Danıştay Kararı 7. Daire 1996/2397 E. 1997/3355 K. 08.10.1997 T.

7. Daire         1996/2397 E.  ,  1997/3355 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/2397
Karar No: 1997/3355

Temyiz İsteminde Bulunan : … Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi
Vekilleri : Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
İstemin Özeti : Atatürk Hava Limanı Gümrük Hattı Dış Eşya Satış Mağazaları ve Depoları Gümrük Müdürlüğünün denetim sahasında depo işleten yükümlü kurumun anılan deposunda kaybolan eşyalara ilişkin olup, 1615 sayılı Kanunun 109’uncu maddesi uyarınca istenilip, 21.7.1994 tarihinde ödenen 92.104.000.- liranın iadesi istemiyle, 26.9.1994 tarihinde yapılan başvurunun 60 günlük cevap verme süresi olan 25.11.1994 tarihine kadar cevaplandırılmamak suretiyle zımnen reddedildiğinden bahisle, tesis edilen olumsuz işlemin iptali ve ödenen tutarın faizi ile birlikte iadesi istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, aynı kanunun 11’inci maddesinde de, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılmasının, geri alınmasının, değiştirilmesinin veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçen sürenin de, hesaba katılacağı hükmünün yer aldığı, bu hükümlere göre, olayda, idareye başvurulan 26.9.1994 tarihinden itibaren işlemeye başlayan 60 günlük sürenin bitim tarihi olan 25.11.1994 tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açılması gerekirken, 17.10.1995 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle reddeden …’inci Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…; K:…sayılı kararının; zımni ret işlemine karşı yasal süresi içinde …’inci İdare Mahkemesinde dava açıldığı, … esas sayılı bu davada idare mahkemesince verilen … gün ve K:…sayılı dilekçe ret kararı üzerine de 30 günlük süre içinde vergi mahkemesinde dava açıldığı, 17.10.1995 tarihinde açılan bir dava bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Yükümlünün ithal ettiği ve gümrük vergisi ile fonlarını ödediği eşyalarının çalınması nedeniyle ödediği vergi ve fonların iadesi isteğinin sükut suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali isteği ile dava açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, yükümlü tarafından idareye tarihsiz dilekçe ile 26.9.1994 tarihinde iade isteği için başvurulduğu ve idarece cevap verilmeyerek 25.11.1994 tarihinde 2577 sayılı İYU Kanunu 10. maddesi uyarınca isteğin ret edilmiş sayılması yolunda işlem tesis edildiği, bu işleme karşı 17.1.1995 tarihinde …. İdare Mahkemesinde dava açıldığı, idare mahkemesince gümrük vergisi ve resimler için vergi mahkemesinde ayrı bir dilekçe ile, fonlar için idare mahkemesinde ayrı dilekçe ile dava açılması gerektiğine 22.10.1995 tarihinde karar verildiği, bu kararın yükümlüğe tebliğ tarihinden itibaren süresi içinde vergi mahkemesinde yeniden dava açıldığı anlaşılmıştır.
2577 sayılı İYU Kanununun 7. maddesinin bir numaralı bendi hükmünde vergi mahkemelerinde dava açma süresinin 30 gün olduğu hükme bağlanmıştır.
Olayda olduğu gibi sükut suretiyle 25.11.1994 tarihinde tesis edilen işleme karşı 30 gün içinde vergi mahkemesinde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten sonra idare mahkemesinde açılan dava hakkında dilekçe ret kararı verilmiş olması ile yeni bir dava açma süresi tanınması veya ihdas edilmesi hukuken mümkün olmadığından, diğer bir ifadeyle dilekçe ret kararının tebliğinden sonra 30 gün içinde 4.4.1996 tarihinde dava açılması, davanın süresinde açıldığının kabulünü gerektirmediğinden, davanın esastan incelenmeden süreden reddinde mevzuata aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteğinin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacı kurumun Atatürk Hava Limanı Gümrük Hattı Dışı Eşya Satış Mağazaları ve Depoları Gümrük Müdürlüğünün denetim sahasındaki antreposunda kaybolan eşyalara ilişkin olarak, 1615 sayılı Kanunun 109’uncu maddesi uyarınca istenilip, yükümlü kurumca 21.7.1994 tarihinde ödenen 92.104.000.- liraya, 3.8.1994 tarihinde, işlemi yapmış olan gümrük müdürlüğüne itiraz edilip iadesinin istenildiği, gümrük müdürlüğünün 19.8.1994 tarihli olumsuz yanıtı üzerine de, 26.9.1994 tarihinde İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğüne başvuruda bulunulduğu; bu başvuruya 25.11.1994 tarihine kadar geçen 60 gün içinde cevap verilmemek suretiyle, isteğin zımnen reddedildiğinden bahisle, söz konusu zımni ret işlemenin iptali isteğiyle 17.1.1995 tarihinde idare mahkemesinde dava açıldığı, idare mahkemesince verilen dilekçe ret kararı üzerine vergi mahkemesinde yenilenen davanın da, anılan mahkemece, 26.9.1994 tarihinden itibaren işlemeye başlayan 60 günlük cevap verme süresinin bitim tarihi olan 25.11.1994’ten itibaren 30 gün içinde dava açılması gerekirken, 17.10.1995 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle reddedildiği, mahkeme kararında 17.10.1995 olarak belirtilen dava açma tarihinin, gerçekte 17.1.1995 olup, kararda sehven 17.10.1995 olarak yazıldığı anlaşılmaktadır.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 2’nci ve Gümrük Yönetmeliğinin 2’nci maddesinde gümrük vergisinde mükellefin; Türkiye Cumhuriyeti hattından geçen ya da eşya geçiren kişi olduğu belirtilmiş, sundurma ve antrepo rejimleri de sözü edilen kanunun 51 – 53, 100 – 117; Yönetmeliğin ise 180-216 ve 650-820’nci maddelerinde düzenlenmiştir.
Gümrük Kanununun 109’uncu maddesinde de; işletmelerin, sundurma ve antrepolara konulan eşyanın,buraya alınışlarında gümrükçe miktarları tespit edilmiş ise, bu miktarlarından; edilmemiş ise, belgelerinde yazılı miktarları üzerinden gümrüğe karşı sorumlu oldukları belirtilmiş, maddede belirtilen haller dışındaki sebeplerle eksik çıkan ya da değişikliğe uğrayan veya hasara uğratılan eşyalara ait gümrük ve diğer vergi ve resimlerle cezaların, anılan işletmelerden tazminat olarak alınması öngörülmüştür.
Değinilen yasa ve yönetmelik hükümlerinden, sundurma ya da antrepo işletmelerinin, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 2’nci maddesindeki tanıma göre verginin mükellefi durumunda olmadıkları anlaşılmakta, sundurma ve antrepolarda zıyaa uğratılan ya da değiştirilen eşyalar dolayısıyla, bu işletmelere, söz konusu eşyalara ait gümrük ve diğer vergilerle resimler tutarı kadar bir “tazminat” yükümlülüğü getirilmesi de bunu doğrulamaktadır.
Bu itibarla, söz konusu tutarın davacı kurumdan tazminat olarak istenilmesine ilişkin 18.7.1994 tarih ve 3367 sayılı işlemin, idari itiraza konu olabilecek bir tahakkuk işlemi olarak değil, doğrudan davaya konu edilebilecek bir idari işlem olarak kabulü gerekir.
Hal böyle olunca, gümrük vergisi tahakkuklarına itiraz sebep ve yollarını düzenleyen 78’inci ve müteakip maddelerinin, olayda, uygulanma olanağı mevcut değildir.
2577 sayılı Kanunun 11’inci maddesinde; “1-İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. 2-Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. 3-İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçen süre de hesaba katılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu işlemin hukuki niteliği itibarıyla 2577 sayılı Kanununun sözü edilen hükmünün olayda uygulanması mümkün ise de; 18.7.1994 tarih ve 3367 sayılı işlemin iptali ile 21.7.1994 tarihinde ödenen dava konusu tutarın iadesi istemiyle, anılan kanunun 7’nci maddesinde vergi mahkemelerinde dava açma süresi olarak öngörülen otuz günlük süre içinde dava açılmadığı gibi, üst makam olan İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğüne de otuz günlük süre geçirildikten sonra, 26.9.1994 tarihinde başvuruda bulunulduğu görülmektedir.
Her ne kadar, işlemi yapmış olan gümrük müdürlüğüne dava açma süresi içinde başvuruda bulunulmuş ise de; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11’inci maddesi uyarınca üst makam olan İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğüne yapılması gereken bu başvurunun, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurması mümkün değildir.
Kaldı ki, dava açma süresinin hesabında İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğüne yapılan 26.9.1994 tarihli başvuru başlangıç olarak kabul edilse dahi, bu tarihten itibaren işlemeye başlayan 60 günlük sürenin bitim tarihi olan 25.11.1994 tarihinden itibaren başlayan 30 günlük dava açma süresinin de geçirildiği ve 17.1.1995 tarihinde dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davacı kurum tarafından, dava açma süresinin idare mahkemelerinde 60, vergi mahkemelerinde 30 gün olduğu, olayda da zımni ret kararına karşı, gerek idare mahkemesinde, gerekse idare mahkemesinin dilekçe ret kararı üzerine vergi mahkemesinde yasal süresi içerisinde dava açıldığı ileri sürülmekte ise de; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesi hükmü uyarınca, vergi mahkemelerinde dava açma süresi 30 gün olup, vergi mahkemesinde açılması gerekirken idare mahkemesinde açılan davanın süresinde kabul edilebilmesi için, bu davanın da 30 günlük süre içerisinde açılması gerekmektedir. Olayda ise bu süre geçirilmiş bulunmaktadır.
Şu hale göre, yükümlü kuruma ait antrepoda noksan çıkan (çalınan) eşyalara ilişkin olarak, 1615 sayılı Kanunun 109’uncu maddesi uyarınca tahsil edilen tutarın iadesi için, dava açma süresi geçirildikten sonra yapılan başvuru üzerine İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğüce tesis edilen zımni ret işlemine karşı açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmadığından, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, mahkeme kararının onanmasına, … lira maktu karar harcının temyiz edenden alınmasına, 8.10.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.