Danıştay Kararı 7. Daire 1996/1588 E. 1997/4172 K. 20.11.1997 T.

7. Daire         1996/1588 E.  ,  1997/4172 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1996/1588
Karar No: 1997/4172

Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına …
Karşı Taraf : …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : … Enerji Mamulleri İthalat İhracat Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait gümrük vergi ve resimlerinin şirketten tahsil edilemediğinden bahisle şirketin ortağı olan yükümlüden tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini; 1615 sayılı Gümrük Kanununun 88’inci maddesinde, ödenmeyen gümrük vergisi ve diğer vergilerle, gerek bunlara müteallik, gerekse bu kanuna göre karara bağlanmış para cezalarının, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kunun hükümlerine göre kovuşturulacağının öngörüldüğü, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2’nci maddesine göre gümrük vergileri ve Gümrük Kanununa göre verilen para cezaları bu kanun kapsamı dışında olduğundan, şirketin mal varlığından tahsil imkanı kalmayan vergi alacağının şirketin yöneticisi ya da yasal temsilcisinden tahsil olunacağına ilişkin 213 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinin olaya uygulanma olanağı bulunmadığı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda tüzel kişilerden tahsil imkanı kalmayan kamu alacaklarının bunların kanuni temsilcilerinden tahsiline imkan veren bir hükmün yer almadığı, limited şirketlerde ortakların şirket borçlarından ötürü kişisel sorumluluklarının Türk Ticaret Kanununun 532 ve izleyen maddeleriyle düzenlendiği, dolayısıyla uyuşmazlık konusu amme alacağının şirket ortaklarından tahsilinin Türk Ticaret Kanunu, yani özel hukuk kuralları dairesinde adli yargıda takibi gerekli bulunduğundan, 6183 sayılı kanuna dayanılarak ödeme emri gönderilmesinde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden …’inci Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:…sayılı kararının; yükümlü şirketin borç ödemeden aciz duruma düşmesi nedeniyle, 6183 sayılı Kanunun 35’inci maddesi uyarınca kamu alacağının tahsili için limited şirket ortağı olan yükümlü adına ödeme emri düzenlenmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi:Dosyanın incelenmesinden, 30.10.1989 gün ve … sayılı beyanname kapsamı eşya nedeniyle yükümlü şirket adına tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimlerinin limited şirketten tahsil edilemediğinden bahisle, şirket ortağı olan yükümlüden şirketteki hissesine isabet eden kısmın tahsili amacıyla ödeme emri düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Limited şirkete ait vergi borcunun, şirket ortağından tahsili yoluna gidilebilmesi için 6183 sayılı Kanunun 35’inci maddesinde öngörülen koşullara uyulup uyulmadığının ve şirketteki sermayesi 55 milyon lira olan yükümlünün şirketin tüm vergi borçlarından sadece 55 milyon liralık kısmı ödemekle sorumlu olması nedeniyle şirkete ait vergi borçlarından ne kadarının yükümlü tarafından ödendiği hususunun araştırılması ve bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, yukarıda belirtilen hususlar araştırıldıktan sonra karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’nın Düşüncesi: … Enerji Mamulleri İthalat İhracat Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin amme borcunun tahsili amacıyla davacı adına düzenlenerek tebliğ olunan ödeme emrini söz konusu kamu alacağının şirket yönetim kurulu üyelerinden tahsilinin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre adli yargıda takibi gerektiğinden, 6183 sayılı Yasaya dayanılarak ödeme emri ile istenilemeyeceği gerekçesiyle iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 88’inci maddesinde, ödenmeyen gümrük vergilerinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında kanun hükümlerine göre kovuşturulacağı öngörülmüştür.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2’nci maddesine göre gümrük vergileri bu kanun kapsamı dışında olduğundan, olaya, anılan kanunun,şirketin malvarlığından tahsil imkanı kalmayan vergi alacağının şirketin yönetici ya da yasal temsilcisinden tahsil olunacağına ilişkin 10’uncu maddesinin uygulanması mümkün değildir.
6183 sayılı Yasada da, 213 sayılı Yasanın yukarıda sözü edilen maddesindeki gibi, tüzel kişilerden tahsil imkanı kalmayan kamu alacaklarının bunların kanuni temsilcilerinden tahsiline imkan sağlayan bir hüküm yer almamıştır.
Ancak, 6183 sayılı Yasanın limited ortaklıkların amme borçları başlıklı 35’inci maddesinde, limited ortaklıkların ödenmiyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı, ortakların, vazettikleri veya vaz’ını taahhüt eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu kanun hükümleri gereğince takibata tutulacakları hükme bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden uyuşmazlık konusu ödeme emrinin 213 sayılı Yasanın 10’uncu maddesi uyarınca düzenlendiği yolunda herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşılmış, aksine, gerek işlem dosyasındaki belgelerden, gerekse idarenin 26.10.1995 günlü savunma ve 3.1.1996 günlü cevap dilekçelerindeki açıklamalardan,anılan ödeme emrinin 6183 sayılı Yasanın yukarıda belirtilen 35’inci maddesi uyarınca düzenlendiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, olayda işin esasının incelenmesi; ödeme emri düzenlenebilmesi için, 6183 sayılı Yasanın 35’inci maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği hususu araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, vergi mahkemesince, ödeme emrinin 213 sayılı Yasanın 10’uncu maddesi uarınca düzenlendiği görüşüyle iptal edilmesinde yasaya uyarlık görülmemiştir.
Belirtilen nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile anılan hususda araştırma yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere vergi mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
… Mamulleri İthalat İhracat Pazarlama Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait gümrük vergi ve resimlerinin şirketten tahsil edilemediğinden bahisle şirketin ortağı olan yükümlü adına şirketteki hissesi dikkate alınmak suretiyle düzenlenen ödeme emrini; limited şirketten tahsil edilemeyen kamu alacağının, yönetim kurulu üyelerinden Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre adli yargıda takip edilmesi gerektiği, bu nedenle, 6183 sayılı Kanuna dayanılarak ödeme emri ile istenilemeyeceği gerekçesiyle iptal eden mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.
1615 sayılı Kanunun 88’inci maddesinde ödenmeyen gümrük vergilerinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kovuşturulacağı hükme bağlanmıştır.
6183 sayılı Kanunun 35’inci maddesinde de, limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortakların vazettikleri veya vaz’ını taahhüt ettikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulacakları hükme bağlanmış olup, bu madde hükmüne göre limited şirket ortağının açıklanan miktarla sınırlı olarak şirketin amme borcunun ödenmesinden sorumlu olacağı tabiidir.
Dosya içeriği ile işlem dosyasının incelenmesinden, 30.10.1989 gün ve … sayılı beyanname kapsamında ithal edilen eşya nedeniyle tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimlerinin şirketten tahsil edilemediğinden bahisle, vergi borcunun; şirket ortağı olan yükümlüden şirketteki hissesine isabet eden kısmının tahsili amacıyla 213 sayılı Kanunun 10’uncu maddesine göre değil, 6183 sayılı Kanunun 35’inci maddesine göre ödeme emri düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, limited şirketin amme borcunun şirket ortağından takip ve tahsil edilebilmesi için, 6183 sayılı Kanunun 35’inci maddesinde öngörülen koşulların yerine getirilip getirilmediğinin ve şirketteki sermayesi 55.000.000.- lira olan yükümlünün şirketin tüm vergi borçlarından sadece 55.000.000.- liralık kısmını ödemekle sorumlu olması nedeniyle, şirkete ait diğer vergi borçlarından ne kadarının yükümlü tarafından ödendiği hususunun araştırılması ve bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ödeme emrinin iptal edilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 20.11.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.