Danıştay Kararı 7. Daire 1996/3145 E. 1997/3239 K. 30.09.1997 T.

7. Daire         1996/3145 E.  ,  1997/3239 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/3145
Karar No: 1997/3239

Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
Karşı Taraf : … Kimya ve Mensucat Sanayi Anonim Şirketi
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Erenköy Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 9.10.1984 gün ve … sayılı; 30.7.1984 gün ve … sayılı; 3.7.1984 gün ve … sayılı gümrük giriş beyannameleri kapsamında teşvik ve muafiyet belgelerine dayanılarak katma değer vergisi ile gümrük vergi ve resimlerinden muafen ithal edilen ve yükümlü şirkete 23.12.1986 tarihinde kiralanması nedeniyle doğan vergi borcunun, eşyayı kiralayan şirketin iflas etmesinden dolayı bu şirketten tahsil edilemediğinden bahisle müteselsil sorumlu sıfatıyla yükümlü şirketten tahsili amacıyla tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimlerini; 1615 sayılı Gümrük Kanununun 3. maddesinin 4’üncü fıkrası ile 86’ncı maddesinden bahisle, olayda, yükümlünün ithalat konusu makine ve teçhizatı 23.12.1986 tarihinde …Kimya A.Ş.’den kiraladığı; kira sözleşmesinin noter huzurunda yapıldığı; davalı idarenin bu kira sözleşmesinin feshi için …’üncü Asliye Hukuk Hakimliği nezdinde 22.7.1987 tarihinde dava açtığı ve kira sözleşmesinden en geç bu tarihte haberdar olduğunun kabulü gerekeceği; yükümlü şirket adına yapılan tahakkukun ise 25.1.1993 tarihinde tebliğ edildiğinin anlaşıldığı; bu durumda anılan hükümler uyarınca vergi ödeme mükellefiyetinin doğduğu (kira sözleşmesinin yapıldığı) tarih olan 23.12.1986 tarihinden itibaren üç yıl içinde gümrük vergi ve resimlerinin istenilmesi gerekirken, bu süre geçtikten sonra zaman aşımına uğrayan vergilerin yükümlüden istenilmesine yasal olanak bulunmadığı; kaldı ki, idarenin kiralama olayından en geç 22.7.1987 tarihinde haberdar olduğu …. Asliye Hukuk Hakimliği nezdinde açılan davadan da anlaşıldığından, olayda öğrenme tarihi itibarıyla da zaman aşımı bulunduğu gerekçesiyle terkin eden …. Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararının; 1615 sayılı Kanunun 3/4 ile 11/c maddeleri ve 91/2 sayılı Tebliğin 29’uncu maddesinin son fıkrası uyarınca yeniden tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimlerinin yükümlü şirketten aranılmasında isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Uyuşmazlık, gümrük giriş beyannameleri kapsamında teşvik ve muafiyet belgelerine dayanılarak ithal edilen ve yükümlü şirkete kiralanan eşyaya ilişkin gümrük vergi ve resimlerinden, müteselsilen sorumlu olduğundan bahisle yükümlü şirket adına vergi ve resim tahakkuk ettirilmesinden kaynaklanmıştır.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 3’üncü maddesinin 4’üncü fıkrasında, yurda muafen sokulduğu halde, muafiyetten faydalanmayan şahıslara veya yerlere satılan veya devrolunan veya muafiyetten faydalanmayan hususlar için kullanılan eşyanın vergi ödeme mükellefiyetinin ilgililer tarafından gümrük idaresine yapılacak beyan tarihinde, beyan yapılmamış ise devir veya satış tarihinde, bu tarih tespit edilemiyorsa buna gümrük idaresince bilgi edinildiği tarihte başlayacağı hükme bağlanmıştır.
Olayda, muafiyetten faydalanılarak yurda getirilen eşyanın satılması veya devredilmesi değil, ithalatçı şirket ile, yükümlü şirket arasında noterde düzenlenen sözleşme ile kiralanması söz konusudur. İdarece, ithalat konusu eşyanın içinde bulunduğu fabrika binasının, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi kapsamında satışa konu edildiği ileri sürülmekte ise de, tarafları ve konusu aynı olan …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararından, fabrika binası ile içindeki makina ve teçhizatın, tapuda, ithalatçı şirket adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, olayda, kanun hükmünde belirtildiği gibi vergi ödeme mükellefiyetini doğuracak satış veya devrin söz konusu olmadığı anlaşıldığından, mahkeme kararı sonucu itibarıyla yerindedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında; temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı öngörülmüştür. Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, yukarıda belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymadığı gibi, mahkeme kararının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, bu kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte de görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine, kararın onanmasına, 30.9.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Karşı Oy: 1615 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinin 4’üncü fıkrasına göre, yurda muaf olarak sokulan eşyayı satış veya devir suretiyle alanların tek başına ve müteselsilen sorumlu tutulmaları mümkün olup, olayda satış veya devir söz konusu olmadığından, keza kiralamanın da devir olarak kabulüne olanak bulunmadığından davacı şirketin sorumluluğu da söz konusu olamaz.
Bu itibarla temyiz isteminin bu gerekçe ile reddi ve mahkeme kararının sonucu itibarıyla onanması gerekeceği oyu ile karara gerekçe yönünden katılmıyorum.

A Y R I Ş I K O Y
Temyiz başvurusu; bir başka şirket tarafından teşvik belgesi kapsamında gümrük vergisinden muaf olarak getirilip davacı şirkete kiralanan makine ve teçhizat dolayısıyla tahakkuk ettirilip sorumlu sıfatıyla davacı şirkete tebliğ olunan vergi ve resimlere yapılan itirazın reddine dair davalı idare işlemini zamanaşımı sebebiyle iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
Gümrük Kanununun 3’üncü maddesinin 4’üncü fıkrasının ilk paragrafında; Yurda muaf olarak sokulduğu halde, muafiyetten faydalanmayan şahıslara veya yerlere satılan veya devrolunan veya muafiyetten faydalanmayan hususlar için kullanılan eşyanın vergi ödeme mükellefiyetinin, ilgililer tarafından gümrük idarelerine yapılacak beyan tarihinde, beyan yapılmamış ise devir veya satış tarihinde, bu tarih tespit edilemiyorsa buna gümrük idarelerince bilgi edinildiği tarihte başlayacağı; ikinci paragrafında da, bu suretle satılan veya devredilen eşyayı alanların, satanların, devredenlerin veya muafiyetlerden faydalanmayan hususlar için kullananların bu eşyaya ait vergiler bakımından gümrüğe karşı tek başına ve müteselsilen sorumlu olacakları açıklanmıştır.
Görüldüğü üzere; açıklanan 4’üncü fıkranın ilk paragrafı, muaf olarak yurda sokulan eşyanın muafiyetten yararlanmayanlara satılması, devri veya amacı dışında kullanılması durumunda, bu eşyayı Yurda sokan bakımından gümrük vergisi mükellefiyetinin başlayacağı tarihi düzenlemekte; ikinci paragrafı da, anılan eşyayı alanlara, satanlara, devredenlere ve amacı dışında kullananlara, bu eşyanın gümrük vergisi yönünden asıl mükellefle birlikte sorumluluk getirmektedir. Başka anlatımla; ilk paragraf, eşyayı muaf olarak yurda sokanların düzenlemede sayılan nedenlerle mükellefiyetinin başlangıç tarihini; ikinci paragraf ise, bu eşyanın gümrük vergisinden müteselsilen sorumlu olanları göstermektedir.
İkinci paragrafta; anılan eşyayı muafiyetten yararlanmadığı halde alanlar, satanlar ve devredenler bakımından müteselsil sorumluluk, bu durumların meydana gelmesiyle doğduğu halde, muafiyetten faydalanmayan hususlar için kullananlar için ise, bu kullanmanın gerçekleştiği tarihte doğmaktadır.
Kiracı, kira sözleşmesinin konusu olan eşyanın kullananıdır. Kullanma, eşyanın gümrük vergisinden muaf olarak yurda sokulmasıyla güdülen amaca uygun olduğu sürece, kiracı için müteselsil sorumluluk doğması olanaklı değildir. Başka anlatımla; kiracı için ikinci paragrafta sözü edilen sorumluluk, eşyanın anılan amaca aykırı olarak kullanıldığı tarihte doğabilecek niteliktedir.
Dosyada; kiracı durumunda bulunan davacı şirketin, teşvik belgesi kapsamında getirilen makina ve teçhizatı teşvik belgesinde yazılı koşullara aykırı olarak hangi tarihte kullandığına veya kullanmaya başladığına dair bir tespit yoktur. Bu yüzden; mahkemece, bu husus araştırılmadan verilen karar eksik incelemeye dayalıdır.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulü ile, açıklanan şekilde araştırma yapılarak sorumluluk ve zamanaşımı hakkında yapılacak saptamalara göre karar verilmek üzere vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına karşıyım.