Danıştay Kararı 7. Daire 1997/1349 E. 1998/712 K. 25.02.1998 T.

7. Daire         1997/1349 E.  ,  1998/712 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/1349
Karar No: 1998/712

Temyiz İsteminde Bulunan : … İplik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
Vekili : Av….
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
İstemin Özeti : İskenderun Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 13.3.1993 gün ve… sayılı giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın beyan edilen kıymetinin noksan olduğundan bahisle yapılan ek tahakkuka vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davayı; 1615 sayılı Kanunun 65’inci ve Gümrük Yönetmeliğinin 243’üncü maddelerini açıklayarak, olayda, Cidde Başkonsolosluğu Ticaret Ataşeliği nezdinde yapılan kıymet araştırması neticesinde elde edilen kıymetin ek tahakkuka esas alındığının, anlaşıldığı ithal eşya için ithalatın gerçekleştirildiği ülke olan Suudi Arabistan nezdinde kıymet araştırması yapılmasının ve bu ülkede geçerli rayiç bedelin ek tahakkuka esas alınmasının yerinde olduğu gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; beyan edilen kıymetin normal fiyata uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Bir ithal eşyasının gümrük vergisinin hesaplanmasında dikkate alınacak olan ve 1615 sayılı Kanunun 65’inci maddesinde tanımı yapılan normal kıymetin tespitinde, menşe ülkesinde oluşan ve tüm alıcılara uygulanan FOB ihraç kıymetinin esas alınması zorunludur.
Bu itibarla, sağlıklı ve objektif bir kıymet araştırmasında menşe ülke FOB ihraç birim fiyatlarının tespiti hususunda da, imalatçı ülkenin yetkili birimleri veya imalatçı-ihracatçı firma ya da bu firmanın, kanuni ve ticari zorunluluk ve sorumluluk kuralları çerçevesinde doğru bilgi vermesi şartıyla Türkiye mümessilleri nezdinde fiyat araştırması yapılması gerekmektedir. Zira, kanunun aradığı anlamda normal kıymet, ihracatın gerçekleştirildiği ülkede oluşan kıymet değil, menşe ülkede oluşan FOB ihraç kıymettir.
Aksi bir uygulama, ithal edilen aynı nitelik ve standarttaki eşyaların, ithal ülkelerinde farklı koşullara göre oluşan değişik fiyatlar esas alınarak vergilendirilmesi gibi bir sonuç doğurur ki, bu da gümrük mevzuatımızla öngörülen amaç ve uygulamalara ters düşür.
Bu durumda, eşyanın menşe memleketinde oluşan FOB ihraç birim fiyatlarının tespiti yoluna gidilmeksizin, ithalatın gerçekleştirildiği ülke nezdinde gerçekleştirilen kıymet araştırması neticesinde tespit edilen ve bu ülkedeki piyasa fiyatlarını yansıtan kıymet üzerinden yapılan ek tahakkukta mevzuata uyarlık bulunmadığından, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
1615 sayılı Gümrük Kanununun “Eşyanın Kıymeti” başlığını taşıyan ve olay tarihinde yürürlükte bulunan 65’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; “İthal eşyasının gümrük vergisine esas olan kıymeti, gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki normal fiyatıdır.” denilmiş, 2’nci fıkrasında; “Normal fiyat, birbirinden müstakil bir alıcı ile bir satıcının tam ve serbest rekabet şartları içinde uyuştuğu farz olunan fiyattır.
Bu fiyat tespit olunurken;
a) Eşyanın alıcıya Türkiye’de giriş liman veya mahallinde teslim edildiği,
b) Eşyanın satışına ve Türkiye’de giriş liman veya mahallinde teslimine mütaallik bütün masrafların satıcıya ait bulunduğu, dolayısıyla normal fiyata dahil olduğu,
c) Türkiye’de ödenmesi gereken vergi ve resimlerin alıcıya ait olduğu dolayısıyla normal fiyata dahil bulunmadığı farz olunur.” denilmek suretiyle ithal eşyasının gümrük vergisine esas kıymeti olan “normal fiyatın” tanımı yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, 13.3.1993 gün ve … sayılı giriş beyannamesi muhteviyatı, Japonya menşeli …marka otomobillerin Suudi Arabistan’da yerleşik ihracatçı firmadan satın alınarak ithal edildiği, gümrük idaresince, Cidde Başkonsolosluğu Ticaret Ataşeliği nezdinde gerçekleştirilen kıymet araştırması neticesinde bildirilen Suudi Arabistan piyasa fiyatına oranla beyan edilen kıymetlerin noksan olduğundan bahisle ek tahakkuk yapıldığı anlaşılmıştır.
Bir ithal eşyasının gümrük vergisinin hesaplanmasında dikkate alınacak olan ve 1615 sayılı Kanunun 65’inci maddesinde tanımı yapılan normal kıymetin tespitinde, menşe ülkesinde oluşan ve tüm alıcılara uygulanan FOB ihraç kıymetinin esas alınması zorunludur.
Bu itibarla, sağlıklı ve objektif bir kıymet araştırmasında menşe ülke FOB ihraç birim fiyatlarının tespiti hususunda da, imalatçı ülkenin yetkili birimleri veya imalatçı-ihracatçı firma ya da bu firmanın, kanuni ve ticari zorunluluk ve sorumluluk kuralları çerçevesinde doğru bilgi vermesi şartıyla Türkiye mümessilleri nezdinde fiyat araştırması yapılması gerekmektedir. Zira, kanunun aradığı anlamda normal kıymet, ihracatın gerçekleştirildiği ülkede oluşan kıymet değil, menşe ülkede oluşan FOB ihraç kıymettir.
Aksi bir uygulama, ithal edilen aynı nitelik ve standarttaki eşyaların, ithal ülkelerinde farklı koşullara göre oluşan değişik fiyatlar esas alınarak vergilendirilmesi gibi bir sonuç doğurur ki, bu da gümrük mevzuatımızla öngörülen amaç ve uygulamalara ters düşür.
Bu durumda, eşyanın menşe memleketinde oluşan FOB ihraç birim fiyatlarının tespiti yoluna gidilmeksizin, ithalatın gerçekleştirildiği ülke nezdinde gerçekleştirilen kıymet araştırması neticesinde tespit edilen ve bu ülkedeki piyasa fiyatlarını yansıtan kıymet üzerinden yapılan ek tahakkukta mevzuata uyarlık bulunmadığından, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca karar verilmesine gerek bulunmadığına, 25.2.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.