Danıştay Kararı 7. Daire 1996/2593 E. 1997/1275 K. 26.03.1997 T.

7. Daire         1996/2593 E.  ,  1997/1275 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/2593
Karar No: 1997/1275

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar: 1- …
Vekili : Av. …
2- Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
İstemin Özeti : İzmir Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 5.11.1991 gün ve … sayılı beyanname muhteviyatı taze muzun beyan edilen kıymetinin düşük olduğundan bahisle yükümlü şirket adına yapılan ek tahakkuku; 1615 sayılı Gümrük Kanununun 65. maddesi ile 126 nolu Genelgeden bahsederek, mahkemelerinin E:…sayılı dosyasına, Gümrükler Genel Müdürlüğünün 14.6.1995 tarih ve 042690 sayılı yazısı ekinde ibraz edilen 21.4.1995 tarih ve 99/1-12 sayılı cevaplı rapor ile Belçika gümrük idaresi kontrolörü …’e ait 19.1.1995 tarihli raporun incelenmesinden, yükümlü şirketin de içinde bulunduğu Türk alıcılar tarafından … firmasından yapılan taze muz alımlarında, Türk firmalarınca her sevkiyat için iki ayrı fatura düzenlenmesinin talep edildiği, 3,42 ile 4,05 Amerikan doları birim fiyat üzerinden düzenlenen ilk faturanın ithalat işlemlerinde kullanıldığı, gerçek satış bedeli ile beyan edilen kıymet arasında kalan tutar için düzenlenen ikinci fatura bedelinin de elden ödendiği, kontrolör …’e ait rapor ekinde sunulan ve Türk firmalarına yapılan satışlarda düzenlenen tüm faturalara ilişkin bilgilerin yer aldığı liste üzerinde yapılan değerlendirme sonucunda da, yükümlü şirket adına 2.10.1992 tarih ve 10 sayılı cevaplı rapor uyarınca emsal kıymet esas alınarak hesaplanan 129.724.000.- liralık kıymet farkının 37.606.000.- liralık kısmının, tespit edilen gerçek tutara nazaran fazladan hesaplandığı anlaşılmakla, ek tahakkukun 92.118.000.- liralık kıymet farkı üzerinden hesaplanması icap ettiği gerekçesiyle bu miktar üzerinden tadilen tasdik eden …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; yükümlü şirket vekilince; aynı konuda … Vergi Mahkemesinde açılan davaların lehlerine sonuçlandığı, Belçika gümrük idaresince düzenlenen raporun taraflarına tebliğ edilmediği, yabancı ülke makamlarınca düzenlenen bir rapor esas alınarak karar verilemeyeceği, ayrıca 2.10.1992 tarih ve 10 sayılı cevaplı raporda 125.811.000.- liralık kıymet farkı tespit edildiği halde, bu rakamın mahkeme kararında 3.913.000.- lira fazlasıyla 129.724.000.- lira olarak yazıldığından, söz konusu yanlışlığın da düzeltilmesi gerektiği; davalı idarece, cevaplı rapor doğrultusunda yapılan ek tahakkukun yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yükümlü şirketçe savunma verilmemiş; davalı idarece, istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Davalı idare temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir. Yükümlü temyiz istemine gelince; uyuşmazlık konusu olayda, ithal edilen taze muzun kutu ağırlığının olduğundan fazla gösterildiğinin tespit edildiğinden bahisle yükümlü şirket adına ek tahakkuk yapılmıştır. Gümrük Yönetmeliğinin 386. maddesinin 2. fıkrasında, faturasında satış birimi, adet, baş, top, düzine gibi sayı veya metre gibi uzunluk veya sair ölçüler üzerinden gösterilmiş bulunan eşyanın, muayene edilen kaplarında bu ölçülere göre bir fazlalık görülmediği takdirde, beyana göre işlem yapılması öngörülmüş olup, olayda, ithal konusu taze muzun faturasında yazılı satış biriminin kutu (koli) olduğu ve idarece yapılan tespitte de kutu sayısı yönünden bir fazlalık saptanmadığı anlaşılmakla, yükümlü temyiz isteminin kısmen kabulüyle aksi yönde verilen mahkeme kararının bu yöne ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, taraflar temyiz istemlerinin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Davalı idare temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir. Yükümlü temyiz istemine gelince;
Dosyanın ve dairemizin E:1995/3682 sayılı dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden, 2.10.1992 tarih ve 10 sayılı cevaplı raporda, yükümlü şirketçe ithal edilen taze muzların bir kutusu için beyan edilen kıymetin, bir başka beyanname muhteviyatı aynı menşeli eşya için beyan edilen birim fiyata nazaran düşük olduğundan bahisle, 125.811.000.- liralık kıymet farkı hesaplandığı, ayrıca, ithale konu muzların tartılması sonucu, beyana nazaran 3.920 kg muz fazlalığı tespit edildiği ileri sürülerek bu miktara isabet eden 3.913.000.- liralık kıymet farkı ile birlikte neticede yükümlü şirket adına toplam 129.724.000.- liralık kıymet farkı üzerinden tahakkuk yapılmasının istenildiği, söz konusu tutar üzerinden yapılan ek tahakkuka karşı açılan davada da, mahkemece, ithalat işlemlerinde kullanılanın fatura dışında, gerçek tutar ile ilk fatura bedeli arasındaki fark için ikinci bir fatura düzenlendiğinin 21.4.1995 tarih ve 99/1 sayılı cevaplı rapor ile saptandığı, her iki fatura toplamı esas alınarak yeniden hesaplanan kıymet farkı dikkate alındığında, tahakkukun dayandığı 2.10.1992 tarihli raporda 37.606.000.- liralık kıymet farkının fazladan hesaplandığının anlaşıldığı gerekçesiyle, tahakkukun tadilen tasdikine karar verildiği, ancak, kararda, kıymet farkını oluşturan kalemlerden birisi olan ağırlık farkı yönünden herhangi bir irdelemenin yapılmadığı, yükümlü şirket temyiz dilekçesinde de, yalnızca emsal uygulamasından kaynaklanan kıymet farkına yönelik iddiaların ileri sürüldüğü, ağırlık farkına ilişkin 3.913.000.- liralık kıymet farkından ise, “maddi hata” olarak bahsedilerek, düzeltilmesinin istenildiği anlaşılmaktadır.
Oysa, yukarıda da anıldığı üzere, yükümlü şirketçe maddi hata olarak ileri sürülen miktar, gerçekte tartım sonucu bulunan ağırlık farkı üzerinden hesaplanan kıymet farkına tekabül ettiğinden, maddi hatanın düzeltilmesi şeklindeki istemin, mahkeme kararının ağırlık farkına ilişkin kısmına yöneltilmiş bir iddia olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Temyiz dilekçesi bu çerçevede ele alındığında, ileri sürülen iddialar, mahkeme kararının 2.10.1992 tarihli raporda emsal kıymet esas alınarak hesaplanan kıymet farkından 21.4.1995 tarih ve 99/1 sayılı cevaplı rapor doğrultusunda fazladan hesaplandığı saptanan kıymet farkının indirilmesi suretiyle bulunan matraha isabet eden gümrük vergi ve resimlerinin onanmasına yönelik kısmının bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Ağırlık farkından kaynaklanan kıymet farkına ilişkin kısmına gelince; 1615 sayılı Gümrük Kanununun Uygulanmasına Dair Gümrük Yönetmeliğinin 386 ncı maddesinde, kıymetleri üzerinden vergiye tabi eşyanın, yapılan muayene ve kontrolünde, miktar ve kıymet bakımlarından bulunan farklar hakkında yapılacak işlemler belirtilmiş, aynı maddenin (A) fıkrasının 2 nci bendinde, faturasında satış birimi, adet, baş, top, düzine gibi sayı veya metre gibi uzunluk veya sair ölçüler üzerinden gösterilmiş bulunan eşyanın, muayene edilen kaplarında bu ölçülere göre fazlalık görüldüğü takdirde, beyanname üzerinde gerekli meşruhat verilmek ve idare amirinden olur alınmak şartıyla kapların tümünün açılıp muayene edileceği, neticede, yapılan tespitte beyana nazaran bir fazlalık çıkmadığında tahakkukun beyana göre yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Olayda, yükümlü şirketçe ithal edilen taze muzların satış biriminin 1.11.1991 tarihli faturasında “kutu” olarak gösterildiği, 5.11.1991 tarihli ithal müsaadesi ile gümrük giriş beyannamesinde, gümrük vergisine esas miktarın 7.000 karton kutu olarak belirtildiği, tahakkuka dayanak alınan 2.10.1992 tarih ve 10 sayılı cevaplı raporda da kutu sayısı yönünden beyana nazaran herhangi bir fazlalıktan bahsedilmediği anlaşılmakla, kutu ağırlığının olduğundan düşük gösterilmesi suretiyle bir miktar eşyanın beyan dışı bırakıldığı ileri sürülerek hesaplanan kıymet farkı üzerinden ek tahakkuk yapılmasında yasaya uyarlık bulunmadığından, mahkemece, bu husus dikkate alınarak, ağırlık farkına ilişkin olarak yeniden bir karar verilmesi icap etmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idare temyiz isteminin reddine, yükümlü temyiz isteminin emsal kıymet esas alınarak hesaplanan kıymet farkı yönünden reddine, mahkeme kararının bu yönden onanmasına, ağırlık farkı yönünden ise kabulüyle, kararın bu yönden bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 26.3.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.