Danıştay Kararı 7. Daire 1997/2760 E. 1998/3375 K. 19.10.1998 T.

7. Daire         1997/2760 E.  ,  1998/3375 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/2760
Karar No: 1998/3375

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : Davacı tarafından 8.2.1993 tarihinde satın alınan ve faturasına uygun olarak, taşıt alım vergisine esas olmak üzere, 920 kg ağırlığında beyan edilen 1993 model …marka …tipi otomobilin ağırlığının, 26.4.1993 gün ve … Genelgede 990 kg olarak yer aldığından bahisle ikmalen tarh edilen taşıt alım vergisine uygulanan gecikme faizini; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112’nci maddesinin 3’üncü fıkrasının (a) bendinde, ikmalen, resen ve idarece yapılan tarhiyatlarda, dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar geçen süreler için, 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanacağı yolunda hükme yer verildiği; olayda, 8.2.1993 tarihinde satın alınan aracın faturasına uygun şekilde, 920 kg olarak beyan edildiği, beyan üzerine tahakkuk ettirilen taşıt alım vergisinin süresi içinde ödendiği, ancak, Maliye ve Gümrük Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünün 26.4.1993 tarihli İç Genelgesinde, otomobil ağırlığının 990 kg olarak belirlendiğinden bahisle, davacı adına ikmal tarhiyatın yapıldığı, söz konusu vergiye ilişkin ihbarnamenin 21.3.1995 tarihinde tebliği üzerine, yine süresi içinde ödendiği, davacının başkaca bir vergi borcunun bulunup bulunmadığının bildirilmesi istemiyle yaptığı başvurudan sonra, dava konusu işlemle, ikmal tarhiyata ait gecikme faizinin istenildiği hususlarının anlaşıldığı, ancak olayda, verginin geç ödenmesinde davacıya herhangi bir kusur izafe edilmeyeceğinden, aracın satın alınmasından iki ay sonra Maliye Bakanlığınca belirlenen ağırlığa göre ikmalen yapılan tarhiyata, aracın satın alındığı tarih ile ikmalen tarh edilen verginin tebliğ edildiği tarih arasında geçen süre için gecikme faizi hesaplanmasında isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … günlü, E:…; K:…sayılı kararının; normal vadesinden sonra tarh edilen vergiye, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112’nci maddesi uyarınca gecikme faizi uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacının, 8.2.1993 tarihinde satın aldığı 1993 Model ……marka otomobilin taşıt alım vergisine esas ağırlığını, faturasına uygun olarak, 920 kg beyan ettiği, beyan üzerine tahakkuk ettirilen taşıt alım vergisini süresi içinde ödediği, 26.4.1993 tarihinde yayımlanan … seri nolu İç Genelgede, söz konusu otomobilin 990 kg olduğunun belirtilmesi üzerine yapılan ikmal tarhiyata ilişkin 12.7.1993 tarihli vergi ihbarnamesinin, 21.3.1995 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, verginin, mükellefçe 23.3.1995 tarihinde ödendiği, vergi dairesince, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112’nci maddesi uyarınca gecikme faizi hesaplanıp mükellefinden istenildiği anlaşılmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3239 sayılı Kanunun 8’inci maddesi ile değişik 112’nci maddesinin 3 numaralı bendinin (a) fıkrasında; ikmalen, resen veya iaderece yapılan tarhiyatlarda, dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar; (b) fıkrasının birinci paragrafında, dava konusu yapılan vergilerin ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi kanunlarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, yargı organı kararının tebliğ tarihine kadar geçen süreler için, 6183 sayılı Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanacağı, aynı fıkranın üçüncü paragrafında da, uzlaşılan vergilerde gecikme faizinin uzlaşılan vergi miktarlarına, (a) fıkrasında belirtilen tarihten itibaren uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihe kadar geçen süre için uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer alan madde hükmü ile, kendi kanunlarında belirtilen sürelerde tahakkuk ettirilmeyip, sonradan ikmalen, resen veya idarece tarh edilen vergilerin ödenmesindeki gecikmenin önlenmesi ve bu süre içindeki gelir kaybının telafisi amaçlanmıştır. Nitekim, Vergi Usul Kanununun anılan 112’nci maddesinde, 3239 sayılı Kanunun 8’inci maddesiyle yapılan değişikliğin gerekçesinde, ikmalen, resen veya idarece yapılan tarhiyatlarda gecikme faizi uygulanmasının, devlet alacağının ödenmesindeki gecikmeler ile zamanında beyan edilmemek ve ödenmemek suretiyle haksız olarak devlet parasını uzun süre kullanan ve bu suretle menfaat sağlayan mükellefin mükafatlandırılmasının önlenmesi ve devlet parasını haksız olarak kullanmak suretiyle kazanç temin eden mükelleften sözü edilen paranın kullanma karşılığının alınması amacına yönelik olduğu açıklanmıştır.
Olayda ise, mükellefin, otomobilin vergiye esas ağırlığını, otomobilin satın alındığı, diğer bir anlatımla, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihte otomobilin ağırlığını gösteren ve kanunen geçerli faturaya göre beyan etmesi, gecikme faizinin uygulanmasına esas ikmal tarhiyatın ise, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihten sonra yayımlanan … sayılı İç Genelge ile saptanan ağırlığa göre tespit edilmesi; öte yandan, 12.7.1993 tarihinde düzenlenen vergi ihbarnamesinin, 2 yıla yakın bir süre sonra, 21.3.1995 tarihinde mükellefe tebliğ edilmesi ve tebliğden 2 gün sonra, 23.3.1995 tarihinde davacı tarafından ödemede bulunulması karşısında, 213 sayılı Kanunun 112’nci maddesinin konuluş amacına ilişkin yukarıda belirtilen anlamda bir vergi ziyaının bulunmadığı sonucuna varılmakla, davacı adına gecikme faizi hesaplanmasında isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, söz konusu gecikme faizinin istenilmesine ilişkin işlemin iptali yolundaki mahkeme kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine; mahkeme kararının onanmasına, 19.10.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.