Danıştay Kararı 7. Daire 1996/864 E. 1997/2053 K. 21.05.1997 T.

7. Daire         1996/864 E.  ,  1997/2053 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/864
Karar No: 1997/2053

Temyiz İsteminde Bulunan : … Biracılık ve Malt Sanayi A.Ş.
Vekili : Av. …- Av. …
Karşı Taraf : Adana Gümrük Müdürlüğü
İstemin Özeti : Adana Gümrük Müdürlüğünde tescilli 19.3.1992 gün ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi ile geçici girişi yapılan eşyanın süresi içinde yurt dışı edilmediğinden bahisle, söz konusu eşyaya isabet eden gümrük vergi ve resimleri ile gecikme faizinin istenilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı; uyuşmazlığa konu gümrük vergi ve resimlerinin istenilmesine ilişkin yazının davacı şirkete 9.1.1995 gününde tebliğ edildiği, bu işleme karşı davacı şirket tarafından 13.1.1995 tarihinde Adana Gümrük Müdürlüğü nezdinde itirazda bulunulduğu, adı geçen gümrük müdürlüğünce itirazın 6.3.1995 gün ve 1995/05 sayılı, daha sonra ise, Mersin Gümrükleri Başmüdürlüğünün 20.4.1995 gün ve 95/10 sayılı kararları ile reddedildiği, ihtilaf konusu gümrük vergi ve resimleri ile gecikme faizine karşı ise, başmüdürlük kararı beklenilmeden, 24.2.1995 tarihinde dava açıldığı anlaşılmakla, idari itiraz yolları tüketilmeden açılan davanın inceleme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle reddeden … Vergi Mahkemesinin … günlü; E:…; K:… sayılı kararının; yükümlü şirket tarafından, 28.12.1994 tarihli yazı üzerine 13.1.1995 tarihinde noter kanalı ile gönderilen dilekçe ile itirazın yapıldığı, 19.1.1995 günlü itirazın reddine dair gümrük müdürlüğü yazısının tebliğinden sonra, 24.2.1995 tarihinde dava açıldığı, söz konusu prosedürün, 2577 sayılı Kanuna uygun olduğu, kaldı ki, itirazın, dava açıldıktan sonra da gümrük müdürlüğü ve başmüdürlük tarafından reddedildiği hususunun mahkemece de bilinmesi karşısında, aynı kararda, dava açmak için başmüdürlük ret kararının beklenilmesi icap ettiği gerekçesiyle davanın reddinin çelişki oluşturduğu, 2577 sayılı Kanunun üst makamlara başvuruya ilişkin 11. maddesinin ise, vergi uyuşmazlıklarında (parantez içi hükmü uyarınca) uygulanamayacağı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Uyuşmazlık, mükellef şirket tarafından geçici olarak ithal edilen eşyanın kanuni yurtta kalma süresi içinde yurt dışı edilmediğinden bahisle, ithalat anında depozito şeklinde teminata bağlanan gümrük vergi ve resimlerinin istenilmesinden kaynaklanmıştır.
Söz konusu vergi ve resimlerin ödenmesi gerektiği yolundaki 28.12.1994 günlü gümrük müdürlüğü yazısı üzerine yapılan mükellef itirazının, 19.1.1995 tarihli gümrük müdürlüğü yazısı ile reddedilerek, vergi ve resimlerin kanuni faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğinin bildirilmesi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle dava açıldığı, mahkemece, mükellef itirazının, 6.3.1995 günlü gümrük müdürlüğü, 20.4.1995 günlü gümrükler başmüdürlüğü kararları ile reddedilmesine rağmen, davanın, bu tarihten önce ve idari itiraz yolları tüketilmeden 24.2.1995 tarihinden önce açıldığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 79. maddesinin 1. fıkrasında, tahakkuku yapan memurların, yaptıkları tahakkukları mükellefe veya temsilcisine veya gümrük komisyoncusuna bildirerek beyanname ve sair tahakkuk kağıtları üzerinde imza alacakları, bu suretle tahakkuka bilgi edinmekten, beyanname ve tahakkuk kağıdını imzalamaktan çekinenlere yazılı tebligat yapılacağı, itirazın ancak bu fıkrada yazılı imza veya yazılı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yapılabileceği hükmü yer almış, 78. maddesinde ise, mükelleflerin, gümrük vergisi tahakkuklarına karşı aşağıda yazılı sebeplerle itiraz edebilecekleri belirtildikten sonra, itiraz sebepleri, 7 fıkra halinde sayılmış, 80 ve devamı maddelerinde de, idari itiraz mercileri gösterilmiştir.
Olayda, Gümrük Kanununun 79. maddesine belirtildiği anlamda bir tahakkuk bulunmayıp, daha önce tahakkuk ettirilerek itirazsız kesinleşen ve teminata bağlanan bir amme alacağının tahsiline yönelik bir işlem tesisi söz konusu olduğundan, Gümrük Kanununun 78. maddesinde sayılan itiraz sebepleri olayda bulunmamaktadır. Bu nedenle de, idari itiraz prosedürünün olayda işletilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, 19.1.1995 tarihli gümrük müdürlüğü işleminin, idari davaya konu kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem olarak kabulü suretiyle, uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekmektedir.
Kaldı ki, davanın devamı sırasında, mükellef tarafından, dava açılmasından önce yapılan itirazın, Mersin Gümrükleri Başmüdürlüğünün 20.4.1985 gün ve 1995/10 sayılı kararı ile reddi suretiyle, idari itiraz prosedürünün tamamlanmış olması, bu hususun, karar tarihinde mahkemece de bilinmesi karşısında, idari itiraz yolları tüketilmeden açılan davanın incelenme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolundaki mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 119. maddesinin 11. fıkrası kapsamında geçici olarak ithal edilen eşyanın kanuni yurtta kalma süresi içinde yurt dışı edilmediğinden bahisle, eşyaya isabet eden gümrük vergilerinin, Gümrük Kanununun 149 ve 176. Maddeleri uyarınca kanuni faizleri ile birlikte istenildiği, yükümlü şirketin süresi içinde yaptığı itirazın, gümrük müdürlüğünün 19.1.1995 gün ve B.02.1.GÜM.4.06.14.10/92-1882-1551 sayılı kararı ile reddedilerek, söz konusu vergi ve resimler ile kanuni faizin ödenmesi, aksi takdirde 6183 sayılı Kanunun 51. maddesi uyarınca işlem yapılacağının yükümlü şirkete bildirilmesi üzerine, bu işlemin iptali ve gümrük vergi ve resimleri ile kanuni faizin kaldırılması istemiyle işbu davanın açıldığı, davanın devamı sırasında ise, mükellef itirazının, 6.3.1995 gün ve 1995/05 sayılı gümrük müdürlüğü kararı ile reddedilerek, itiraz evraklarının, Gümrük Kanununun 81. ve Gümrük Yönetmeliğinin 412. maddesi uyarınca, Mersin Gümrükleri Başmüdürlüğüne intikal ettirildiği, anılan başmüdürlüğün 20.4.1995 gün ve 1995/10 sayılı kararı ile de itirazın reddedildiği anlaşılmıştır.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 79. maddesinin 1. fıkrasında, tahakkuku yapan memurların, yaptıkları tahakkukları mükellefe veya temsilcisine veya gümrük komisyoncusuna bildirerek beyanname ve sair tahakkuk kağıtları üzerinde imza alacakları, bu suretle tahakkuka bilgi edinmekten, beyanname ve tahakkuk kağıdını imzalamaktan çekinenlere yazılı tebligat yapılacağı, itirazın ancak bu fıkrada yazılı imza veya yazılı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yapılabileceği hükmü yer almış, 78. maddesinde ise, mükelleflerin, gümrük vergisi tahakkuklarına karşı aşağıda yazılı sebeplerle itiraz edebilecekleri belirtildikten sonra, itiraz sebepleri; 1- Eşyanın vergi tahakkukuna esas tutulan teknik mahiyet ve niteliklerinin tayin ve tespitinde isabetsizlik bulunması, 2- Eşyanın tarifeye tatbikinde hata edilmesi, 3- Kıymet esasına göre vergiye tabi eşyanın kıymetinin yanlış tayin ve tespit olunması, 4- Milletlerarası anlaşmaların yanlış tatbik edilmiş veya hiç itibara alınmamış olması, 5- Muaflık hükümlerinin yerine getirilmemiş veya yanlış tatbik edilmiş olması, 6- Ağırlık esaslarının uygulanmasında hata edilmesi, 7- Eşyanın menşeinin yanlış tespit olunması, şeklinde yedi fıkra halinde sayılmıştır.
Yine aynı kanunun “İtiraz Mercileri” başlıklı 80. maddesinde, 78. maddenin 1,2,3 ve 6 ncı fıkralarında yazılı sebeplerle yapılacak itirazların 81. maddeye göre, sırasıyla gümrük müdürlükleri, gümrükler başmüdürlükleri, Gümrükler Genel Müdürlüğünce karara bağlanacağı, Gümrükler Genel Müdürlüğü kararlarına karşı idari yargı yolunun açık olduğu, “idari itiraz yolu” başlıklı 84. maddesinde ise, mükelleflerin, 78. maddenin 4,5 ve 7. fıkralarında yazılı sebeplerden biriyle onbeş gün içinde tahakkuku yapan idarenin bağlı bulunduğu gümrük müdürlüğüne itirazda bulunabilecekleri, bu merciin bir ay zarfında vereceği kararlara karşı onbeş gün içinde, bakanlıkça tespit edilecek normal fiyata kadar olan miktarlar için bağlı bulundukları gümrükler başmüdürlüklerine ve bu miktardan yukarı değerde olanlar için Gümrükler Genel Müdürlüğüne itiraz olunabileceği, itiraz üzerine verilecek başmüdürlük veya Gümrükler Genel Müdürlüğü kararlarına karşı mükelleflerin idari yargı mercilerine müracaat edebilecekleri hükme bağlanmıştır.
Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden de anlaşılacağı üzere, idarece, Gümrük Kanununda yer alan usullere göre yapılarak mükelleflere tebliğ edilen tahakkuklara karşı idari itiraz yoluna gidilmesi mümkün olup, ancak bu idari itiraz yolu tüketildikten sonra, itirazı inceleme konusunda yetkili son merciin verdiği kararlara karşı idari yargı yoluna başvurulabilmektedir.
Uyuşmazlığa konu verginin ise, geçici giriş beyannamesinin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, ithalat sırasında tahakkuk ettirilip itirazsız kesinleşerek depozito şeklinde teminata bağlanan bir amme alacağı olması ve geçici ithale konu eşyanın kanuni yurtta kalma süresi içinde yurt dışı edilmediğinden bahisle tahsili yoluna gidilmesi nedeniyle, Gümrük Kanununun yukarıda belirtilen 78. maddesinde yedi bent halinde sayılan itiraz sebepleri olayda bulunmamaktadır. Bu duruma göre de, Gümrük Kanununun 79. ve devamı maddelerinde düzenlenen idari itiraz yolunun olayda uygulanması mümkün değildir.
Bu itibarla, yukarıda içeriği açıklanan 19.1.1995 günlü gümrük müdürlüğü işleminin, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olduğunun kabulü gerekir.
Kaldı ki, mahkeme kararında da belirtildiği gibi, karar tarihinde, mükellef tarafından yapılan itirazın, Gümrük Kanununun 81. ve Gümrük Yönetmeliğinin 412. maddesi uyarınca inceleyerek nihai olarak sonuçlandırmaya yetkili Mersin Gümrükleri Başmüdürlüğünce reddedilmesi suretiyle idari itiraz prosedürünün tamamlandığı anlaşılmakla, idari itiraz yolları tüketilmeden dava açıldığı yolundaki mahkeme kararı gerekçesi yerinde değildir.
Bu nedenle, yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın yazılı gerekçe ile reddedilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 21.5.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.