Danıştay Kararı 7. Daire 1997/197 E. 1997/4432 K. 01.12.1997 T.

7. Daire         1997/197 E.  ,  1997/4432 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/197
Karar No: 1997/4432

Temyiz İsteminde Bulunan : Kocasinan Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Sigorta Acenteliği A.Ş.
İstemin Özeti : 1993 yılının Ocak dönemi hizmet vergisi (sigorta vergisi) beyannamesinin kanuni süreden sonra verilmesi nedeniyle beyan edilen miktar üzerinden kesilen kaçakçılık cezasını; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344’üncü maddesinin 7’nci fıkrası hükmü açıklandıktan sonra, olayda, 1993 yılının Ocak dönemi beyannamesinin kanuni sürenin bitiminden bir gün sonra, 16.2.1993 tarihinde ek süre içinde verildiği anlaşılmakla, vergi zıyaından söz edilemeyeceği, bu itibarla kesilen cezada isabet bulunmadığı gerekçesiyle kaldıran …. Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…; K:…sayılı kararının; tahakkuk zamanında yapılmadığından vergi ziyaı meydana geldiği, olayda ek süre diye bir süreden söz edilemeyeceği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi : Olayda, 1993 yılı Ocak dönemi beyannamesi kanuni sürenin bitiminden bir gün sonra, yükümlü kurum tarafından vergi dairesinin herhangi bir uyarısı olmaksızın kendiliğinden verilmiştir.
Yani davacı kurumun vergi ziyaı meydana getirme kastından söz edilemez. Ancak kusurlu davranılmıştır. Bu itibarla olayda kusur cezası uygulanması gerekir.
Açıklanan nedenle vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 341’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, “vergi zıyaı, mükelleflerin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder.” şeklinde tanımlanmış, aynı maddenin son fıkrasında da, verginin sonradan tahakkuk ettirilmesinin veya tamamlanmasının veyahut haksız iadenin geri alınmasının ceza uygulanmasına mani teşkil etmeyeceği belirtilmiştir.
Olayda, en geç 15.2.1993 tarihine kadar verilmesi gereken, 1993 yılı Ocak dönemine ait hizmet (sigorta) vergisi beyannamesi, vergi dairesinin herhangi bir uyarısı olmaksızın, yükümlü kurum tarafından 16.2.1993 tarihinde kendiliğinden verilmiş olmakla, beyannamenin geç verilmesinde yükümlü kuruma kasıt izafesi mümkün değil ise de, geç tahakkuk ettirilip geç ödenmekle zıyaa uğratılan vergi dolayısıyla olaya kusur cezası uygulanması gerekir.
Bu itibarla, cezanın tamemen terkini yolunda verilen mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 1.12.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.
Olayda, 1993 yılı Ocak dönemi beyannamesi kanuni sürenin bitiminden bir gün sonra, yükümlü kurum tarafından vergi dairesinin herhangi bir uyarısı olmaksızın kendiliğinden verilmiştir.
Yani davacı kurumun vergi ziyaı meydana getirme kastından söz edilemez. Ancak kusurlu davranılmıştır. Bu itibarla olayda kusur cezası uygulanması gerekir.
Açıklanan nedenle vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.