Danıştay Kararı 7. Daire 1996/4040 E. 1997/4502 K. 04.12.1997 T.

7. Daire         1996/4040 E.  ,  1997/4502 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/4040
Karar No: 1997/4502

Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
Karşı Taraf : … Denizcilik İşletmesi Kollektif Şirketi
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Yükümlü şirkete ait olup, dış seferden dönen geminin yükünü boşalttıktan sonra, Türk limanları arasında gümrüklenmemiş (transit) yakıt kullandığından bahisle, kullanılan fuel oil ve motorine ilişkin olarak yapılan tahakkuka vaki itirazı reddeden Gümrükler Genel Müdürlüğü işlemini; 1615 sayılı Kanunun 8’inci maddesinde, yabancı ülkelere sefer yapan gemi ve uçakların, maddede yazılı şartlarla, belirlenen eşyalara ait vergi ve resimlerden muaf tutulduğu, Gümrük Yönetmeliğinin 1380’inci maddesinde, yabancı limanlara sefer yapan milli gemilerin yakıt ve yağlayıcı maddelerine ilişkin gümrük vergilerinin aranılmayacağının belirtildiği, 1393’üncü maddesinde ise, yabancı ülkelere sefer yapan Türk gemilerinden düzenli seferli olanlarının, yabancı ülkelere yaptıkları seferden sonra Türk limanına dönerek, tekrar dış sefere çıkmaları halinde, bu limandaki bekleme sürelerinin yabancı ülkelere yapılan seferin devamı sayılacağının hükme bağlandığı, bu durumda, gümrük vergi ve resimlerinden muaf olan yakıt ve fuel oil dolayısıyla yapılan tahakkukta isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden …’inci Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; dahili seferden harici sefere geçme müraacatları arasında geçen 13 gün içinde gemi adına açılan bir çıkış beyannamesi bulunmadığından, kullanılan yakıta ilişkin vergilerin ödenmesi gerektiği, bu sebeple yapılan tahakkukun yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
1615 sayılı Gümrük Kanununun “Muafiyetler” başlıklı 8’inci maddesinin 7’nci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde, milli deniz ve hava gemilerinin yabancı limanlarda ve maydanlarda yalnız kendi ithiyaçları için aldıkları donatım eşyası ve işletme malzemesi ile yabancı deniz ve hava gemilerinin kendilerine mahsus olarak içlerinde getirdikleri veya Türk limanlarında gümrüklenmemiş mallardan aldıkları yakıtlar ve yağlayıcı maddelerle, gemi adamları ve yolcularına mahsus yiyecek ve içecekler, donatım ve işletme malzemelerinin gümrük vergisinden muaf olduğu hükme bağlanmış, (c) bendinde de, bu hükümlerin yabancı ülkelere sefer yapan Türk gemileri ve uçakları hakkında da uygulanacağı, ancak, bu taşıtların kabotaj seferleri esnasında yabancı yakıt, yiyecek ve içecek maddelerinin vergileri ödenmek şartıyla kullanabilecekleri, bu taşıtların muntazam seferleri olanlarının yabancı ülkelere yaptıkları seferden sonra Türk limanına avdet ederek tekrar dış sefere çıkmaları halinde, bu limandaki bekleme sürelerinin yabancı ülkelere yapılan seferin devamı sayılacağı belirtilmiştir. Gümrük Yönetmeliğinin 1391’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında, gemilerin üç ay içinde yabancı limanlara sefere çıkmamaları halinde kamanya ve yakıtların vergilerinin alınacağı belirtilmiş, 1393’üncü maddesinde, yabancı ülkelere sefer yapan Türk gemilerinden düzenli seferli olanların, yabancı ülkelere yaptıkları seferden sonra Türk limanına dönerek tekrar dış sefere çıkmaları halinde, bu limandaki bekleme sürelerinin yabancı ülkelere yapılan seferin devamı sayılacağı vurgulanmış, sözü edilen maddeye eklenen 21.6.1990 gün ve 20555 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 2’nci fıkra hükmünde ise, yurt dışı seferden dönen gemilerin Türk limanlarında yüklerinin tamamını boşalttıktan sonra diğer Türk limanlarına beyannamesi tescil edilmiş ihraç yükünü almak üzere boş olarak hareket etmeleri halinin de dış seferin devamı sayılacağı belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, dış seferden dönen geminin Gebze Gümrük Muhafaza Müdürlüğünün 7.4.1994 tarihli tutanağı ile dahili sefere geçiş yaptığı ve Haydarpaşa Gümrük Muhafaza Müdürlüğünün 20.4.1994 tarihli tutanağı ile harici sefere geçiş talebinde bulunduğu, Gebze’den Haydarpaşa’ya hareket tarihinde, gemi adına tescil edilmiş bir çıkış beyannamesi bulunmadığından bahisle dahili sefere geçiş tarihi ile tekrar harici sefere geçiş tarihi arasında kullanıldığı belirlenen gümrüklenmemiş mazot ve motorine isabet eden gümrük vergi ve resimlerinin tahsili cihetine gidildiği anlaşılmıştır.
Gümrük Yönetmeliğinin yukarıda değinilen ve olay tarihinde yürürlükte bulunan 1393’üncü maddesinin 2’nci fıkrasına göre, harici seferden dönen geminin yükünü boşalttığı Gebze limanındaki bekleme süresi dışında, harici sefere çıkış tarihine kadar geçen süre zarfında gümrüklenmemiş (transit) yakıt kullanabilmesi için, hareket anında, ihraç yüküne ilişkin olarak tescil edilmiş bir çıkış beyannamesinin mevcudiyeti şart olduğundan ve davalı idarece, tescil edilmiş bir çıkış beyannamesinin bulunmadığı ileri sürüldüğünden, söz konusu hususlar araştırılıp incelenmeden yazılı gerekçe ile verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararın bozulmasına, bozma kararı üzerine verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 4.12.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.