borcu haline gelen güvence paralarından, külli halefiyet prensibine göre mirası reddetmeyen tüm mirasçılar da mal varlıkları ile sorumlu olduklarından, nakit olarak mirasçılara intikal ettiği davalı idarece kanıtlanamayan kira güvence paralarının tenzili kabil bir borç niteliği taşıdığı sonucuna varılmakla, aksi yönde verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 8.10.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.