Danıştay Kararı 7. Daire 1997/2737 E. 1998/3086 K. 30.09.1998 T.

7. Daire         1997/2737 E.  ,  1998/3086 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/2737
Karar No: 1998/3086

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili :Av. …
Karşı Taraf : …Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğü
Özeti : Muris …’dan davacıya intikal eden
hisse senetlerinin, veraset ve intikal vergisi beyannamesinde beyan edilen değeri ile davalı idarece takdir komisyonundan alınan değerler farkı üzerinden tarh edilen kusur cezalı veraset ve intikal vergisinin düzeltilmesi talebinin reddine dair vergi dairesi işleminin iptali istemiyle açılan davada; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14 ve 15’inci, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ise 124’üncü maddelerinden bahisle, olayda, davacı tarafından; adına salınan cezalı tarhiyatın kaldırılması amacıyla, düzeltme istemiyle vergi dairesine yapılan başvurunun reddi üzerine Maliye Bakanlığına itiraz edilerek, Bakanlıkça bu itirazın reddedilmesi halinde, bu işlem için dava açılması gerekirken; vergi dairesinin ret işleminin iptali için açılan davada, idari merci tecavüzünde bulunulduğu gerekçesiye dava dilekçesinin Maliye Bakanlığına gönderilmesine karar veren …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; Vergi Usul Kanununun 124’üncü maddesinde düzenlenen “şikayet yolu ile müracaat” yolunun dava açma süresi geçtikten sonra düzeltme ve şikayet talebinde bulunacaklar hakkında düzenlenmiş bir hüküm olduğu, kendilerinin ise tebliğ edilen cezalı tarhiyata karşı dava açma süresi içinde düzeltme talebinde bulundukları, bu nedenle de ayrıca Maliye Bakanlığına düzeltme şikayet talebiyle başvurmanın gerekli olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ün Düşüncesi :Dosyanın incelenmesinden, muristen intikal eden hisse senetlerinin, veraset ve intikal vergisi beyannamesinde beyanından sonra, davalı idarece, takdir komisyonu kararına istinaden hisse senetleri için takdir olunan değer ile beyan edilen değer arasındaki fark üzerinden yapılan kusur cezalı veraset ve intikal vergisi tarhiyatının düzeltilerek terkini istemiyle yapılan davacı başvurusunun reddine ilişkin vergi dairesi işlemi üzerine dava açıldığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Dava açma süresi” başlıklı 7’nci maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, aynı kanunun “Üst Makamlara Başvurma” başlıklı 11’inci maddesinde de, ilgililer hakkında idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamlardan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın da işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükme bağlanmıştır.
Olayda, davacı adına düzenlenen kusur cezalı veraset ve intikal vergisi tarhiyatına ilişkin ihbarnamenin davacıya 16.11.1994 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, 14.12.1994 tarihinde idare kayıtlarına giren dilekçe ile de dava açma süresinin 28’inci gününde düzeltme talebinde bulunulduğu, bu başvurunun kalan 2 günlük dava açma süresini durdurduğu, bu talebin reddine ilişkin 22.12.1994 tarih ve 34014 sayılı işlemin ise 31.12.1994 tarihinde davacıya tebliği ile duran sürenin yeniden işlemeye başladığı anlaşılmakla, yasal dava açma süresi içinde 2.1.1995 tarihlerinde açılan davada, vergi mahkemesince işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, merci tecavüzü olduğu yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, vergi mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Davacı adına tanzim edilen veraset ve intikal vergisi ve kesilen kusur cezasına ilişkin 26.10.1994 tarih ve … sayılı ihbarname yükümlüye 16.11.1994 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, 9.12.1994 tarihli dilekçe ile düzeltme talebinde bulunulduğu,bu dilekçe 14.12.1994 tarih ve 11110 sayı ile kayda girdiği ve idarece düzeltme işleminin reddine ilişkin 22.12.1994 tarih ve 34014 sayılı yazının 31.12.1994 tarihinde yükümlüğe tebliği üzerine 3.1.1995 tarihinde, tarhiyatın dava konusu yapıldığı ve bu hususlarda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı dosyadan anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 110’uncu maddesinin vergi hukukunda uygulanamıyacağı yolundaki 4 numaralı bent hükmü 4001 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırıldığından, bu madde hükmünün olaya uygulanması tabiidir. Bu durumda dava açma süresinin 28’inci günü kayda geçen dilekçe ile yapılan başvurunun dava açma süresinin kalan 2 günlük süresini durdurduğunun kabulü etmek gerekir.
İşlemin reddine ilişkin yazı yükümlüye 31.12.1994 tarihinde tebliğ edildiğine ve davada işlemiyen 2 gün içinde yani 3.1.1995 tarihinde açıldığına göre uyuşmazlığın vergi mahkemesince esastan incelenerek karara bağlanması gerekirken merci tecavüzü olduğu yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteğinin kabulü ile vergi mahkemesi
kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı adına salınan kusur cezalı veraset ve intikal vergisi tarhiyatının düzeltilerek terkinine yönelik başvurunun reddine dair vergi dairesi işleminin iptali istemiyle açılan davada; olayda idari merci tecavüzünde bulunulduğundan bahisle, dava dilekçesinin Maliye Bakanlığına gönderilmesi yolundaki vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun dava açma süresi başlıklı 7’inci maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, aynı kanunun 10.6.1994 tarihli 4001 sayılı Kanunla değişik 11’inci maddesinde de, ilgililer hakkında idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamlardan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın da işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükme bağlanmıştır.
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 122’nci maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairelerinden yazı ile isteyebilecekleri, 124’üncü maddesinde ise vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri düzenlenmiş olup; bu yasa hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, yükümlülerin vergilendirme hatalarının düzeltilmesi istemi ile dava açma süresi içerisinde 2577 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan 11’inci maddesi uyarınca vergi dairesine yaptıkları başvurunun reddi üzerine vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; dava açma süresini geçirdikten sonra düzeltme başvurusunda bulunanların ise, istemlerinin reddine ilişkin vergi dairesi işlemine karşı Maliye Bakanlığına şikayet başvurusunda bulunduktan sonra bu başvurularının reddi üzerine buna dair işleme karşı idari dava yoluna gidebilecekleri sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan; Vergi Usul Kanununun 378’inci maddesinde, mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları; ancak, bu Kanunun vergi hatalarına ilişkin hükümlerinin mahfuz tutulduğu belirtildiğinden, beyan üzerine yapılan tarhiyat işlemlerinin vergi hatasının bulunması koşulu ile idari davaya konu edilmeleri olanaklı bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; muris …’ın ölümü üzerine vergilendirme işlemine ilişkin 26.10.1994 gün ve … sayılı ihbarnamenin, davacıya 16.11.1994 tarihinde tebliğ edildiği, davacının kendi beyanı üzerine yapılan bu vergilendirme işleminde hata bulunduğundan bahisle 9.12.1994 tarihinde vergi dairesine yaptığı başvurunun dava açma süresinin 28’inci günü olan 14.12.1994 tarihinde davalı idare kayıtlarına intikal ettiği görülmekle, bu başvurunun 2577 sayılı Kanunun 11’inci maddesi uyarınca dava açma süresinin kalan 2 günlük kısmını durdurduğu; vergi dairesinin talebin reddine ilişkin 22.12.1994 gün ve 34014 sayılı işleminin ise 31.12.1994 tarihinde davacıya tebliği üzerine duran sürenin yeniden işlemeye başlayıp, 2.1.1995 tarihinde sona erdiği,davanın da kalan bu süre içerisinde 2.1.1995 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bu duruma göre; düzeltme isteminin vergi dairesince reddi üzerine süresi içinde açılan davada işin esasının incelenmesi gerekirken; düzeltme isteminin reddine ilişkin vergi dairesi işlemlerine karşı Maliye Bakanlığına düzeltme şikayet talebinde bulunulmadan açılan davada idari merci tecavüzünde bulunulduğu gerekçesiyle, dava dilekçesinin Maliye Bakanlığına gönderilmesi yolunda verilen temyize konu kararda isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 30.9.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.