Danıştay Kararı 7. Daire 1997/2482 E. 1998/944 K. 11.03.1998 T.

7. Daire         1997/2482 E.  ,  1998/944 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/2482
Karar No: 1998/944

Temyiz İsteminde Bulunan : Çekirge Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …Tekstil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Yükümlü şirket ile … Bankası …Şubesi arasında düzenlenmiş olan belgenin sözleşme olduğundan bahisle 1992/Mart ayı için tarh edilen damga vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasını; herhangi bir hususu ispat ve belli edecek şekilde düzenlenmiş ve imzalanmış (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların 488 sayılı yasanın 1’inci maddesi hükmü uyarınca damga vergisine tabi tutulduğu, olayda kredi olarak verilmiş, zamanında ödenmemiş ve icra dairesine intikal etmiş alacağın satıştan önce 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 111’nci maddesi hükmü gereği icra dairesi nezdinde borçlu şirketin talep ve beyanına dayalı olarak önceki kredi sözleşmesinin dışında borçlu ve alacaklı ile birlikte icra dairesince yasal bir zorunluluk gereği düzenlenen belge ile taksitlendirildiği, bu belgenin, ödeme şekli ve şartlarını belli eden beyana dayalı taahhüdü tespit eden tutanak mahiyetinde olduğu, yasanın aradığı anlamda akitlerden sayılmadığı, bu nedenle söz konusu belgenin sözleşme olduğundan söz edilerek yapılan cezalı tarhiyatta isabet bulunmadığı gerekçesiyle kaldıran …Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; Damga Vergisi Kanununa göre, kağıtların mahiyetlerinin tayininde şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adların, belirtilmemiş olanlarda sözleşmedeki yazının tazammum ettiği hüküm ve manaya bakılacağı, İcra İflas Kanununun 111’nci maddesinin 1’inci ve 3’üncü bentlerine göre ilgili belgenin sözleşme olduğunun açık olduğu, söz konusu belgeyi tutanak olarak niteleyen mahkeme kararında isabet bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi :Uyuşmazlık konusu cezalı damga vergisi tarhiyatının dayanağı olan, yükümlü …A.Ş. ile … Bankası … Şubesi arasında … 3’üncü İcra ve İflas Müdürlüğünde düzenlenmiş bulunan 31.3.1992 günlü belgenin incelenmesinden; bu belgenin 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci ve 4’üncü maddeleri ile İcra İflas Kanununun 111’nci ve 340’ncı maddeleri ve Borçlar Kanununun 11’nci ve 18’inci maddeleri hükümleri çerçevesinde, belli bir borcun faiz de dahil olmak üzere kabulü suretiyle, belli bir itfa planı çerçevesinde ödenmesine dair şekil ve şartların tespitine dair karşılıklık icap ve kabulün yazılı olarak gerçekleştiği sözleşme (taahhüt) mahiyetinde olduğu anlaşılmıştır.
Bu haliyle bir sözleşmede bulunabilecek ana unsurlar ve tipik özellikleri taşıyan belgenin sözleşme olması nedeniyle, %05 oranında damga vergisine tabi tutulması suretiyle idarece yapılan tarhiyatın onanması gerekirken, herhangi bir şeyi tespite yarayan tutanak olarak niteleyerek cezalı damga vergisini kaldıran mahkeme kararında isabet bulunmadığından bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden, yükümlü …A.Ş. ile … Bankası … Şubesi arasında … 3’üncü İcra ve İflas Müdürlüğünde düzenlenmiş bulunan 31.3.1992 tarihli belgenin, faizler de dahil olmak üzere 169.540.323.197.- lira tutarında borcun belli bir itfa planı çerçevesinde ödenmesine dair sözleşme olduğundan bahisle, %05 oranında damga vergisine tabi tutulması suretiyle dava konusu cezalı tarhiyatın yapıldığı anlaşılmıştır.
488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde, bu kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu kanundaki kağıtlar teriminin yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeleri ifade ettiği, 4’üncü maddesinde bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılacağı, kağıtların mahiyetlerinin tayininde şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş, olanlarda üzerlerindeki yazının tazammum ettiği hüküm ve manaya bakılacağı belirtilmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun uyuşmazlık konusu belgenin düzenlenmesine dayanak teşkil eden 111’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, “Borçlu, alacaklının satış talebinden evvel borcunu muntazam taksitlerle ödemeyi taahhüt eder ve birinci taksiti de derhal verirse icra muamelesi durur”, 3’üncü fıkrasında, “Borçlu ile alacaklının icra dairesinde yapacakları borcun taksitlendirilmesine ilişkin sözleşmenin devamı süresince 106’ncı maddedeki süreler işlemez” hükmü yer almış olup; 340’ncı maddede de, 111’nci madde mucibince veya alacaklının muvafakatı ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine tetkik merci tarafından bir aydan üç aya kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir.
Türk Hukuk Lügatında, akit; iki tarafın bir hususu karşılıklı iltizam ve taahhüt etmeleridir ki, icap ve kabulü birbirine bağlamaktan ibarettir denilmiş; taahhüt ise, kendi nam ve hesabına hakiki bir şahsa veya hususi yahut amme hükmü şahsına karşı mukaveleli veya mukavelesiz bir işin yapılmasının veya bir malın tesliminin hakiki veya hükmi şahıslar tarafından deruhte edilmesi olanak tanımlanmıştır.
Buna göre; bir akdin oluşması için, bir tarafın icapta bulunması; diğer tarafın ise, bu icabı kabul etmesi gerekmektedir. İcap ve kabulün yazılı olarak yapılması ve bir kağıtta birleşmesi halinde, bu kağıt mukavelenamedir.
Borçlar Kanununun 11’inci maddesine göre; hukuki işlemlerin belli bir şekil şartına bağlanması, öngörülen istisnalar dışında söz konusu değildir. Gerek şekil şartının bulunmadığı, gerek şekil şartına uyulmasının zorunlu olduğu hallerde, düzenlenecek kağıtlar, diğer şartların varlığı halinde damga vergisi kapsamına girecektir. Özellikle, sözleşmelerin şekil ve şartlarına ilişkin olarak hangi esaslardan hareket edilmesi gerektiğini belirleyen Borçlar Kanununun 18’inci maddesine göre de, şekli kanun ile düzenlenmemiş bulunan kağıtların mahiyetlerinin tayininde kağıdı düzenleyenlerin o kağıda verdikleri adın değil, kağıdın içerdiği asıl işlemin niteliğinin ve amaçlarının dikkate alınması gerekli bulunmaktadır. Kağıdın mahiyetinin tayini bakımından yapılacak olan ve temelde tarafların irade ve amaçlarının belirlenmesine yönelik olan bu işlemde, sözleşmenin bir bütün olarak ele alınması gerekmektedir.
Olayda; alacaklı … Bankası … Şubesi ile davacı şirket arasında düzenlenen 31.3.1992 tarihli belgede, davacının, …Asliye Ticaret Mahkemesinin …, …, …, …esas sayılı dava dosyalarında vaki itirazlarını geri alarak, 15.2.1996 tarihi itibarıyla faiz dahil olmak üzere 169.540.232.197.- lira tutarındaki borcu kabul etmekle birlikte, borcun vade ve taksitlerinde ödenmemesi halinde belirlenen tazminatı ve ödemeyi ve itfa planına uyulmaması durumunda da icra takiplerine devam olunmasını kabul ve taahhüt ettiği anlaşılmıştır.
Şu hale göre, borcun belli bir itfa planı çerçevesinde ödenmesine dair şekil ve şartların belirlenmesine ilişkin söz konusu belgenin, sözleşmede bulunabilecek ana unsurları ve tipik özellikleri ihtiva ettiği ve bu haliyle karşılıklı icap ve kabulün yazılı olarak gerçekleştiği anlaşılmakla, belgenin herhangi bir şeyi tespite yarayan tutanak değil, mukavelename olduğu sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Böyle olunca, icra dairesi tarafından bu belgenin onaylanmış bulunması keyfiyetinin söz konusu belgenin mahiyetini değiştirecek bir neden olarak kabulü mümkün değildir.
Bu nedenle, uyuşmazlık konusu belge, mukavelename olduğundan %05 oranında damga vergisine tabi tutulması suretiyle yapılan tarhiyatta yasal isabetsizlik görülmemiştir.
Ayrıca, anlaşmazlık konusu vergi dolayısıyla kesilmiş bulunan kaçakçılık cezası hakkında olayın hukuki niteliği göz önünde bulundurulmak suretiyle mahkemece bir karar verileceği de tabiidir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; vergi mahkemesi kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 11.3.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.