Danıştay Kararı 7. Daire 1996/609 E. 1996/3206 K. 19.09.1996 T.

7. Daire         1996/609 E.  ,  1996/3206 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/609
Karar No: 1996/3206

Kararın Düzeltilmesini İsteyen :… Plastik San. ve Tic. A.Ş
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
İstemin Özeti : Mersin Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 15.6.1987 gün ve … sayılı geçici giriş beyannamesi ile ithali yapılan eşyanın yurtta kalma süresi geçtikten sonra yurt dışı edildiğinden bahisle salınan gümrük vergi ve resimlerinin kaldırılması istemiyle açılan davayı reddeden …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının onanması yolundaki Danıştay Yedinci Dairesinin 11.10.1995 günlü, E:1993/2722; K:1995/3807 sayılı kararının; eşyanın yurtta kalma ve kira süresinin uzatılması için ilgili mercilere başvuruda bulunulduğu, ancak, kiralayan firmanın kira süresini uzatmaması nedeniyle eşyanın üç ay geç yurt dışı edildiği, kasdi olmayan bu gecikmenin yaptırımının bu kadar ağır olmaması gerektiği, kaldı ki, hazinenin bir kaybının da bulunmadığı ileri sürülerek düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Uyuşmazlık, davacı şirket tarafından geçici kabul yolu ile ithal edilen, ancak, yurtta kalma süresi içinde yurt dışı edilmeyen ve bu süre geçtiği halde süre uzatım talebinde de bulunulmayan eşyalar nedeniyle salınan gümrük vergi ve resimlerine ilişkindir.
Gümrük Kanununun yürürlükte bulunan 2817 sayılı Kanunla değişik 175. maddesinin 1. fıkrasında; “Bu kanunla tayin edilmiş sürelere ilişkin hükümlerin uygulanmasında zorlayıcı sebepler veya beklenmeyen haller nazara alınarak duruma göre Bakanlıkça tespit edilecek esas ve usullere göre süre değişimi yapılabilir.” hükmü yer almış, 2. fıkrasının birinci cümlesinde de, ancak, 140 ıncı madde kapsamına giren eşya için sürelerin bitiminden evvel zorlayıcı sebepleri gösteren bir yazıyla ilgili gümrüğe veya Bakanlığa bizzat veya taahhütlü mektup veya telgrafla başvurulmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Anılan madde hükmünde, süre değişim taleplerinin, Gümrük Kanununun 140. maddesi kapsamına giren eşya hariç, eşyanın kanuni yurtta kalma süresi içinde yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Böyle bir hüküm, söz konusu maddenin, 2419 ve 2817 sayılı Kanunlarla değiştirilmeden önceki ilk halinde var iken, bu hüküm, 2419 sayılı Kanunla kaldırılmış, maddeye, halen yürürlükte bulunan şeklini veren 2817 sayılı Kanun ile de bu durum korunmuştur.
Nitekim, Gümrükler Genel Müdürlüğünce çıkarılan 31.12.1984 gün ve 1985/6 sayılı Genelgede de, 1615 sayılı Kanunun 175. maddesinde, süreye ilişkin başvuruların, kanuni sürenin bitiminden önce yapılması şartının bulunmadığı kabul edilerek, eşyanın yurtta kalma süresinin bitiminden 20 gün önce ilgililerin (mükelleflerin) uyarılması gerektiği merkez ve taşra teşkilatına duyurulmuştur.
Bu düzenlemelere göre, süre değişimi konularında yapılacak başvurular üzerine, idarece, Gümrük Kanununun 175. maddesinde belirtilen zorlayıcı sebepler veya beklenmeyen hallerin bulunup bulunmadığı hususu incelenerek, duruma göre talebin ret veya kabul edilmesi suretiyle işlem tesisi gerekirken, yalnızca süresi içinde süre uzatım talebinde bulunulmadığından bahisle tarhiyat yapılması yasal düzenlemelere aykırılık oluşturur.
Açıklanan nedenlerle, karar düzeltme talebinin kabulü ile, Dairemizin 11.10.1995 günlü, E:1993/2722; K:1995/3807 sayılı kararının kaldırılarak, yukarıda yer alan hususlar gözönünde bulundurularak bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine uygun görüldüğünden, Dairemizce verilen 11.10.1995 günlü, E:1993/2722; K:1995/3807 sayılı karar ortadan kaldırıldıktan sonra işin esası incelendi:
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından, Gümrük Kanununun 119. maddesinin 6. fıkrası hükmünden yararlanılarak kiralama suretiyle geçici olarak ithal edilen makinaların yurtta kalma süresi (15.6.1991) dolduktan sonra, 30.7.1991 tarihinde kayda giren 11.7.1991 gün ve 1281 sayılı dilekçeyle ilgili gümrük müdürlüğünden süre uzatım talebinde bulunulduğu, öte yandan, 14.8.1991 gün ve 1326 sayılı dilekçeyle de, kiralama izin süresinin uzatılması talebi ile Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı İthalat Genel Müdürlüğüne başvurulduğu, ancak, eşyayı kiralayan yabancı şirketin kira süresini uzatmaması üzerine, geçici ithali yapılan eşyaların 26.9.1991 tarihinde ayniyetine uygun olarak yurt dışı edildiği, idarece, eşyaların yurtta kalma süresi içinde süre uzatım talebinde bulunulmadığından bahisle, Gümrük Kanununun 149. Maddesinin uygulanması suretiyle uyuşmazlık konusu gümrük vergi ve resimlerinin yükümlüsünden istenildiği anlaşılmaktadır.
Gümrük Kanununun yürürlükte bulunan 2817 sayılı Kanunla değişik 175. maddesinin 1. fıkrasında; “Bu kanunla tayin edilmiş sürelere ilişkin hükümlerin uygulanmasında zorlayıcı sebepler veya beklenmeyen haller nazara alınarak duruma göre Bakanlıkça tespit edilecek esas ve usullere göre süre değişimi yapılabilir.” hükmü yer almış, 2. fıkrasının birinci cümlesinde de, ancak, 140 ıncı madde kapsamına giren eşya için sürelerin bitiminden evvel zorlayıcı sebepleri gösteren bir yazıyla ilgili gümrüğe veya Bakanlığa bizzat veya taahhütlü mektup veya telgrafla başvurulmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Söz konusu madde, 2419 ve 2817 sayılı Kanunlarla değiştirilmeden önce, “Aksine sarahat bulunmadıkça bu kanunda tayin edilmiş sürelere ilişkin hükümlerin uygulanmasında sürelerin bitiminden evvel başvurulmak şartıyla zorlayıcı sebepler ve beklenmeyen haller nazara alınarak, duruma göre burada Bakanlıkça süre değişimi yapılabilir.” hükmünü taşımakta iken, 25.2.1981 tarih ve 2419 sayılı Kanun ile yeniden düzenlenerek, Gümrük Kanununun 140. Maddesi kapsamına giren eşya dışında, diğer ithalatlarda, süre değişimi için, sürelerin bitiminden evvel başvuru zorunluluğu kaldırılmıştır. 2817 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte de aynı ilke korunarak, maddenin halen yürürlükte bulunan şekli verilmiştir.
Yukarıda yer alan açıklamalardan ve 175. maddenin yürürlükte bulunan hükmünden de anlaşılacağı üzere, Gümrük Kanunu ile tayin edilmiş sürelerin değişimi için, 140. madde kapsamına giren eşya hariç olmak üzere, sürelerin bitiminden önce başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. 175. maddede yer alan hüküm ile, kanunla tayin edilmiş sürelere ilişkin hükümlerin uygulanmasında, zorlayıcı sebepler veya beklenmeyen haller nazara alınarak bu sürelerin değişimi konusunda Bakanlığa bir takdir yetkisi verilmiştir.
Nitekim, Gümrükler Genel Müdürlüğünce çıkarılan 31.12.1984 gün ve 1985/6 sayılı Genelgede de, 1615 sayılı Kanunun 175. maddesinde, süreye ilişkin başvuruların kanuni sürenin bitiminden önce yapılması şartının bulunmadığı belirtildikten sonra, eşyanın yurtta kalma süresinin bitiş tarihinden 20 gün önce, ilgilisine, sürenin bitim tarihine kadar yurt dışı edilmesi,çıkış hükmünde gümrüğe teslimi veya mücbir sebeple birlikte ek süre talebinde bulunmaları, aksi takdirde kanuni gereğine tevessül edileceği hususunun tebliği, tebligatta belirtilen süre içinde müracaatları halinde gereğinin yapılması, müracaat olmaması halinde gümrük vergi ve resimlerinin kanuni faizi ile birlikte irada intikali ile (Gümrük Kanununun) 149. madde uyarınca işlem yapılması gerektiği gümrük merkez ve taşra teşkilatına bildirilmiştir.
Bu durumda, yukarıda yer alan düzenlemeler uyarınca, geçici ithali yapılan, ancak kanuni yurtta kalma süresi içinde yurt dışı edilmeyen eşyalar hakkındaki süre uzatım talepleri üzerine, Gümrük Kanununun 175. Maddesinde belirtilen zorlayıcı sebepler veya beklenmeyen hallerin bulunup bulunmadığı hususu incelenmeden, kanunda öngörülmediği halde, yalnızca eşyanın kanuni yurtta kalma süresi içinde süre uzatım talebinde bulunulmadığından bahisle tarhiyat yapılmasında ve söz konusu tarhiyatın kaldırılması istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 19.9.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.