Danıştay Kararı 7. Daire 1997/2679 E. 1998/4853 K. 28.12.1998 T.

7. Daire         1997/2679 E.  ,  1998/4853 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/2679
Karar No: 1998/4853

Temyiz İsteminde Bulunan : … Varisleri
1 – …
2 – …
3 – …
Karşı Taraf : …Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : 1991 yılında vefat eden …’den intikal eden mallar nedeniyle verilen beyanname üzerine mirasçılar adına tahakkuk eden veraset ve intikal vergisi, Veraset ve İntikal Vergisi Kanununda öngörüldüğü şekilde taksitler halinde ödenmekte iken, mirasçılardan davacıların annesi …’in ölümü üzerine, … adına tahakkuk edip, henüz ödeme zamanı gelmemiş olan veraset ve intikal vergisinin, bu kişinin ölüm tarihinden itibaren dört ay içinde beyanname verilip ödenmesi gerekirken, bu süre içerisinde ödenmeyip, tapu dairesindeki bir işlem nedeniyle istenen ilişik kesme belgesinin düzenlenmesi esnasında 3.2.1995 tarihinde ödendiğinden bahisle, …’in ölüm tarihini (10.3.1994) takip eden dört aylık sürenin bitim tarihi (10.7.1994) ile ödeme tarihi (3.2.1995) arasında geçen süre için istenilip ihtirazi kayıtla ödenen gecikme zammının kaldırılması istemiyle açılan davayı; 7338 sayılı Kanunun 5’inci ve 19’uncu maddeleri uyarınca, veraset tarikiyle ivazsız bir tadzda mal iktisap eden şahsın veraset ve intikal vergisi mükellefi olduğu, söz konusu verginin tahakkukundan itibaren 5 yılda ve her yıl Mayıs ve Kasım aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödeneceği, diğer taraftan 213 sayılı Kanunun 112’inci maddesinin 2’nci bendinde ise; memleketi terk ve ölüm gibi mükellefiyetin kalkmasını mucip haller dolayısıyla beyan üzerine tarh olunan vergilerin, beyanname verme süreleri içinde ödeneceği hükmünün yer aldığı, olayda da, davacıların babalarının ölümü nedeniyle anneleri ve kendilerine intikal eden servete ait vergiler, Kanun hükmüne uygun şekilde düzenli taksitler halinde ödenmekte iken, annelerinin de ölümü üzerine, bu defa annelerinden intikal eden servet nedeniyle ölüm tarihi olan 10.3.1994 tarihinden itibaren 4 ay içinde (10.7.1994 tarihine kadar) beyanname verip, annelerinin babalarından intikal eden servetine ilişkin veraset ve intikal vergisinin kalan taksit borçlarını defaten ödemeleri gerekirken, normal vadelerinde ödendiğinin anlaşıldığı, bu durumda idarece 6183 sayılı Kanunun 51’inci maddesi uyarınca hesaplanan ve tahsil edilen gecikme zammının yerinde olduğu gerekçesiyle reddeden …Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…; K:… sayılı kararının; 213 sayılı Kanunun 112. maddesinin 2’nci fıkrası hükmünün dava konusu gecikme zammına dayanarak alınamayacağı, bir verginin tarh ve tahakkukunun 213 sayılı Kanun hükümlerine, tahsil safhasının ise 6183 sayılı Kanun hükümlerine tabi olduğu, olayda gecikme zammı uygulanan verginin, …’in ölümü nedeniyle beyan edilip tahakkuk ettirilen bir vergi olmadığı daha önce tahakkuk edip kesinleşmiş, kanunda öngörülen vadelerinde de taksitler halinde ödenen bir amme alacağı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi : 7338 sayılı Kanunun 5’inci, 9’uncu ve 19’uncu maddeleri ile 6183 sayılı Kanunun 7’nci ve 213 sayılı Kanunun 112’nci maddesi hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; veraset ve intikal vergisi mükellefiyetinin beyannamenin verilip tahakkukunun yapılmasıyla sona erdiği, mirasçıların, tahakkukun yapılmasından sonra artık kamu borçlusu durumuna geldikleri, tahakkuk edip 7338 sayılı Kanunun 19’uncu maddesi uyarınca ödeme süreleri belirlenen veraset ve intikal vergisi taksitlerinin belirlenen bu vadelerde ödeneceği; bunun istisnasını, intikale konu gayrimenkulün devir ve ferağa konu edilmesi veya üzerinde herhangi bir ayni hak tesis edilmesi durumunun oluşturduğu; bu istisna dışında, veraset ve intikal vergisinin tahakkukundan itibaren 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edileceği, 213 sayılı Kanunun 112’nci maddesinin 2’nci fıkrasında yer alan hükmün, 7338 sayılı Kanunun 19’uncu maddesi uyarınca tahakkuk edip ödeme süreleri belirlenen veraset ve intikal vergisini kapsamayıp, anılan hükmün murisin şahsi faaliyetine bağlı olarak beyan üzerine tarh olunan diğer vergileri kapsadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu itibarla aksi düşünceyle davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi :Uyuşmazlıkta, kendilerinden tahsil edilen gecikme zammına karşı açtıkları davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararının, yükümlü varisler tarafından temyizen incelenmesi istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden,yükümlü varislerin annelerinin, 14/12/1991 tarihinde vefat eden eşinden intikal eden mallara ait veraset vergilerini muntazam taksitler halinde öderken 10/3/1994 tarihinde vefat ettiği, anne tarafından ölümü nedeniyle ödenmeyen kalan taksitlerin tamamı, varisler tarafından tapuda yapılan bir işlem nedeniyle 3/2/1995 tarihinde ödenirken, bu ödemenin annenin ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde beyan edilerek defaten ödenmesi gerektiğinden bahisle, beyanname verme süresinin hitamından, ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen süre için hesaplanan gecikme zammının da tahsil edildiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar karşısında, gecikme zammı uygulanan vergi, annenin ölümü nedeniyle varislerce beyan edilmesi gereken bir vergi olmayıp, annenin sağlığında beyan ederek taksit sürelerinde muntazam ödediği veraset intikal vergisinden ölüm nedeniyle ödenemeyerek arta kalan ve bilahare tapu işlemi sırasında varislerce ödenen veraset intikal vergisi olduğundan, olaya 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112’nci madde 2’nci bendinin değil, 6183 sayılı yasanın 7’nci madde hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Bu madde hükmü gereğince, annenin ölümünde, ölümden evvel başlanmış olan muamelelere devam olunacağından ve yasada, annenin kalan veraset intikal vergisi borcunun varislerce taksit süreleri beklenilmeksizin tamamının ödenmesini gerektiren bir hüküm mevcut bulunmadından, yükümlü varisleri tarafından yapılan temyiz isteğinin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Olayda, 1991 yılında vefat eden …’den intikal eden mallar nedeniyle verilen beyanname üzerine mirasçılar adına tahakkuk eden veraset ve intikal vergisi, Veraset ve İntikal Vergisi Kanununda öngörüldüğü şekilde taksitler halinde ödenmekte iken, mirasçılardan davacıların annesi …’in ölümü üzerine, … adına tahakkuk edip, henüz ödeme zamanı gelmemiş olan veraset ve intikal vergisinin, bu kişinin ölüm tarihinden itibaren dört ay içinde beyanname verilip ödenmesi gerekirken, bu süre içerisinde ödenmeyip, tapu dairesindeki bir işlem nedeniyle istenen ilişik kesme belgesinin düzenlenmesi esnasında 3.2.1995 tarihinde ödendiğinden bahisle, …’in ölüm tarihini (10.3.1994) takip eden dört aylık sürenin bitim tarihi (10.7.1994) ile ödeme tarihi (3.2.1995) arasında geçen süre için istenilip ihtirazi kayıtla ödenen gecikme zammının kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 5’inci maddesinde, veraset tarikiyle veya ivazsız bir tarzda mal iktisap eden şahsın veraset ve intikal vergisi mükellefi olduğu; 9’uncu maddesinde, veraset tarikiyle vuku bulan intikallerde, ölüm Türkiye’de vuku bulmuş ise mükelleflerin Türkiye’de bulunmaları halinde ölüm tarihini takip eden dört ay içinde beyanname verileceği; 19’uncu maddesinin olay tarahinde yürürlükte bulunan hükmünde, veraset ve intikal vergisinin, tahakkukundan itibaren (5) yılda ve her yıl Mayıs ve Kasım aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödeneceği, intikal eden gayrimenkule isabet eden veraset ve intikal vergisi tamamen ödenmedikçe devir ve ferağının yapılamayacağı, üzerinde herhangi bir ayni hak tesis edilemeyeceği; 20’nci maddesinde de, mükellefiyetin, beyanname verildiği takdirde beyannamede gösterilen mallar için beyanname tarihinde başlayacağı belirtilmiştir.
6183 sayılı Kanunun 7’nci maddesinde de, borçlunun ölümü halinde, mirası reddetmemiş mirasçılar hakkında bu kanun hükümlerinin tatbik edileceği, borçlunun ölümünden evvel başlamış olan muamelelere devam olunacağı açıklanmıştır.
Diğer taraftan; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Özel ödeme zamanları” başlıklı 112’nci madesinin 1’inci fıkrasında, ikmalen, resen veya idarece tarh olunan vergilerin, taksit zamanlarından evvel tahakkuk etmişlerse taksit süreleri içinde; taksit süreleri kısmen veya tamamen geçtikten sonra tahakkuk etmişse, geçmiş taksitlerin, tahakkuk tarihinden başlayarak bir ay içinde; 2’nci fıkrasında da, memleketi terk ve ölüm gibi mükellefiyetin kalkmasını mucip haller dolayısıyla beyan üzerine tarh olunan vergilerin, beyanname verme süreleri içinde ödeneceği, vadeleri mezkur süreden sonra gelen vergilerin de aynı süre içinde alınacağı hükmü yer almıştır.
Yukarıda açıklanan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden; veraset ve intikal vergisi mükellefiyetinin beyannamenin verilip tahakkukunun yapılmasıyla sona erdiği, mirasçıların, tahakkukun yapılmasından sonra artık kamu borçlusu durumuna geldikleri, tahakkuk edip 7338 sayılı Kanunun 19’uncu maddesi uyarınca ödeme süreleri belirlenen veraset ve intikal vergisi taksitlerinin belirlenen bu vadelerde ödeneceği; bunun istisnasını, intikale konu gayrimenkulün devir ve ferağa konu edilmesi veya üzerinde herhangi bir ayni hak tesis edilmesi durumunun oluşturduğu; bu istisna dışında, veraset ve intikal vergisinin tahakkukundan itibaren 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edileceği, 213 sayılı Kanunun 112’nci maddesinin 2’nci fıkrasında yer alan hükmün, 7338 sayılı Kanunun 19’uncu maddesi uyarınca tahakkuk edip ödeme süreleri belirlenen veraset ve intikal vergisini kapsamayıp, anılan hükmün murisin şahsi faaliyetine bağlı olarak beyan üzerine tarh olunan diğer vergileri kapsadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Olayda da; babanın ölümü üzerine anneyle birlikte verilen beyannameye dayanılarak anne adına tahakkuk eden verginin taksitlerinin 7338 sayılı Kanunun 19’uncu maddesi uyarınca belirlenen vadelerinde ödenmiş olması; annenin ölüm tarihi itibarıyla vadeleri gelmeyen taksitlerinin de davacılar tarafından vadelerinden önce ödenmiş bulunması ve esasen olayda 213 sayılı Kanunun 112’nci maddesinin 2’nci fıkrası hükmünün uygulama yerinin olmaması karşısında, davacıların anneleri adına, babalarından intikal eden miras nedeniyle tahakkuk edip, Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 19’uncu maddesi uyarınca ödeme süreleri belirlenen taksitlerin, annelerinin ölümü üzerine vermeleri gereken beyannamenin verilme süresi içinde ödenmediğinden bahisle gecikme zammı hesaplanıp tahsil edilmesinde ve söz konusu gecikme zammının kaldırılması istemiyle açılan davanın reddi yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 28.12.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.