Danıştay Kararı 7. Daire 1997/2326 E. 1997/4562 K. 09.12.1997 T.

7. Daire         1997/2326 E.  ,  1997/4562 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/2326
Karar No: 1997/4562

Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
Karşı Taraf : …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Halkalı Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 13.4.1992 gün ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı eşya nedeniyle yükümlü adına yapılan ek gümrük vergi ve resimleri tahakkukuna vaki itirazı reddeden işlemi; 1615 sayılı Gümrük Kanununun 86’ncı ve 89’uncu maddelerinden bahisle, dosyanın incelenmesinden, dava konusu ek tahakkukun, fiili ithalatın yapıldığı tarihten itibaren üç yıl geçtikten sonra 3.8.1995 tarihinde yükümlüye tebliğ edildiği, dolayısıyla ek gümrük vergi ve resimlerinin zaman aşımına uğradığının anlaşıldığı, diğer taraftan, Gümrük Kanununun 86’ncı maddesindeki zaman aşımı süresinin geçmesi halinde de; ceza uygulanması gerektiği yolunda mahkemece verilmiş bir karar mevcut ise, 86’ncı maddedeki 3 yıllık zaman aşımı süresi aranmaksızın Ceza Kanununda öngörülen ceza ve dava zaman aşımı süreleri içerisinde yapılacak ek tahakkukla gümrük vergi ve resimlerinin takibinin mümkün olduğu, olayda, 89’uncu maddenin aradığı şekilde bir kovuşturma yapılmadan, fiilin ceza uygulamasını gerektirdiği yolunda mahkeme tarafından bir karar verilmeden ek tahakkuk yapılmış olması nedeniyle dava konusu ek tahakkukta bu yönüyle de yasaya uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden …. Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararının; ceza davasının kendi zaman aşımı süresi içinde açılmış olması ve bu hususta henüz bir karar verilmemiş olması, verginin ceza zaman aşımı içinde tarh ve tahsiline mani olmadığından, yükümlü adına yapılan ek tahakkukta yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: Yükümlü kuruluş adına Halkalı Giriş Gümrük Müdürlüğünce 1991 yılının muhtelif aylarında tescilli beyannameler ile ithal olunan kimyasal maddelerin değerinin düşük gösterildiğinden bahisle yapılan ek tahakkuk aleyhine açılan dava üzerine, ek gümrük vergisinin fiili ithal tarihinden itibaren 3 yıl geçirilerek istenilmesi nedeniyle olayda zaman aşımı bulunduğu gerekçesi ile ek tahakkuku kaldıran …Vergi Mahkemesi kararı, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 86’ncı maddesine uygun olup, temyiz dilekçesinde değinilen aynı yasanın 89’uncu maddesindeki ceza zaman aşımı süresi ile ilgili hükmünde tahsilat süresinin düzenlenmesi ve olaya uygulanma yeteneğinin bulunmaması nedeniyle, yasal dayanaktan yoksun temyiz isteğinin reddiyle gerekli inceleme ve araştırma dayalı vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; fiili ithal tarihinden itibaren Gümrük Kanununun 86’ncı maddesinde öngörülen üç yıllık sürenin geçmesinden sonra yapılan ek tahakkuku zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle kaldıran mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
Adı geçen kanunun 86’ncı maddesinde; kanuna göre alınması gereken gümrük vergisi ödenmeden veya eksik ödenerek yurda sokulan eşyadan, bu suretle hiç alınmamış veya noksan alınmış olan vergilerin eşyanın fiili ithal tarihinden itibaren üç yıl içinde ilgili gümrüğünce yazı ile bildirilerek mükelleflerinden isteneceği; 89’uncu maddesinde de, gümrük vergileri alacaklarının ceza uygulamasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zaman aşımının daha uzun bulunması halinde, bu alacakların da, Türk Ceza Kanununun dava ve ceza zaman aşımları hakkındaki süreler içerisinde kovuşturulup tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre; gümrük vergilerinin noksan ödenmesi veya hiç ödenmemesi sonucunu yaratan eylemin suç oluşturması ve bu suçun tabi olduğu dava ve ceza zaman aşımı süresinin daha uzun olması hallerinde Türk Ceza Kanunundaki daha uzun olan zaman aşımı süresinin uygulanması mümkün olmakla birlikte, bir eylemin suç oluşturduğu açılacak ceza davası sonucunda verilen kararla kesinlik kazanabileceğinden, anılan sürelerden yararlanılarak ek gümrük vergisi tahakkuku yapılabilmesi, öncelikle bu konuda cumhuriyet savcılığınca açılmış bir ceza davasının mevcudiyetine bağlı bulunmaktadır.
Ancak, cumhuriyet savcılığınca ceza davası açılmış olması, idarenin Türk Ceza Kanununda yazılı zaman aşımı sürelerinden yararlanması için yeterli olmayıp, eylemin suç oluşturup oluşturmadığı hususu, ceza davası hakkında verilecek kararla ortaya çıkacağından, olayda uygulanacak zaman aşımı süresinin ceza mahkemesince verilecek karar sonucuna göre belirlenmesi zorunluluğu ortadadır. Dolayısıyla; ek tahakkuka karşı açılan idari davanın karara bağlanabilmesi için, öncelikle, cumhuriyet savcılığınca açılan ceza davasının sonucunun beklenilmesi gereklidir.
Dairemizin E:1997/2326 sayılı dosyası içinde mevcut Halkalı Giriş Gümrük Müdürlüğünün 22.5.1997 gün ve 42130 sayılı yazısının incelenmesinden, olayla ilgili olarak Küçükçekmece ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulduğu anlaşılmakta ise de; davalı idarece, temyiz dilekçesinde, cumhuriyet başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulan şirket yetkilileri hakkında ceza davası açıldığı yolunda iddiada bulunulmadığı gibi, bu konuda herhangi bir bilgi ve belge de ibraz edilmediğinden, olaya Türk Ceza Kanununda öngörülen zaman aşımı sürelerinin uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Bu itibarla, dava konusu ek tahakkuku yazılı gerekçeyle kaldıran mahkeme kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine; mahkeme kararının onanmasına, 9.12.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

AYRIŞIK OY
Dosyanın incelenmesinden; …ve …Cumhuriyet Başsavcılıklarına suç duyurusunda bulunulduğu anlaşıldığından; zaman aşımı süresinin belirlenebilmesi için, cumhuriyet başsavcılığınca kamu davası açılıp açılmadığı araştırılarak; açılmışsa, bu davanın sonucunun beklenilmesi ve buna göre davanın karara bağlanması gerekeceğinden, bu yapılmadan verilen temyize konu kararda isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, istemin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulması gerekeceği oyu ile çoğunluk kararına karşıyım.