Danıştay Kararı 7. Daire 1996/3981 E. 1997/3827 K. 11.11.1997 T.

7. Daire         1996/3981 E.  ,  1997/3827 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/3981
Karar No: 1997/3827

Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
Karşı Taraf : … Dış Ticaret ve Pazarlama Limited Şirketi
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Gebze Gümrük Müdürlüğünde tescilli 27.11.1993 tarih ve … sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı … ticari isimli eşya için beyan edilen kıymetin düşük olduğundan bahisle yapılan ek tahakkuk işlemini 1615 sayılı Kanunun 65’inci maddesi ile Gümrük Yönetmeliğinin 243/c maddesinden bahisle, olayda ithal konusu eşyaya ilişkin faturanın gerçek olmadığı yolunda davalı idarece yapılmış herhangi bir tespit bulunmadığı gibi, beyan edilen kıymetin düşük olduğu hususunun da somut bir biçimde ortaya konulamadığı, bu nedenle söz konusu faturaya itibar edilmesi icap ettiği gerekçesiyle iptal eden …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; emsal eşya kıymeti esas alınarak yapılan ek tahakkukun yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
1615 sayılı Gümrük Kanununun “Eşyanın Kıymeti” başlığını taşıyan 65’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, ithal eşyasının gümrük vergisine esas olan kıymetinin, gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki normal fiyatı olduğu belirtilmiş, 2’nci fıkrasında da “normal fiyat”ın tanımı yapılmıştır. Aynı maddenin 2817 sayılı Kanunla değişik 5’inci fıkrasında ise, vergi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki fiyat esas olmakla beraber, mükellefin akde uygun olarak ödediği ya da ödeyeceği fiyatın tahakkuka esas alınacağı hallerin, taraf olduğumuz anlaşmalar ve milli ve milletlerarası ticari teamüller de nazarı itibara alınmak suretiyle bakanlıkça tespit olunacağı hükme bağlanmıştır.
Gümrük Yönetmeliğinin değişik 243’üncü maddesinin (c) fıkrasında, mükellefin akde uygun olarak ödediği ya da ödeyeceği fiyatın tahakkuka esas alınacağı haller gösterilmiştir. Bu hükme göre, maddede belirtilen süreler ve oranların aşılmaması halinde, bu süreler ve oranlar dahilinde meydana gelen fiyat değişiklikleri vergi tahakkukunda nazara alınmayacak, yani vergi ödeme mükellefiyetinin başladığı tarihteki “normal fiyat” esası uygulanamayacaktır. Bunun ilk ve önemli koşulu, beyan olunan eşya kıymetinin, akit tarihindeki “normal fiyat”a uygun olmasıdır. Burada sözü edilen “normal fiyat”, 65’inci maddenin birinci ve ikinci fıkrasında tanımı yapılan normal fiyattır.
Diğer taraftan yine aynı yönetmeliğin “Vergi Matrahına Giren Kıymetin Kontrolü” başlıklı 386’ncı maddesinin IV. (B) Tablosunun 4’üncü bendinde, faturaların inceleme ve kontrolünde, aynı ticari kademedeki (seviyeniveau) ithalatçı ve ihracatçılara ait aynı veya benzeri eşya fiyatlarının birbirleriyle karşılaştırılacağı, bu karşılaştırma yapılırken endeks kayıtlarından, yerli ve yabancı dergi ve gazete yayınlarından faydalanılacağı açıklanmıştır.
Görüldüğü üzere, gümrük mevzuatımızda aynı veya benzeri eşya fiyatlarının birbirleriyle karşılaştırılarak kıymet tespiti yapılması ilkesine yer verilmiştir.
Maliye ve Gümrük Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğünce 25.7.1986 tarihinde yayımlanan 126 sayılı Genelgede de, “aynı eşya” deyiminin, fiziki özellikleri, kalitesi ve tanındığı özellikleri de dahil olmak üzere bütün hususlarda aynı olan eşyayı ifade ettiği, görünüşteki küçük farklılıkların, diğer hususlarda tanıma uyan eşyanın aynı sayılmasını önlemeyeceği, “benzeri eşya” deyiminin de bütün hususlarda olmamakla birlikte, bunların aynı fonksiyonları yerine getirmelerini ve ticari açıdan birbirlerini ikame etmelerini sağlayan özellikleri gösteren ve benzeri maddelerden oluşan eşyayı ifade ettiği, eşyanın kalitesinin, tanındığı özelliklerin ve bir ticaret markasının bulunmasının, eşyanın benzer nitelikte olmasını belirtmek için nazara alınması gereken faktörler arasında olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle aynı veya benzeri eşya kıymetinin tespiti suretiyle yapılacak kıymet araştırmalarında, emsal alınan eşyanın menşe, fiyat, fiziki özellikler, kalite, marka, kod numarası, miktar vb. yönler itibarıyla ithal eşyası ile ayniyet veya benzerlik arz etmesi gerekir.
Olayda, 12.11.1993 tarihli faturaya istinaden birim kıymeti 362.714.- İtalyan lireti/ton üzerinden beyan ve ithal edilen eşyaya, 30.8.1993 tarihli fatura muhteviyatı eşya için gösterilen 2.000.- Alman markı/ton birim kıymet esas alınarak ek tahakkuk yapılmışsa da, dosyada mevcut 1.11.1993 tarih ve 171 nolu ithal müsaadesine göre ithale konu eşyanın “…”; emsal alınan eşyanın ise (faturasına göre) “Toluylendiisocyanate (TDT)” olduğunun anlaşılması karşısında, vergisi uyuşmazlık konusu eşya ile aynı özellikte olmadığı sonucuna varılan eşyaya ilişkin kıymet esas alınarak yapılan ek tahakkukta isabet görülmemiştir.
Kaldı ki, kıymet araştırmasında, yalnızca bir ithalat sırasında beyan edilen kıymetin emsal alınması hukuka uygun olmayıp, idarece, tespit edilen fiyatın normal fiyatı yansıttığı hususunun açık ve somut bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, mahkeme kararının onanmasına, 11.11.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.