Danıştay Kararı 7. Daire 1997/2893 E. 1998/527 K. 19.02.1998 T.

7. Daire         1997/2893 E.  ,  1998/527 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/2893
Karar No: 1998/527

Temyiz İsteminde Bulunan : Nakil Vasıtaları Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Finansal Kiralama A.Ş.
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Yükümlü şirkete ait olup, finansal kiralama sözleşmesi çerçevesinde kiraya verildikten sonra, noter satış senedi ile satışı yapılan taşıta ait ek motorlu taşıtlar vergisinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini; 3986 sayılı Kanunun 9’uncu maddesinde; 197 sayılı Kanunun tarifler, mükellef, istisna ve muafiyetlere ilişkin hükümlerinin bu vergi için de geçerli olduğunun belirtildiği, 197 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinde de, motorlu taşıtlar vergisinin mükellefinin, trafik, belediye veya liman sicili ile Ulaştırma Bakanlığı’nca tutulan sivil hava taşıtları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişiler olduğu hükmüne yer verildiği; dosyadaki belgelerin incelenmesinden, vergisi uyuşmazlık konusu edilen taşıtın, …’nci Noterliğince düzenlenen 8.9.1993 tarih ve …. sayılı satış sözleşmesiyle … adlı kişiye satıldığının anlaşıldığı; söz konusu noter satış senedinin daha sonra herhangi bir nedenle hükümsüz olduğu yolunda mahkemelerine ibraz edilen bir belge bulunmadığından, 3986 sayılı Kanunun yürürlük tarihinde davacı şirketin mülkiyetinde olmadığı anlaşılan taşıta ilişkin olarak, ek motorlu taşıtlar vergisinin tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden …’üncü Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; aracın trafik sicil kayıtlarında … adına kayıt ve tescilinin yapılmadığı, bu durumda, finansal kiralama şirketinin mükellefiyetinin devam ettiği, mahkemece, trafik sicilindeki kayıtlarda silinme işleminin yapılıp yapılmadığı hususu araştırılmadan satış sözleşmesine dayanılarak verilen kararda isabet bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :3986 sayılı Kanunun ek motorlu taşıtlar vergisini düzenleyen 9’uncu maddesinde, 197 sayılı Kanunun tarifler, mükellef, istisna ve muafiyetlere ilişkin hükümlerinin, bu vergi için de geçerli olduğu belirtilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8’inci maddesinin birinci bendinde, “Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişidir.” şeklinde tanımlanmıştır.
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 2348 sayılı Kanunun 3’üncü maddesiyle değişik 3’üncü maddesinde, motorlu taşıtlar vergisinin mükellefinin, trafik, belediye veya liman sicili ile Ulaştırma Başkanlığınca tutulan sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişiler olduğu, aynı kanunun 3088 sayılı Kanunun 4’üncü maddesiyle değişik 8’inci maddesinde, motorlu taşıtların trafik, liman veya belediye sicili ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sivil hava vasıtaları siciline ait kayıtlarının silinmesi halinde, silinme takvim yılının ilk altı ayı içinde yapılmış ise, ikinci altı aylık dönemin başından, ikinci altı aylık dönem içinde yapılmışsa takip eden takvim yılı başından itibaren mükellefiyetin sona ereceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, motorlu taşıtlar vergisi yükümlüsünün, ilgili kuruluşta adına kayıt ve tescil yapılmış gerçek ya da tüzel kişi olduğu, yükümlülüğün kayıt ve tescil ile başladığı ve ancak ilgili kuruluştaki kaydın silinmesi ile sona erdiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Olayda, ek motorlu taşıtlar vergi mükellefinin saptanabilmesi için 8.9.1993 tarihinde noter satış sözleşmesiyle satış yapılan aracın, 3986 sayılı kanunun yürürlükte olduğu tarihte trafik sicilinde kimin adına kayıtlı olduğunun saptanması önem arzetmektedir.
Bu nedenle, anılan husus araştırılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, noter satış sözleşmesine itibar edilerek verilen karar yerinde görülmediğinden, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
3986 sayılı Kanunun ek motorlu taşıtlar vergisini düzenleyen 9’uncu maddesinde, 197 sayılı Kanunun tarifler, mükellef, istisna ve muafiyetlere ilişkin hükkümlerinin, bu vergi için de geçerli olduğu belirtilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8’inci maddesinin birinci bendinde, “Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişidir.” şeklinde tanımlanmıştır.
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 2348 sayılı Kanunun 3’üncü maddesiyle değişik 3’üncü maddesinde, motorlu taşıtlar vergisinin mükellefinin, trafik, belediye veya liman sicili ile Ulaştırma Başkanlığınca tutulan sivil hava vasıtaları sicilinde adlarına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişiler olduğu; aynı kanunun 3088 sayılı Kanunun 4’üncü maddesiyle değişik 8’inci maddesinde, motorlu taşıtların trafik, liman veya belediye sicili ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulan sivil hava vasıtaları siciline ait kayıtlarının silinmesi halinde, silinme takvim yılının ilk altı ayı içinde yapılmış ise, ikinci altı aylık dönemin başından; ikinci altı aylık dönem içinde yapılmışsa takip eden takvim yılı başından itibaren mükellefiyetin sona ereceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, motorlu taşıtlar vergisi yükümlüsünün, ilgili kuruluşta adına kayıt ve tescil yapılmış gerçek ya da tüzel kişi olduğu, yükümlülüğün kayıt ve tescil ile başladığı ve ancak ilgili kuruluştaki kaydın silinmesi ile sona erdiği sonucuna ulaşılmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3176 sayılı Kanunla değişik 20’nci maddesi hükmü ile bu hükmün gerekçesinde belli süre için kendi adına tescil belgesi almak zorunluluğunun ve buna uymayanlar için öngörülen para ve hapis cezası yaptırımının motorlu aracı satan veya devreden kişilerin vergi ve hukuki sorumlulukları yönünden mağduriyetlerini önlemek için bu araçları satın alan ya da devralan kişileri kısa süre içinde kendi adlarına kayıt ve tescil ettirmeye zorlama amaçlandığından, Karayolları Trafik Kanununun bu hükmünü satış ya da devir halinde buna ilişkin noter tarafından düzenlenmiş sözleşmenin ilgili tescil kuruluşuna bildirilmesi ile adına motorlu taşıt kayıt ve tescilli kişilerin yükümlülüklerinin kendiliğinden sona ereceği biçiminde yorumlamak mümkün değildir.
Ek motorlu taşıtlar vergisi mükellefinin, trafik sicilinde adına motorlu taşıt kayıt ve tescil edilmiş olan gerçek ve tüzel kişi olması nedeniyle, olayda, 8.9.1993 tarihinde noter satış sözleşmesiyle … adlı kişiye satışı yapılan aracın, 3986 sayılı Kanunun yürürlükte olduğu tarihte trafik sicilinde kimin adına kayıtlı olduğu hususunun saptanması gerekmektedir.
Bu itibarla, olay tarihinde aracın kimin adına kayıt ve tescilli olduğu hususu araştırılmadan, söz konusu aracın noter satış sözleşmesi ile satıldığından bahisle, ek motorlu taşıtlar vergisini kaldıran mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 19.2.1998 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

AYRIŞIK OY: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden aksi yönde verilen çoğunluk kararına katılmıyorum.