Danıştay Kararı 7. Daire 1997/2496 E. 1998/669 K. 25.02.1998 T.

7. Daire         1997/2496 E.  ,  1998/669 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/2496
Karar No: 1998/669

Temyiz İsteminde Bulunan : … İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Beşocak Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Yükümlü şirket ile … İmar İnşaat Ticaret
Limited Şirketi arasında akdedilmiş bulanan “… Projesi”işine ait sözleşmede belirtilen ihale bedeline katma değer vergisinin de katılması nedeniyle fazladan tahakkuk ettirilen damga vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı; 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci ve 10’uncu maddelerinden söz edilerek, sözleşmede; hesaplanacak katma değer vergisinin işverence müteahhide ayrıca ödeneceğine dair hükme yer verilmesi nedeniyle sözleşmenin ihtiva ettiği parasal miktarın arttığı, bu bakımdan sözleşmenin katma değer vergisi tutarını da kapsadığının kabulü gerektiği, bu nedenle, sözü edilen kanuna ekli 1 sayılı tabloya göre belli parayı ihtiva eden sözleşme bedeli üzerinden yapılan tahakkukta isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle reddeden …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; ödenmesi taahhüt edilen katma değer vergisi, damga vergisi matrahına dahil edildiği takdirde, verginin vergilendirilmesi gibi, sisteme aykırı bir uygulama meydana geldiği, bu nedenle Katma Değer Vergisi Kanunu ile Damga Vergisi Kanunu kükümlerine aykırı olarak verilen kararda isabet bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi :Dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirketin taahhüt işini verdiği firma ile yapılan sözleşmede belirtilen ihale bedeline, katma değer vergisinin de ilavesi suretiyle hesaplanan yeni bedel üzerinden damga vergisi tahakkuk ettirilmiş ise de, gerek 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu hükümleri, gerekse 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu hükümlerine göre, hesaplanacak damga vergisi matrahına teslim veya hizmet işlemlerinden doğabilecek katma değer vergisinin de ilave edileceği yolunda herhangi bir hükme yer verilmemiştir.
Kaldı ki, katma değer vergisi sistemi içinde, mal veya hizmet bedeli, tarafların anlaştığı bedel olup, bu verginin mükellefi de, vergi kapsamına giren mal ve hizmetlerin satış bedelini vergi ile birlikte tahsil ederek vergi dairesine ödeyen kişi veya kurumlar olduğundan, sözü edilen sözleşmede katma değer vergisinin işverence müteahhide ödeneceğinin belirtilmiş bulunması, iş bedelini artırıcı nitelik taşımamaktadır.
Bu durumda, 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu hükümleri gereğince hesaplanacak damga vergisi matrahını, sözleşmede belirtilen iş bedeli (hizmet bedeli) oluşturduğundan, bu bedele katma değer vergisinin ilave edilmesi suretiyle yapılan tahakkukta isabet bulunmamakla, aksi yolda tesis olunan mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ün Düşüncesi : Uyuşmazlık, fazladan tahsil edilen damga vergisinin iadesi istemiyle açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararının bozulması isteminden doğmuştur.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirket tarafından üstlenilen … Projesi işi ile ilgili olarak yapılan sözleşmede, ihale bedeline işveren tarafından ödenmesi taahhüt edilen Katma Değer Vergisi miktarı da eklenmek suretiyle hesaplanan matrah üzerinden damga vergisi salındığı anlaşılmaktadır.
Oysa, Katma Değer Vergisinin ihale bedeline katılması, vergiden vergi alınması sonucunu doğuracağı gibi, Damga Vergisi Kanununda katma değer vergisinin de matraha dahil olacağı yolunda açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu durumda, vergi mahkemesince fazladan alındığı anlaşılan uyuşmazlık konusu damga vergisinin davacı şirkete ret ve iadesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; yükümlü şirket ile … İmar İnşaat Ticaret Limited Şirketi arasında akdedilmiş bulunan … Projesi işine ait sözleşmede hesaplanacak katma değer vergisinin işverence müteahhide ödeneceğine dair yapılan anlaşma nedeniyle, 470 milyar lira olan ihale bedeline hesaplanan 70,5 milyar lira katma değer vergisinin eklenmesi suretiyle 540,5 milyar lira üzerinden %6 oranında damga vergisi tahakkukunun yapıldığı, yükümlü şirket tarafından ise, söz konusu katma değer vergisine isabet eden damga vergisinin kaldırılması isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde, bu kanuna ekli (I) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olacağı, bu kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konulmak suretiyle düzenlenen ve her hangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek belgeleri ifade edeceği, 10’uncu maddesinde, damga vergisinin nispi veya maktu alınacağı, nispi vergide kağıtların nev’i ve mahiyetlerine göre bu kağıtlarda yazılı belli para, maktu vergilerde kağıtların mahiyetlerinin esas alınacağı, belli para teriminin kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade edeceğinin belirtildiği, (I) sayılı tablonun akitlerle ilgili kağıtlar bölümünün 1/a fıkrasında; mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerden belli parayı ihtiva edenlerin binde 6 oranında damga vergisine tabi olacağı hükme bağlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; Türkiye de yapılan ticari, sınai, zırai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu, 8’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işlemi yapanların katma değer vergisi mükellefi oldukları belirtilmiştir.
Katma değer vergisinde mükellef kavramı, diğer vergi kanunlarının öngördüğü mükellef kavramından oldukça farklı bulunmaktadır. Bu vergileme sisteminde mükellef, katma değer vergisine tabi mal tesliminde veya hizmet ifasında bulunan ise de, bu verginin nihai yüklenicisi değildir. Katma değer vergisinin sistemi içinde nihai yüklenici, (asıl mükellefi) nihai tüketici durumunda bulunan kişi ve kuruluşlar olup, katma değer vergisi mükellefleri vergi kapsamına giren mal ve hizmetlerin satış bedeli ile birlikte vergiyi tahsil etmek ve vergi dairesine ödemekle yükümlü bulunmaktadır. Dolayısıyla vergi dairesine ödenen tutar (vergi) mükellefin mal varlığında bir eksilme meydana getirmemektedir.
Bu durumda, taraflar arasında yapılan sözleşmede, yukarıda sözü edilen mevzuat uyarınca hesaplanacak katma değer vergisinin işverence müteahhide ödeneceğinin belirtilmiş bulunması, iş bedelini artırıcı bir nitelik taşımamaktadır. Aksi düşünce, söz konusu katma değer vergisinin şirketin yapımını üstlendiği işin veya vereceği hizmetin bir bedeli olduğu sonucunu doğurur ki, yukarıda açıklanan katma değer vergisi sistemi içerisinde bunun da kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Buna göre, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun sözü edilen madde hükümleri uyarınca hesaplanacak damga vergisi matrahını, sözleşmede belirtilen bedel (hizmet bedeli) oluşturduğundan ve bu bedele katma değer vergisinin de ilave edilmesi gerektiği yolunda adı geçen kanunda herhangi bir hükme yer verilmemiş bulunması ve katma değer vergisinin iş bedelini artırıcı bir nitelik taşımaması karşısında, bu bedele katma değer vergisinin de ilave edilmesi suretiyle yapılan tahakkukta isabet görülmemiştir.
Kaldı ki, bu konudaki uygulamaya yön vermek amacıyla 29.1.1997 gün ve 22892 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 30 seri nolu Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinde de; sürekli hale gelen yargı kararları uyarınca, nispi damga vergisine tabi kağıtların muhtevasında, katma değer vergisi yönünden herhangi bir düzenleme olup olmadığına bakılmaksızın, damga vergisinin katma değer vergisi hariç olmak üzere sadece işin bedeli üzerinden hesaplanacağı açıklanmış bulunmaktadır.
Vergi Mahkemesince, uyuşmazlık konusu damga vergisinin kaldırılması gerekirken, aksi yolda tesis olunan kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 25.2.1998 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

AYRIŞIK OY: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden, aksi yönde verilen çoğunluk kararına katılmıyoruz.