Danıştay Kararı 7. Daire 1996/1657 E. 1997/3515 K. 15.10.1997 T.

7. Daire         1996/1657 E.  ,  1997/3515 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/1657
Karar No: 1997/3515

Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
Karşı Taraf : … Dış Ticaret A.Ş.
İstemin Özeti : Davacı kurum adına … Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğünde tescil edilen 4.8.1994 tarih ve … sayılı beyanname kapsamı eşyanın beyan olunan kıymetinin düşük bulunduğundan bahisle salınan ek gümrük vergi ve resimlerinin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Trabzon Gümrükler Başmüdürlüğünün 5.4.1995 tarih ve 95/2 sayılı işlemini; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3’üncü maddesinin B bendi ile 1615 sayılı Kanunun 65’inci maddesi hükmüne değinildikten sonra, olayda, ithal konusu eşyalar Trabzon Serbest Bölgesine, 17.12.1993 tarihli faturaya istinaden Ukrayna’dan tonu 180.-Amerikan dolarından getirilmesine rağmen, söz konusu eşyaların 4.8.1994 tarih ve 17 sayılı beyanname ile Türkiye’ye getirilmesi sırasında davacı kurumun kendi adına düzenlediği 4.8.1994 tarihli faturasında ton fiyatının 120.-Amerikan doları olarak gösterildiği, böylece düşük kıymet beyan edildiğinden bahisle ek tahakkuk yapılmış ise de, ithal konusu eşyaların serbest bölgeye getirilişinden sonra, fakat Türkiye’ye ithal edilmeden önce Türkiye’de iki kötü ekonomik koşul yaşandığı, 1993 yılı Aralık ayında 14.000.-lira olan Amerikan dolarının 1994 yılı Ocak ayında 35.000.-liraya yükseldiği, bu esnada ithal ürün fiyatlarının da iç piyasa fiyatlarına oranla yüksek oranda arttığı, hükumetçe alınan ekonomik kararlardan sonra da ekonominin durma noktasına geldiği, bu gelişmelerin tüm sektörler gibi ithal konusu eşyayı kullanan sektörleri de etkilediği, ithal konusu sac levhalardan daha kaliteli olup, …Demir Çelik Fabrikalarında üretilenlerinin tonunun bile, o dönemde 120 ila 140.-Amerikan dolarından satılamaz hale geldiğinin bilinen gerçeklerden olduğu, bu bakımdan davacı kurum tarafından (180.-Amerikan doları x 14.000.-lira) tonu 2.520.000.-liraya alınan eşyanın (180.-Amerikan doları x 35.000.-lira) 6.300.000.-liraya satılabileceğini söylemenin de mümkün olmadığı, diğer taraftan 21.12.1993 tarihinde Ukrayna’dan … Serbest Bölgesine getirilen sac levhaların, özelliklerine uymayan koşullarda, deniz kenarında, yüksek rutubet ortamında depolanması nedeniyle, Türkiye’ye ithal edildiği tarihe kadar geçen yedi ay içerisinde paslanmış olduğu ve kalitesinin düştüğü hususunun da dikkate alınması icap ettiği, nitekim davacı kurum tarafından, ithalattan önce ithal konusu eşyalar üzerinde bağımsız denetim kuruluşu …Gözetme Etüd Kontrol Servisleri Anonim Şirketi’ne yaptırılan incelemeler sonucu düzenlenen raporda, ithal konusu sac levhaların Amerikan paslanma standartlarına göre %40 ile %60 oranında paslanmış olduğunun belirtildiği, bu itibarla eşyanın kalitesi, özellikleri gibi hususlar ile alıcı ve satıcı arasındaki tam ve serbest rekabet piyasa koşulları ve iç piyasa fiyatı dikkate alınarak bir araştırma yapılmadan, ithal konusu eşyaların doğrudan Ukrayna’dan alınış fiyatı esas alınarak yapılan ek tahakkukta ve bunun kaldırılması isteğiyle yapılan itirazı reddeden işlemde isabet bulunmadığı gerekçesiyle terkin eden …Vergi Mahkemesinin …gün ve E:…; K:…sayılı kararının; ithal konusu eşyanın gerçek fiyatının 180.-Amerikan doları/ton olması nedeniyle bu fiyat esas alınarak yapılan ek tahakkukta isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi : Olayda idarece, eşyanın kıymetinin 120.-Amerikan doları/ton olmayıp, 180.-dolar/ton olduğu hususunun, eşyanın menşe ülkesinde davacı kuruma satışı esnasında düzenlenen faturadan saptanmış olması, yükümlü kurum tarafından anılan faturanın gerçeği yansıtmadığı yolunda bir iddia ve tespit ileri sürülmemesi ve eşyaların serbest bölgeden, yükümlünün kendi adına düzenlediği faturayla ithal edilmesi dikkate alındığında; eşyanın gerçek kıymetinin 180.-Amerikan doları/ton olduğu ve fiyatın yukarıda değinilen düzenlemelere uygun olarak “eşyanın satış bedeli” yöntemine göre saptandığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Diğer taraftan, vergi mahkemesince, yükümlü kurumun istemi üzerine özel …Gözetme Etüd Kontrol Servisleri Anonim Şirketi’nce yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapor, ithal konusu eşyaların paslanma suretiyle değer yitirdiğinin delili olarak kabul edilmiş ise de; anılan şirketin özel bir kuruluş olması, düzenlediği raporun da yükümlü kurumun tek yanlı istemi üzerine, davalı idarenin bilgisi dışında düzenlenmiş olması karşısında, söz konusu raporun delil niteliği taşıdığından söz edilmesi mümkün olmayıp, ithal konusu eşyaların paslanma nedeniyle değer yitirdiğinin kabul edilmesi için, bu tespitin ilgili resmi Türk makamlarına yaptırılması gerekmektedir. Bu itibarla, olayda, ithal konusu eşyaların değer yitirdiğinin kabulü mümkün değildir. Kaldı ki, böyle bir durumun (paslanma nedeniyle değer yitirdiğinin – standartlara uygun olmadığının) varlığının kabulü halinde de, bu eşyaların ithal edilebilmesi için, 1994 yılı ithalat rejimi uyarınca Dış Ticaret Müsteşarlığından izin alınmış olması gerekmektedir. Zira, 31.12.1993 tarih ve 2’nci mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1994 yılı İthalat Rejimi Kararı’nın Genel Hükümler başlıklı bölümünün 6’ncı maddesinde; eski, kullanılmış, yenileştirilmiş mallar ile kusurlu (defolu), standart dışı (supstandart), yatık (zamanla dayanıklılığını yitirmiş), düşük kaliteli, atık ve artık malların ithalinin izne tabi olduğu belirtilmiştir. Dosyada mevcut belgeler incelendiğinde, böyle bir izin belgesi bulunmadığı gibi, söz konusu eşyaların ithali için alınan, Türk Standartları Enstitüsü … BÖlge Müdürlüğü tarafından düzenlenmiş belge ile ithal müsaadesinde söz konusu eşyaların standart dışı olduğu yolunda bir kayıt bulunmadığı görülmektedir.
Öte yandan, ithalatın yapıldığı yıl içerisinde, Türkiye’de gelişen ekonomik olayların, ithal konusu eşyaların ithalde alınan vergi ve resimlere esas kıymetini etkileyeceğini söylemek de mümkün değildir.
Bu durumda, 120.-dolar/ton fiyatından ithal edilip, gerçek kıymetinin 180.-dolar/ton olduğu anlaşılan eşya için, bu fiyat esas alınarak yapılan ek tahakkukta isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla, ek tahakkuku terkin eden mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, 4.8.1994 tarih ve … sayılı beyanname ile yükümlünün kendi adına düzenlediği 4.8.1994 tarihli faturaya istinaden Trabzon Serbest Bölgesinden, tonu 120.-Amerikan dolarından ithal edilen eşyaların, idarece yapılan araştırma sonucu, davacı kurum tarafından Ukrayna’da yerleşik bir firmadan 17.12.1993 tarihli fatura ile tonunun 180.-Amerikan dolarından satın alınıp 21.12.1993 tarihinde … Serbest Bölgesine getirildiğinin anlaşılması üzerine, eşyanın gerçek kıymetinin 180.-dolar/ton olduğundan bahisle ek tahakkuk yapıldığı, vergi mahkemesince de; tonu 180.-dolardan alınan eşyaların 1994 yılı başlarında Türkiye’de meydana gelen ekonomik gelişmeler nedeniyle, 180.-Amerikan dolarından satılabileceğini söylemenin mümkün olmadığı belirtilmek, ayrıca eşyaların paslanma nedeniyle de değer yitirdiği kabul edilmek suretiyle ek tahakkukun terkin edildiği anlaşılmaktadır.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 12.2.1994 tarih ve 21847 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 3968 sayılı Kanunla değişik 65’inci maddesinde, “İthal eşyasının gümrük vergisine esas kıymeti, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma hükümlerine göre tayin ve tespit olunur. Şu kadar ki, Anlaşmanın 8’inci maddesinin 2’nci fıkrasında belirtilen unsurlar bu kıymete dahil edilir.” Hükmü yer almıştır.
1615 sayılı Kanunun değişiklikten önceki 65’inci maddesi hükmü uyarınca, Brüksel Gümrük Kıymeti Tanımı Sözleşmesi kurallarına göre müstakil bir alıcı ile bir satıcının tam ve serbest rekabet şartları içinde uyuştukları farz edilen fiyata göre vergilendirme yoluna gidilmekte iken, anılan maddede 3968 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucu “Cenevre Kıymet Kodu” benimsenmek suretiyle, ithal edilen eşyanın gerçekte ödenen veya ödenecek fiyatının vergilendirmeye esas alınacağı kabul edilmiş bulunmaktadır.
Bakanlar Kurulunun 27.7.1993 tarih ve 1993/4690 sayılı Kararı ile onaylanarak 27.8.1993 tarih ve 21681 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasının VII. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşmanın I. Bölümünde yer alan “Gümrük Kıymetine İlişkin Kurallar” başlıklı 1. maddesinde, “İthal eşyasının gümrük kıymeti, eşyanın satış bedelidir. Yani ithal ülkesine ihraç amacıyla yapılan satış sırasında ortaya çıkan ve 8’inci maddeye göre gerekli düzeltmelerin yapıldığı, gerçekte ödenen veya ödenecek fiyattır.” denilmiş ve eşyanın satış bedelinin, gümrük kıymetine esas alınabilmesi için gerekli koşullara yer verilmiştir. Anlaşmanın 2’nci maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendinde, 1’inci madde hükümlerine göre belirlenemeyen ithal eşyasının gümrük kıymetinin, aynı ithal ülkesine ihraç amacıyla satılan ve kıymeti belirlenecek eşya ile aynı veya yakın bir tarihte ihraç edilen, aynı eşyanın satış bedeli, 3’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendinde de, 1 ve 2’nci madde hükümlerine göre belirlenemeyen ithal eşyasının gümrük kıymetinin, aynı ithal ülkesine ihraç amacıyla satılan ve kıymeti belirlenecek eşya ile aynı veya yakın bir tarihte ihraç edilen, benzer eşyanın satış bedeli olduğu belirtilerek, 5. 6 ve 7’nci maddelerde de, gümrük vergisine esas kıymetin tespitinde uygulanacak yöntemlere sırasıyla yer verilmiştir.
Gümrük Kanununun 65’inci Maddesinin Değiştirilmesine Dair 3968 sayılı Kanunla birlikte, aynı tarih ve sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması’nın (GATT) VII. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma’ya İlişkin Yönetmeliğin 1 inci maddesinde, bu yönetmeliğin, anlaşma hükümleri çerçevesinde ithal eşyası kıymetinin tespiti için uygulanması gereken yöntem ve kuralların belirlenmesi bakımından hazırlandığı, 2’nci maddesinde, yönetmeliğin, (gümrük vergisinden muaf olan veya ağırlık esası üzerinden vergiye tabi bulunan eşya da dahil olmak üzere) gümrük hattından geçirilen ithal konusu eşyanın kıymetinin belirlenme usullerini kapsadığı, 5’inci maddesinde ise, ithal eşyasının gümrük vergisine esas alınacak kıymetinin, bu yönetmeliğin 6 ila 12’nci maddelerinde yer alan yöntemlerin sırasıyla uygulanması yoluyla tayin ve tespit olunacağı, bir yönteme göre belirlenemeyen kıymet için izleyen yönteme geçileceği belirtilerek, 6’ncı maddede “Satış Bedeli Yöntemi”, 7’nci maddede “Aynı Eşyanın Satış Bedeli Yöntemi”, 8’inci maddede “Benzer Eşyanın Satış Bedeli Yöntemi”, 10 uncu maddede “İndirgeme Yöntemi”, 11’inci maddede “Hesaplanmış Kıymet Yöntemi” ve 12 nci maddede de “Son Yöntem” e ilişkin yöntem ve kurallara yer verilmiştir.
Gerek, Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması’nın (GATT) VII. Maddesinin Uygulanmasına Dair Anlaşma hükümleri, gerekse bu anlaşmaya ilişkin yönetmelikte yer alan düzenlemeler karşısında; ithal edilen eşyanın gümrük kıymetinin belirlenmesinde, öncelikle satış bedelinin esas alınması gerekmektedir.
Olayda idarece, eşyanın kıymetinin 120.-Amerikan doları/ton olmayıp, 180.-dolar/ton olduğu hususunun, eşyanın menşe ülkesinde davacı kuruma satışı esnasında düzenlenen faturadan saptanmış olması, yükümlü kurum tarafından anılan faturanın gerçeği yansıtmadığı yolunda bir iddia ve tespit ileri sürülmemesi ve eşyaların serbest bölgeden, yükümlünün kendi adına düzenlediği faturayla ithal edilmesi dikkate alındığında; eşyanın gerçek kıymetinin 180.-Amerikan doları/ton olduğu ve fiyatın yukarıda değinilen düzenlemelere uygun olarak “eşyanın satış bedeli” yöntemine göre saptandığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Diğer taraftan, vergi mahkemesince, yükümlü kurumun istemi üzerine özel …Gözetme Etüd Kontrol Servisleri Anonim Şirketi’nce yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapor, ithal konusu eşyaların paslanma suretiyle değer yitirdiğinin delili olarak kabul edilmiş ise de; anılan şirketin özel bir kuruluş olması, düzenlediği raporun da yükümlü kurumun tek yanlı istemi üzerine, davalı idarenin bilgisi dışında düzenlenmiş olması karşısında, söz konusu raporun delil niteliği taşıdığından söz edilmesi mümkün olmayıp, ithal konusu eşyaların paslanma nedeniyle değer yitirdiğinin kabul edilmesi için, bu tespitin ilgili resmi Türk makamlarına yaptırılması gerekmektedir. Bu itibarla, olayda, ithal konusu eşyaların değer yitirdiğinin kabulü mümkün değildir. Kaldı ki, böyle bir durumun (paslanma nedeniyle değer yitirdiğinin – standartlara uygun olmadığının) varlığının kabulü halinde de, bu eşyaların ithal edilebilmesi için, 1994 yılı ithalat rejimi uyarınca Dış Ticaret Müsteşarlığından izin alınmış olması gerekmektedir. Zira, 31.12.1993 tarih ve 2’nci mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1994 yılı İthalat Rejimi Kararı’nın Genel Hükümler başlıklı bölümünün 6’ncı maddesinde; eski, kullanılmış, yenileştirilmiş mallar ile kusurlu (defolu), standart dışı (supstandart), yatık (zamanla dayanıklılığını yitirmiş), düşük kaliteli, atık ve artık malların ithalinin izne tabi olduğu belirtilmiştir. Dosyada mevcut belgeler incelendiğinde, böyle bir izin belgesi bulunmadığı gibi, söz konusu eşyaların ithali için alınan, Türk Standartları Enstitüsü …Bölge Müdürlüğü tarafından düzenlenmiş 5.8.1994 tarih ve 62 sayılı belge ile 4.8.1994 tarih ve … sayılı ithal müsaadesi belgesinde söz konusu eşyaların standart dışı olduğu yolunda bir kayıt bulunmadığı görülmektedir.
Öte yandan, ithalatın yapıldığı yıl içerisinde, Türkiye’de gelişen ekonomik olayların, ithal konusu eşyaların ithalde alınan vergi ve resimlere esas kıymetini etkileyeceğini söylemek de mümkün değildir.
Bu durumda, 120.-dolar/ton fiyatından ithal edilip, gerçek kıymetinin 180.-dolar/ton olduğu anlaşılan eşya için, bu fiyat esas alınarak yapılan ek tahakkukta hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu itibarla, ek tahakkuku terkin eden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 15.10.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.