7. Daire 1996/480 E. , 1996/1493 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/480
Karar No: 1996/1493
Temyiz İsteminde Bulunan : Gaziler Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … İlaç ve Kimyasal Ürünler Sanayi ve Ticaret A.Ş.
İstemin Özeti : 1992 yılının Ocak-Haziran dönemlerine ilişkin işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca 1992 Ocak dönemi için yükümlü şirket adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisini; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 21. maddesinden bahisle, vergi inceleme raporunda, kabul kredili ithalat nedeniyle yurt dışına yapılan faiz ödemelerinin Katma Değer Vergisi Kanununun 1. ve 4. maddeleri hükümleri karşısında hizmet ithali olarak kabulü ve dolayısıyla anılan kanunun 6. ve 26. maddeleri gereğince katma değer vergisine tabi tutulması gerektiğinin belirtildiği, oysa, ithal eşyanın gümrük vergisine esas olan kıymetinin gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki fiyat olduğu, bu fiyatın ise birbirinden müstakil bir alıcı ile bir satıcının tam ve serbest rekabet şartları içinde anlaştığı düşünülen fiyatı ifade ettiği, sözü geçen kanunun 21. maddesinin de bunu bu şekilde belirlediği, ayrıca gerek Gümrük Kanununun 65. maddesinde, gerekse Gümrük Yönetmeliğinde, normal fiyatın tespitinde dikkate alınması gereken unsurlar sayılmış olup, vade faizinin ayrıca eşyanın gümrük vergisine esas olan kıymetine ilave edileceğine dair bir hüküm bulunmadığı, bütün bunlar gümrük vergisi ile bundan kaynaklanan katma değer vergisi için söz konusu ise de; kabul kredili ithalatı da bunlardan ayrı düşünmek mümkün olmadığından yapılan cezalı tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle terkin eden …Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; vergi inceleme raporu uyarınca yükümlü şirket adına yapılan cezalı tarhiyatın yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Mükellef şirketin kabul kredili ithalat yolu ile ithal ettiği mallar için beyan ettiği ithal fiyatına kredi karşılığı ödediği vade farkını dahil etmediğinin anlaşılması sebebi ile bu fark üzerinden tarh ve tebliğ edilen ithalde alınan katma değer vergisi ve kaçakçılık cezası aleyhine açılan dava üzerine; kabul kredili ithalatta kabul kredisi faizlerinin malın gümrük vergisine esas olan kıymetine ilave edileceğine dair bir mevzuat hükmü bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu ithalde alınan katma değer vergisi ve kaçakçılık cezası tarhiyatını terkin eden …Vergi Mahkemesi kararı; ihtilaf konusu kabul kredili ithalatta ödenen kredi faizlerinin ithalatçı firma tarafından ihracatçı firmaya ödenmekte olduğundan ithal edilen mal bedeline dahil olduğu halde beyan edilen mal değerine dahil edilmemesi, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 21 inci maddesi c bendi amir hükmü ile 24 üncü maddesi c bendi amir hükmüne aykırı bulunduğundan, temyiz talebinin kabulü ile …Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Kabul kredili ithalat yoluyla, yurt dışından, ilaç üretiminde kullanılan ham madde, yardımcı madde ve ambalaj malzemeleri ithal eden yükümlü şirketin, kullanmış olduğu kredi karşılığında yaptığı faiz transferinin hizmet ithali sonucu gerçekleştiği, dolayısıyla faiz geliri elde eden yurt dışındaki ihracatçı firmanın Türkiye içinde ikametgahının, iş yerinin, kanuni merkez ve iş merkezinin bulunmaması nedeniyle, transfer edilen faiz tutarları üzerinden yükümlü şirket tarafından sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi hesaplanarak beyan edilip ödenmesi gerektiği yolundaki vergi inceleme raporu üzerine ihtilaflı dönem için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salındığı anlaşılmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun “İthalatta Matrah” başlıklı 21. maddesinin (c) bendinde; fiili ithalata kadar yapılan diğer giderler ve ödemeler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemeler matraha dahil edilecek unsurlar arasında sayılmış olup, kabul kredili ithalatta fatura bedeli dışında satıcıya ödenmek üzere transfer edilen vade farklarının (vade faizi) “fiili ithalata kadar yapılan diğer giderler ve ödemeler” kapsamında düşünülmesi icap eder.
Bu durumda, ithalatta katma değer vergisi matrahına dahil bir gider niteliği taşıyan vade farkları (vade faizi) transferinin hizmet ithalinin bir sonucu olduğunun kabulü suretiyle sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi mükellefiyeti tesisi halinde mükerrer vergilendirmeye sebebiyet verileceği kuşkusuzdur.
Nitekim; yükümlü şirket tarafından fatura bedeli dışında satıcıya (ihracatçı) ödenmek üzere transfer edilen vade faizinin ithalatta katma değer vergisi matrahına dahil edilmesi suretiyle salınan katma değer vergilerinin ihtilaf konusu yapılmaksızın ödendiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yükümlü şirket adına yapılan kaçakçılık cezalı katma değer vergisini terkin eden mahkeme kararı varılan sonucu itibarıyla yerinde görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, mahkeme kararının onanmasına, 15.4.1996 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
(X)- AYRIŞIK OY: Uyuşmazlık, Dairemiz kararında da açıkça belirtildiği üzere, yükümlü şirketin kullanmış olduğu kredi karşılığında faiz ödemesi yaptığı, bu faiz transferinin bir hizmet ithali sonucu gerçekleştiği, faiz geliri elde eden yabancı kurumun Türkiye içinde ikametgahının, iş yerinin veya kanuni merkezinin bulunmaması nedeniyle, davacı şirketin transfer edilen faiz tutarları üzerinden sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi hesaplayarak beyan edip ödemesi gerektiğinden bahisle yapılan dahilde alınan katma değer vergisi tarhiyatına ilişkin olup, ithalde alınan katma değer vergisi ile bir ilgisi bulunmamaktadır.
Nitekim yine kararımızda belirtildiği üzere, aynı faiz tutarının ithalatta katma değer vergisi matrahına dahil edilmesi suretiyle katma değer vergisi salındığı ve ihtilaf konusu yapılmaksızın ödendiği anlaşılmaktadır.
Esasen ithale ilişkin bir verginin vergi dairesince tarh ve tahakkuku da söz konusu olamaz.
2575 sayılı Yasanın 31 inci maddesi hükmü uyarınca, Dairemizce ancak ithale ilişkin vergilerden doğan uyuşmazlıkların incelenmesi mümkün bulunduğundan, Dokuzuncu Dairece Dairemize gönderilen dosyanın görevli dairenin belirlenmesi için Danıştay Başkanlık Kuruluna gönderilmesi gerektiği oyu ile karara bu yönden karşıyım.