Danıştay Kararı 7. Daire 1997/2709 E. 1998/405 K. 12.02.1998 T.

7. Daire         1997/2709 E.  ,  1998/405 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/2709
Karar No: 1998/405

Kararın Düzeltilmesi İsteminde Bulunan: …
Vekili :Av. …
Karşı Taraf :Zafer Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Ek motorlu taşıtlar vergisi beyannamesinin süresinde verilmemesi nedeniyle takdir komisyonu kararına dayanılarak salınan ek motorlu taşıtlar vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı; ihbarnamenin 20.3.1995 tarihinde yükümlüye tebliğ edilmesine karşın, otuz günlük dava açma süresi geçirildikten sonra, 21.4.1995 tarihinde kayda geçen dilekçe ile dava açıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden reddeden …Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:… sayılı kararını onayan Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 8.10.1996 gün ve E:1996/1129; K:1996/2887 sayılı kararının; idarece; ihbarname ile birlikte takdir komisyonu kararının tebliğ edilmediğinin fark edilmesi üzerine, takdir komisyonu kararının da ayrıca tebliğ edildiği, tarhiyatın dayanağı olan takdir komisyonu kararının tebliğ edildiği tarih dikkate alındığında davanın süresinde olduğu, 213 sayılı Kanunda usulsüz olarak yapılan tebligatlarla ilgili hüküm bulunmadığından, Tebligat Kanununun 32’nci maddesinin olaya uygulanması gerektiği ve ilk yapılan tebligatın usulsüz olduğu ileri sürülerek düzeltilmesi ve duruşma yapılması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı …’un Düşüncesi : 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 35.maddesinin son fıkrasında; takdir komisyonu kararı üzerine tarh edilen vergilerde, kararın ve re’sen takdiri gerektiren inceleme raporunun birer suretinin eklenmesi öngörülmüştür.
Bu hükme göre inceleme raporu eklenmeksizin ihbarname tebliğinin dava açma süresine başlangıç teşkil etmeyeceği Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun 14.11.1986 günlü ve E:1986/18, K:1986/20 sayılı kararında hükme bağlanmıştır.
Ancak bu eksiklik, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 108.maddesinde yer alan vesikayı hükümsüz kılan nedenlerden olmadığı gibi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7/2.b.maddesinde vergi uyuşmazlıklarında dava açma süresinin tebliği izleyen günden başlayacağı hüküm altına alınmıştır.
Dava konusu olayda iptali istenen bir tarhiyat işlemidir.İhbarname ise bu işlemi yükümlüye bildiren ve onu ödemeye davet eden bir vesikadır.Bu vesikanın tebliği ile dava açma süresi başlar.Takdir Komisyonu kararının eklenmemiş olması, dava açma süresini etkilemez. Ancak söz konusu komisyon kararı ve onun dayanağı olan belgeler gerekiyorsa mahkemece getirtilerek inelenebilir.
Bu nedenlerle karar düzeltme isteminin reddi gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen iddialar yerinde görülerek Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen 8.10.1996 gün ve E:1996/1129; K:1996/2887 sayılı karar ortadan kaldırıldıktan sonra işin esası yeniden görüşüldü:
Uyuşmazlık, yükümlü adına resen salınan ek motorlu taşıtlar vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına ilişkin ihbarnamenin tebliğinden sonra vergi dairesince takdir komisyonu kararının ihbarnameye eklenmediğinin fark edilmesi sonucu takdir komisyonu kararının 24.3.1995 tarihinde davacıya tebliği üzerine, 21.4.1995 tarihinde mahkeme kaydına geçen dilekçeyle vergi mahkemesinde açılan davanın süresinde olup olmadığı hususuna ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 35’inci maddesinin son fıkrasında; takdir komisyonunun kararı üzerine tarh edilen vergilerde, kararın ve resen takdiri gerektiren inceleme raporunun birer suretinin ihbarnameye ekleneceği belirtilmiştir.
Anılan madde hükmü uyarınca, meydana getireceği hukuki sonuçlar bakımından, ihbarnameye takdir komisyonu kararı ile inceleme raporunun eklenmesi zorunludur. Aksi takdirde, tarhiyatın maddi ve hukuki sebepleri mükellefler tarafından bilinemeyeceğinden, uzlaşma, dava açma gibi yasal hakların kullanılmasının sınırlandırılması veya zorlaştırılması söz konusu olacaktır.
Bu nedenle, takdir komisyonu kararı eklenmeden yapılan ihbarname tebliğinin muteber kabulüne ve dava açma sürenin anılan tebliğin yapıldığı tarihten başlatılmasına hukuken olarak bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, aynı kanunun “Hatalı Tebliğ” başlıklı 108’inci maddesinde de “Tebliğ olunan vesikalar, esasa müessir olmayan şekil hatalarından dolayı hukuki kıymetlerini kaybetmezler; yalnız vergi ihbarı ile ilgili vesikalarda mükellefin adının, verginin nevi veya miktarının, vergi mahkemesinde dava açma süresinin hiç yazılmamış olması veyahut bu vesikaların görevli bir makam tarafından tanzim edilmemiş bulunması vesikayı hükümsüz kılar” denilerek, tebliğ olunan vesikalardaki şekil hatalarının hukuki sonuçları düzenlenmiştir. Olayda, ihbarnameye takdir komisyonu kararının eklenmemesi, esasa müessir olmayan bir şekil hatası olarak değerlendirilemeyeceğinden, söz konusu bu maddenin olaya uygulanması da mümkün değildir.
Bu durumda; takdir komisyonu kararının tebliğ edildiği tarihe göre süresinde olduğu anlaşılan davanın, vergi mahkemesince süre aşımı yönünden reddedilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle ile mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 12.2.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.