Danıştay Kararı 7. Daire 1997/2741 E. 1997/4633 K. 11.12.1997 T.

7. Daire         1997/2741 E.  ,  1997/4633 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/2741
Karar No: 1997/4633

Temyiz İsteminde Bulunan : …’a Velayeten …
Karşı Taraf : Yeditepe Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Bir gazetenin düzenlediği çekilişte kazandığı otomobile ait faturada yazılı bedeli, veraset ve intikal vergisi matrahı olarak beyan eden yükümlünün bu beyanının düşük bulunması üzerine, takdir komisyonunca saptanan tutar ile beyan arasındaki fark üzerinden yapılan kusur cezalı veraset ve intikal vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davada; 7338 sayılı Kanunun 1318 sayılı Kanunla değişik 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrasında, mükelleflerin, ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere, veraset ve intikal vergisi mevzuuna giren malları aşağıda belirtilen değerleme ölçülerinden faydalanarak, belirtilmeyenler bakımından ise, Vergi Usul Kanununun servetleri değerleme ile ilgili 3’üncü bölümündeki esaslara göre değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorunda olduklarının belirtildiği, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 293’üncü maddesinde de, “Ticari sermayeye dahil olmayan ev eşyası, mücevherat, sanat eserleri gibi menkul mallar ve gemilerin emsal bedelle değerleneceği” hükmünün yer aldığı, mahkemelerince, intikale konu otomobilin bedelinin tespiti amacıyla İstanbul Ticaret Odasından fiyat sorulduğu, cevap olarak alınan 22.1.1997 gün ve 3388 sayılı yazıda, 1994 model …marka … Sedan binek otomobilin Nisan 1994 tarihi itibarıyla sıfır kilometre emsal satış değerinin (katma değer vergisi hariç) 306.670.000.-lira olduğunun belirtildiği, mahkemelerince tespit edilen değer ile davacı tarafından beyan edilen değer arasında (306.670.000 – 145.410.000=) 161.260.000.-lira fark bulunduğu, tarhiyatın da bu tutar esas alınarak yapılması icap ettiği gerekçesiyle, kusur cezalı veraset ve intikal vergisini 161.260.000.-lira matrah üzerinden değişiklikle onayan … Vergi Mahkemesinin … günlü, E:…; K:…sayılı kararının; Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 11’inci maddesi uyarınca, vergiye tabi malın intikal tarihindeki değerinin esas alınması gerektiği, fatura tarihinde otomobil fiyatının 178.854.300.- lira olduğu, bu tutarın da beyan edildiği, takdir komisyonunca belirlenen fiyatın gerçeği yansıtmadığı, veraset ve intikal vergisi 5 yılda ve her yıl iki eşit taksitte ödeneceğinden ve yasada bu taksitlendirme nedeniyle herhangi bir faiz alınacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığından, gecikme faizi de talep edilemeyeceği, öte yandan, kendisinin fatura bedelini beyan etmekle yükümlü olduğu, bu değerin doğruluğunu araştırma görevinin bulunmadığı, faturanın noksan düzenlenmesinin, satıcı firma ile gazetenin sorumluluğunu gerektirdiği, husumetin bunlara yöneltilmesi gerektiği, mahkemece maddi hata yapıldığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Uyuşmazlık, bir gazetenin düzenlediği çekilişte davacı tarafından kazanılan 1994 model … Sedan binek otomobilin veraset ve intikal vergisine esas bedelinin tespitine ilişkindir.
Olayda, davacı tarafından, satıcı firmanın gazete adına düzenlediği faturada yer alan (katma değer vergisi dahil) 178.854.300.-lirayı beyan ettiği, takdir komisyonunca, 384.000.000.-lira bedel tespiti üzerine, fark tutar üzerinden davaya konu kusur cezalı ikmal tarhiyatının yapıldığı, mahkeme ara kararı üzerine, İstanbul Ticaret Odasınca, aracın emsal satış değerinin 306.670.000.-lira olarak bildirmesi nedeniyle de, mahkemece, söz konusu tutar ile, aracın katma değer vergisi hariç tutarı olan 145.410.000.-lira arasındaki fark esas alınarak tarhiyat yapılması icap ettiği gerekçesiyle tarhiyatın değişiklikle onandığı anlaşılmaktadır.
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1318 sayılı Kanunun 91’inci maddesi ile değişik 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında, veraset ve intikal vergisi matrahının, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunan değerleri olduğu; 2’nci fıkrasında, mükelleflerin, ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere veraset ve intikal vergisi mevzuuna giren malları aşağıda belirten değerleme ölçülerinden faydalanarak, belirtilmeyenler bakımından ise, Vergi Usul Kanununun servetleri değerleme ile ilgili 3’üncü bölümündeki esaslara göre değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorunda oldukları; fıkranın devamında yer alan (c) bendinde de, menkul mallar ve gemilerin rayiç bedelle değerleneceği hükümleri yer almış; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 266’ncı maddesinde, rayiç bedel, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım satım değeri, olarak tanımlanmıştır.
Mahkemece, uyuşmazlığın incelenmesi sırasında verilen 27.11.1996 günlü ara kararı üzerine, ancak davanın karara bağlandığı tarihten sonra, satıcı firma …Motorlu Araçlar Satış A.Ş.’nin mahkemeye gönderdiği 14.2.1997 günlü yazıda, 8.4.1994-6.6.1994 tarihleri arasındaki sürede aracın perakende satış fiyatının, (katma değer vergisi dahil) 292.961.000.-lira olarak belirlendiği belirtilerek, buna ilişkin muhtelif tipte araçların perakende satış fiyatlarını gösterir listenin yazı ekinde ibraz edildiği görülmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalarla birlikte, İstanbul Ticaret Odasınca bildirilen fiyatın dayanağının gösterilmemiş olduğu dikkate alındığında, satıcı firma tarafından bildirilen ve intikale konu otomobilin normal alım satım değerini yansıttığı anlaşılan liste fiyatının, rayiç bedel olarak kabulü gerekir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile, yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Uyuşmazlık konusu olayda, Milliyet Gazetesinin düzenlediği “iki kupona bir …Çekilişi” adı altında bir adet otomobil ikramiyesi kazanan davacı adına takdir komisyonunca takdir edilen bedel üzerinden salınan veraset ve intikal vergisi ile kesilen kusur cezasını tadilen tasdik eden vergi mahkemesi kararının davacı mükellef tarafından temyizen bozulması istenilmektedir.
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset tarikiyle veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu hükme bağlandıktan sonra, aynı yasanın 5. maddesinde ise, veraset ve intikal vergisinin mükellefinin veraset tarikiyle veya ivazsız bir tarzda mal iktisap eden şahıs olduğu belirtilmiştir. Yine aynı yasanın 1318 sayılı Kanunla değişik 10. maddesinde, matrahın, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunan değerleri olduğu hükme bağlanmış olup, 11.maddesinde ise, bu vergiye mevzu olacak malların değerleme günü; miras yoluyla vukubulan intikallerde mirasın açıldığı, diğer suretle vaki intikallerde malların hukuken iktisap edildiği gün olduğu belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının …Gazetecilik A.Ş.nin “2 kupona 1 … Çekilişi” adı altında yapılan çekiliş sonunda kazandığı “…marka 1994 model … Sedan” binek otomobili 14.4.1994 tarih ve … nolu fatura ile, katma değer vergisi dahil 178.854.300 TL. bedelli fatura düzenlenmek suretiyle teslim aldığı ve bu bedel üzerinden düzenlenen veraset ve intikal vergisi beyannamesinin yasal süresi içinde vergi dairesine verilerek vergilerinin bir kısmının ödendiği, ancak bilahare taşıtın bir başka kişiye satışı sırasında, vergi dairesinin değer tespiti için takdire sevki üzerine, takdir komisyonunca aracın kıymetinin 384.000.000 TL. değer takdir edilerek bu değer üzerinde ek veraset vergisinin cezalı olarak davacıdan istendiği anlaşılmıştır.
Görüldüğü gibi, davacı iktisap ettiği aracın intikal tarihinde düzenlenmiş olan faturasında gösterilen değeri üzerinden vereset ve intikal vergisini ödemiş olup, davalı idarenin de bu konuda aksine bir iddia ileri sürmediği anlaşılmaktadır.
Kaldı ki, yapılan ek tarhiyatın dayanağı olan takdir komisyonu kararı, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 31/8.maddesinde öngörülen “takdirin müstenidatı ve takdir hakkında izahat”tan yoksun bulunmaktadır.
Bu durumda, yukarıda açıklanan maddeler hükümleri uyarınca, davacıya ivazsız intikal eden aracın faturasında yazılı bedelin esas alınması suretiyle yapılan beyan üzerinden ödenen vergide bir noksanlık bulunmadığından, yapılan cezalı tarhiyatta isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacının, bir gazetenin çekilişinden, 1994 yılının Mayıs ayında, 1994 model …marka … Sedan (sıfır kilometre) otomobil kazandığı; söz konusu otomobil için, satıcı firma tarafından gazete adına düzenlenen 14.4.1994 gün ve … nolu faturanın tutarı olan katma değer vergisi dahil 178.854.300.-lirayı, veraset ve intikal vergisi matrahı olarak beyan edip tahakkuk eden vergiyi defaten ödediği; beyan edilen tutarın düşük görülmesi üzerine, takdir komisyonunca, intikale konu otomobilin emsal bedelinin 384.000.000.-lira olarak tespiti üzerine, beyan edilen değer ile tespit arasındaki fark esas alınarak davaya konu kusur cezalı ikmal tarhiyatın yapıldığı; mahkemece verilen 22.3.1996 ve 10.9.1996 tarihli ara kararıyla, İstanbul Ticaret Odasından, intikal tarihi (5.5.1994) itibarıyla otomobilin emsal satış bedelinin sorulduğu; herhangi bir cevap alınamaması üzerine, bu kez, 27.11.1996 günlü ara kararı ile, otomobilin satıcısı … Motorlu Araçlar Satış A.Ş.’den, aracın, 1994 yılı Nisan ayındaki satış fiyatının bildirilmesinin istenildiği; ancak, 22.1.1997 gün ve 3388 günlü İstanbul Ticaret Odası yazısı ile, otomobilin 1994 yılı Nisan ayı itibarıyla emsal satış değerinin (katma değer vergisi hariç) 306.670.000.-lira olarak bildirilmesi nedeniyle, satıcı firma cevabı beklenilmeden, mahkemece, tarhiyatın, 306.670.000.-lira değer esas alınarak değişiklikle onandığı anlaşılmıştır.
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1318 sayılı Kanunun 91’inci maddesi ile değişik 10’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında, veraset ve intikal vergisi matrahının, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunan değerleri olduğu; 2’nci fıkrasında, mükelleflerin, ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere veraset ve intikal vergisi mevzuuna giren malları aşağıda belirten değerleme ölçülerinden faydalanarak, belirtilmeyenler bakımından ise, Vergi Usul Kanununun servetleri değerleme ile ilgili 3’üncü bölümündeki esaslara göre değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorunda oldukları; fıkranın devamında yer alan (c) bendinde de, menkul mallar ve gemilerin rayiç bedelle değerleneceği hükümleri yer almış; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 266’ncı maddesinde, rayiç bedel, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım satım değeri, olarak tanımlanmıştır.
Mahkemece, İstanbul Ticaret Odası tarafından bildirilen 306.670.000.-lira “emsal satış değeri” esas alınarak, dava konusu kusur cezalı tarhiyat buna göre değişiklikle onanmış ise de, mahkemenin 27.11.1996 günlü ara kararına cevaben, davanın karara bağlandığı tarihten sonra, vergisi uyuşmazlık konusu otomobilin satıcısı … Motorlu Araçlar Satış A.Ş.’nin mahkemeye gönderdiği 14.2.1997 günlü yazıda, aracın, 8.4.1994 ile 6.6.1994 tarihleri arasındaki sürede perakende satış fiyatının, (katma değer vergisi dahil) 292.961.000.-lira olarak belirlendiğinin belirtildiği, …marka 1994 model muhtelif tipte otomobillerin 6.6.1994 tarihi itibarıyla fiyatlarını gösterir ayrıntılı bir listenin söz konusu yazıya eklendiği görülmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalarla birlikte, İstanbul Ticaret Odasınca bildirilen fiyatın dayanağının gösterilmemiş olduğu dikkate alındığında, satıcı firma tarafından bildirilen ve intikale konu otomobilin normal alım satım değerini yansıttığı anlaşılan liste fiyatının, rayiç bedel olarak kabulü gerekir.
Öte yandan, yükümlü tarafından, aracın faturasında yer alan katma değer vergisi dahil 178.854.300.-lira tutarın veraset ve intikal vergisi matrahı olarak beyan edildiği, dolayısıyla, ikmal tarhiyatının bu bedel ile satıcı firmaca bildirilen fiyat arasındaki fark üzerinden yapılması gerektiği hususunun mahkemece dikkate alınacağı tabiidir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne; yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınmak suretiyle bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 11.12.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.