Danıştay Kararı 7. Daire 1997/2682 E. 1998/3653 K. 28.10.1998 T.

7. Daire         1997/2682 E.  ,  1998/3653 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/2682
Karar No: 1998/3653

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar:1- …, …, …ve …
2- …Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : 21.1.1989 tarihinde vefat eden …. ‘dan intikal eden gayrimenkuller nedeniyle süresinden sonra ek olarak verilen veraset ve intikal vergisi beyannamesi üzerine tarh edilen veraset ve intikal vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 378’inci maddesine göre, mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları, bu kanunun vergi hatalarına ilişkin hükümlerinin mahfuz olduğu, söz konusu Kanunun 116’ncı maddesinde, vergi hatasının tanımının yapıldığı, 342’nci maddesinde de, ikinci ek süre içinde beyanname verilmesi halinde vergi ziyaının olmamış sayılacağının hükme bağlandığı, olayda, veraseten intikal eden gayrimenkuller nedeniyle 27.10.1989 tarihinde tebliğ edilen beyana çağrı yazısından ve ikinci ek süreden çok sonra 2.11.1989 tarihinde veraset ve intikal vergisi beyannamesinin verildiği, daha sonra 7.4.1995 tarihinde de, ek veraset ve intikal vergisi beyannamesinin verilerek ilk beyannamede yer almayan gayrimenkul için 105.000.000.-lira değer beyan edildiği ve uyuşmazlık konusu tarhiyatın da bu değer üzerinden yapıldığının anlaşıldığı, davacılar tarafından; ek olarak beyan edilen gayrimenkulün rayiç bedelinde yanlışlık yapıldığı, Emlak Vergisi 1986 genel beyan dönemi için takdir edilen bedelin esas alınması gerektiği, beyanda vergi hatası bulunduğu iddia edilmiş ise de, söz konusu taşınmazın davacıların kendi imzaları ile ihtirazi kayıtsız verdikleri veraset ve intikal vergisi beyannamesi ile beyan edildiği, bu hususun 213 sayılı Kanunun 116, 117, 118’inci maddelerinde öngörülen hata kapsamında da bulunmadığı, öte yandan emlak vergisi ve veraset ve intikal vergisi uygulamalarında kontrol sistemi olan asgari metrekare birim değerlerin en az tutarı belirlediği, bu tutarın üstünde beyanname vermeyi engelleyen herhangi bir hüküm bulunmadığı, bu nedenle vergi aslına yönelik soyut nitelikteki iddialarda isabet olmadığı, cezaya gelince; uyuşmazlık konusu tarhiyatın idarece başka bir incelemeye gerek kalmaksızın, varislerce verilen veraset ve intikal vergisi beyannamesinde beyan edilen matrah üzerinden yapılmış bulunması nedeniyle kaçakçılık cezası yerine kusur cezası kesilmesi icap ettiği gerekçesiyle davayı kısmen kabul ederek, cezalı tarhiyatı tadilen onayan …Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; davacılar tarafından; murislerince verilen emlak vergisi 1986 genel beyan döneminde söz konusu gayrimenkulün 2.500.000.-lira değerinde beyan edildiği, kendileri tarafından verilmeyen veraset ve intikal vergisi beyannamesinde, aynı gayrimenkulün 10.500.000.-lira beyan edilmesinin fahiş bir hata olduğu, bu durumun matrah hatasını teşkil ettiği, aksi gerekçeyle verilen kararda isabet bulunmadığı, vergi dairesince ise; davacıların kasden vergi ziyaına sebebiyet verdikleri için kesilen kaçakçılık cezasının yerinde olduğu ileri sürülerek ceza yönünden bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Taraflarca savunmada bulunulmamıştır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Taraflar temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, taraflar temyiz istemlerinin reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, taraflar temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm Veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Davacıların temyiz dilekçesinde ileri sürüldüğü iddialar, vergi aslı yönünden mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi, kararın bu kısmının onanması gerekmektedir.
Cezaya gelince; 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 9’uncu maddesinde; veraset tarikiyle vukubulan intikallerde, ölüm tarihini takibeden dört ay içinde beyannamenin verileceği, veraset ve intikal vergisinde ek süre verilmesine ilişkin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 342’nci maddesinde; veraset ve intikal vergisine ilişkin mükellefiyetlerde tahakkuk muamelesi yapılmak için beyanname verme süresinin sonundan başlayarak 15 gün bekleneceği, beyannamenin bu süre içinde verilmesi halinde vergi zıyaının olmamış sayılacağı, ayrıca mükellefe tebliğ edilmek şartı ile yeniden 15 günlük bir mühlet verileceği ve bu hususta da yukardaki hükmün cari olacağı hükmüne yer verilmiş olup, aynı kanunun 348’inci maddesinde de; kusur, kaçakçılık ve ağır kusur sayılan haller dışında herhangi bir suretle vergi zıyana sebebiyet verilmesi olarak tanımlanmıştır.
213 sayılı Kanunun yukarıda yazılan 342’nci maddesinde; mükellefe tebliğ edilmek şartı ile yeniden tanınacak 15 günlük süre içinde beyanname verilmesi halinde, vergi ziyaının olmamış sayılacağı hüküm altına alınmakla, veraset ve intikal vergisinde ziyaa uğrayan vergiden söz edebilmek için, tebliğ edilmek şartı ile idarenin beyana davetine ve verilen sürelere rağmen, veraset ve intikal vergisi beyannamesinin verilmemiş olması gerekmektedir. Yoksa, vergi dairesince onbeş günlük yeni bir süre daha verilmeden beyannamenin verilmesi durumunda, vergi ziyaından söz edilmesine imkan bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; 21.1.1989 tarihinde vefat eden muristen intikal eden gayrimenkuller nedeniyle 27.10.1989 tarihinde tebliğ edilen beyana çağrı yazısından sonra 2.11.1989 tarihinde verilen veraset ve intikal vergisi beyannamesine ek olarak, 7.4.1995 tarihinde verilen beyannamede bildirilen gayrimenkul değeri esas alınmak suretiyle tarh edilen veraset ve intikal vergisinin üç katı tutarında kaçakçılık cezasının kesildiği; 2.11.1989 tarihli beyannamede gösterilmeyen gayrimenkul nedeniyle beyannamenin, idarece 213 sayılı Kanunun 342’nci maddesinde açıklandığı şekilde, onbeş günlük yeni bir süre daha tanınmadan varislerce verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda; olayda, ziyaa uğrayan vergi bulunmadığından, idarece kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılması gerekirken, kusur cezasına çevrilmesi suretiyle tadilen onanmasında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenle, yükümlü temyiz isteminin kısmen kabulüyle mahkeme kararının vergi cezasına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına; vergi aslına ilişkin hüküm fıkrasının ise, onanmasına; vergi dairesi temyiz isteminin reddine; karar altına alınan miktar üzerinden binde 4.8 oranında ve … liradan az olmamak üzere hesaplanacaknispi karar harcından, mahkemece karara bağlanan harcın mahsubundan sonra kalanharç tutarının davacılardan alınmasına; bozulan hüküm fıkrası ile ilgili olarak,mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altınaalınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 28.10.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.