Danıştay Kararı 7. Daire 1997/3154 E. 1998/3923 K. 12.11.1998 T.

7. Daire         1997/3154 E.  ,  1998/3923 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/3154
Karar No: 1998/3923

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Davacıya bağış yoluyla intikal eden iki adet arsanın beyan edilen değerleri matrah alınarak yapılan veraset ve intikal vergisi tahakkukunun terkini istemiyle açılan davada; Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinin (b) bendinde, gayrimenkullerin, ticari işletmeye dahil olsun veya olmasın emlak vergisine esas olan değerle değerleneceğinin hükme bağlandığı; olayda, bağış yoluyla intikal eden iki adet arsanın 226.100.000.-TL beyan edildikten sonra, davacının, söz konusu gayrimenkullerin emlak vergisine esas vergi değerlerinin toplamı 2.658.000.-TL olduğu halde, bu değerin çok üzerinde, 226.100.000.-TL değerle beyan edilmesinde açık hata bulunduğu; bu itibarla, matrah hatası yaptığı anlaşılan davacının beyanının, yukarıda anılan madde hükmü uyarınca 2.658.000.-TL kabulü ile tahakkuk bu matrah üzerinden yapılması icap ettiği gerekçesiyle tarhiyatın 2.658.000.-TL değer üzerinden hesaplanacak vergiden fazlasını terkin eden …Vergi Mahkemesinin … günlü, E:…; K:…sayılı kararının; emlak vergi değerinin asgari beyan tutarı olduğu, mükelleflerin bunun üzerinde bir değeri beyan edilebilecekleri, Vergi Usul Kanununun 378’inci maddesi uyarınca da, mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara itiraz edemeyecekleri ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Uyuşmazlık, davacı tarafından, veraset ve intikal vergisi beyannamesinde 226.100.000.- lira olarak beyan edilen iki adet garimenkulün, 2.658.000.- lira olarak beyanı gerekirken, yanlışlıkla fazla beyanda bulunulduğundan bahisle, beyan üzerinden tahakkuk ettirilen veraset ve intikal vergisi tahakkukunun, yükümlüce kabul edilen 2.658.000.- liralık tutarı üzerindeki matraha isabet eden kısmını terkin eden vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması isteminden kaynaklanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 378’inci maddesinin 2’nci fıkrasında, “Mükkellefler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamazlar. Bu kanunun vergi hatalarına ait hükümleri mahfuzdur.” hükmü yer almıştır.
Bu itibarla, uyuşmazlığın, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun vergi hatalarına ilişkin hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 116’ncı maddesinde, vergi hatası, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanmış, 117’inci maddesinde hesap hataları, 118’inci maddesinde de vergilendirme hataları sayılarak tanımlanmıştır.
Olayda, mükellefçe, vergisi uyuşmazlık konusu gayrimenkulün değerinin yanlışlıkla fazla beyan edildiği ileri sürülmüş ise de, gayrimenkullerin rayiç bedelinin beyan edildiği, dolayısıyla, Vergi Usul Kanununun yukarıda belirtilen 117 ve 118’inci maddeleri kapsamında bir vergi hatası bulunmadığı sonucuna varıldığından, aksine bir değerlendirmeyle, uyuşmazlığa konu vergi tahakkukunun yazılı gerekçeyle iptali yolunda verilen mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: Yükümlüye bağış yoluyla intikal eden ve vergi dairesinin beyana çağrı yazısı üzerine beyan edilen arsa rayiç bedeli üzerinden gerçekleştirilen veraset ve intikal vergisi tarhiyatı aleyhine açılan dava üzerine; yükümlünün beyan ettiği değerin emlak vergisi beyannamesinde bildirmiş olduğu değerin üstünde olduğu anlaşıldığından, bu hatanın düzeltilmesi dileğiyle yapılan başvurunun vergi dairesince yerine getirilmediği,matrah hatası yaptığı anlaşılan yükümlünün beyanının 7338 sayılı Yasanın taşınmaz malların emlak vergisine esas olan değerle değerlendirileceğine ilişkin 10/b. maddesi hükmü uyarınca emlak vergisine esas olan değer üzerinden veraset ve intikal vergisinin hesaplanması icap ettiği gerekçesiyle tarhiyatı kısmen iptal eden … Vergi Mahkemesi kararında 7338 sayılı Kanun hükümleri ile bu konudaki içtihatlara aykırılık görülmemiştir.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar 2577 sayılı Yasanın 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığından, temyiz isteğinin reddi ile gerekli inceleme ve araştırma sonucu verilmiş bulunan mahkeme kararının onanmasının gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, beyanda hata yapıldığı iddiasıyla veraset ve intikal vergisi tahakkukuna karşı açılan davada; davacıya bağış yoluyla intikal eden ve emlak vergisine esas değeri 2.658.000.-lira olan taşınmazların veraset ve intikal vergisine esas değerinin hataen 226.100.000.-lira olarak beyan edildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle tahakkuku kısmen terkin eden vergi mahkemesi kararının temyize konu edildiği anlaşılmıştır.
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrasında, mükelleflerin, ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere veraset ve intikal vergisi mevzuuna giren malları aşağıda belirtilen değerleme ölçülerinden faydalanarak, belirtilmeyenler bakımından ise Vergi Usul Kanununun servetleri değerleme ile ilgili 3’üncü bölümündeki esaslara göre değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorunda oldukları belirtildikten sonra, maddenin devamında yer alan (b) bendinde, gayrimenkullerin, ticari işletmeye dahil olsun veya olmasın, emlak vergisine esas olan değerle değerleneceği hükmüne yer verilmiştir.
Gerek Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun yukarıda belirtilen 10’uncu maddesinde sayılan, gerekse aynı madde ile göndermede bulunulan Vergi Usul Kanununda yer alan değerleme ölçüleri, intikal eden bir servet unsurunun vergiye tabi asgari değerinin saptanmasına ilişkin olup, mükelleflerin, bu değerlerin üzerindeki bir tutarı beyan etmelerine herhangi bir engel bulunmamaktadır.
Öte yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 378’inci maddesinin 2’nci fıkrasında ise, “Mükkellefler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamazlar. Bu kanunun vergi hatalarına ait hükümleri mahfuzdur.” hükmü yer almış olup; buna göre, uyuşmazlığın, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun vergi hatalarına ilişkin hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 116’ncı maddesinde, vergi hatası, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanmış; 117’nci maddesinde hesap hataları, 118’inci maddesinde de vergilendirme hataları sayılmıştır.
Olayda, mükellefçe, vergisi uyuşmazlık konusu gayrimenkullerin değerinin yanlışlıkla fazla beyan edildiği ileri sürülmüş ise de, gayrimenkullerin rayiç bedelinin beyan edildiği, dolayısıyla, Vergi Usul Kanununun yukarıda belirtilen 117 ve 118’inci maddeleri kapsamında bir vergi hatası bulunmadığı sonucuna varıldığından, aksine bir değerlendirmeyle, uyuşmazlığa konu vergi tahakkukunun yazılı gerekçeyle terkini yolunda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 12.11.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.