Danıştay Kararı 7. Daire 1995/925 E. 1996/3313 K. 26.09.1996 T.

7. Daire         1995/925 E.  ,  1996/3313 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/925
Karar No: 1996/3313

Temyiz İsteminde Bulunan : Maliye ve Gümrük Bakanlığı
Karşı Taraf : … Deri ve Tekstil Sanayi Ltd. Şti.
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : İzmir Alsancak Gümrük Müdürlüğünde tescil edilen 30.9.1992 tarih ve … sayılı geçici giriş beyannamesi ile ithali yapılan eşyaların süresi içinde yurt dışı edilmediği gibi, süre uzatım talebinin de süresinden sonra olduğundan bahisle, giriş esnasında tahakkuk ettirilerek teminata bağlanan gümrük vergi ve resimleri ile bunlara bağlı olarak hesaplanacak kanuni faizin tahsili amacıyla tesis edilen işlemi; söz konusu işlemin fiili ve hukuki sonuçlarıyla davacının hak ve menfaatlerini doğrudan etkileyen bir işlem olması nedeniyle, Gümrük Kanununun 158. maddesine göre işlem tesis edilmeden açılan davanın reddi gerektiği yolundaki davalı idare iddialarında isabet bulunmadığı, 1615 sayılı Kanunun 1. maddesinin 5. Fıkrasına göre fiili ithal tarihinin, vergi tahakkukunun idarece yapıldığı hallerde vergilerin ödendiği veya teminata bağlandığı tarih olduğu, olayda 30.9.1992 tarihinde tescil edilen beyanname kapsamı eşyalara ilişkin olarak idarece tahakkuk ettirilen vergilerin 1.12.1992 tarihinde teminata bağlandığının ve söz konusu eşyaların gümrükten yine aynı tarihte çekildiğinin anlaşıldığı, bu itibarla fiilen 1.12.1992 tarihinde ithal edilen eşyaların yutta kalma sürelerinin bu tarihten itibaren başlaması icap ettiğinin bu tarih esas alındığında da, iptali istenilen işlemin, ithal konusu eşyaların yurtta kalma süresi dolmadan tesis edildiğinin görüldüğü gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … günlü E:…; K:…sayılı kararının; 16.11.1992 tarih ve 227 sayılı genelge uyarınca geçici olarak ithal edilen eşyaların yurtta kalma sürelerinin tespitinde beyannamenin tescil tarihinin esas alınması gerektiğinin belirtildiği, olayda 30.9.1992 tarihinde tescil edilen beyanname kapsamı eşyaların 30.12.1992 tarihine kadar yurt dışı edilmediği gibi, bu tarihten sonra süre uzatım talebin de bu bulunulduğu, dolayısıyla tesis edilen işlemde isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacı kurum tarafından Gümrük Kanununun 119. maddesinin 1. fıkrası (b) bendi hükmünden yararlanılmak suretiyle İzmir Alsancak Gümrük Müdürlüğünde tescil edilen 30.9.1992 tarih ve … sayılı beyanname kapsamında geçici olarak ithal olunan konfeksiyon malzemelerinin (düğmelerin) vergi ve resimlerinin 1.12.1992 tarihinde teminata bağlandığı ve fiilen bu tarihte ithal edildiği, davacı kurum tarafından davalı idareye verilen taahhütnamede, eşyaların 30.12.1992 tarihine kadar yurt dışı edileceğinin belirtildiği, söz konusu eşyaların 30.12.1992 tarihi itibarıyla yurt dışı edilememesi nedeniyle Gümrük Kanununun 149. maddesi uygulanmak suretiyle uyuşmazlık konusu vergi ve resimlerin tahsiline yönelik olarak dava konusu 6.1.1993 tarih ve 165 sayılı işlemin tesis edildiği, bu işlem üzerine 19.1.1993 tarihinde kayda giren dilekçe ile gümrük müdürlüğünden süre uzatım talebinde bulunulduğu, idarece de, eşyaların yurtta kalma süresi sona erdikten sonra süre uzatım talebinde bulunulduğu belirtilerek istemin reddedildiği anlaşılmaktadır.
Gümrük Kanununun 2817 sayılı Kanunla değişik 175. maddesinin 1. fıkrasında; “Bu kanunla tayin edilmiş sürelere ilişkin hükümlerin uygulanmasında zorlayıcı sebepler veya beklenmeyen haller nazara alınarak duruma göre Bakanlıkça tespit edilecek esas ve usullere göre süre değişimi yapılabilir.” hükmü yer almış, 2. fıkrasının birinci cümlesinde de, ancak, 140 ıncı madde kapsamına giren eşya için sürelerin bitiminden evvel zorlayıcı sebepleri gösteren bir yazıyla ilgili gümrüğe veya Bakanlığa bizzat veya taahhütlü mektup veya telgrafla başvurulmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir.
Söz konusu madde, 2419 ve 2817 sayılı Kanunlarla değiştirilmeden önce, “Aksine sarahat bulunmadıkça, bu kanunda tayin edilmiş sürelere ilişkin hükümlerin uygulanmasında sürelerin bitiminden evvel başvurulmak şartıyla zorlayıcı sebepler ve beklenmeyen haller nazara alınarak, duruma göre burada Bakanlıkça süre değişimi yapılabilir.” hükmünü taşımakta iken, 25.2.1981 tarih ve 2419 sayılı Kanun ile yeniden düzenlenerek, Gümrük Kanununun 140. Maddesi kapsamına giren eşya dışında, diğer ithalatlarda, süre değişimi için, sürelerin bitiminden evvel başvuru zorunluluğu kaldırılmıştır. 2817 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sırasında da aynı ilke korunarak madde halen yürürlükte bulunan şekilde düzenlenmiştir.
Yukarıda yer alan açıklamalardan ve 175. maddenin yürürlükte bulunan hükmünden de anlaşılacağı üzere, Gümrük Kanunu ile tayin edilmiş sürelerin değişimi için, 140. madde kapsamına giren eşya hariç olmak üzere, sürelerin bitiminden önce başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. 175. maddede yer alan hüküm ile, kanunla tayin edilmiş sürelere ilişkin hükümlerin uygulanmasında, zorlayıcı sebepler veya beklenmeyen haller nazara alınarak bu sürelerin değişimi konusunda Bakanlığa bir takdir yetkisi verilmiştir.
Nitekim, Gümrükler Genel Müdürlüğünce çıkarılan 31.12.1984 gün ve 1985/6 sayılı Genelgede de, 1615 sayılı Kanunun 175. maddesinde, süreye ilişkin başvuruların kanuni sürenin bitiminden önce yapılması şartının bulunmadığı belirtildikten sonra, eşyanın yurtta kalma süresinin bitiş tarihinden 20 gün önce, ilgilisine, sürenin bitim tarihine kadar yurt dışı edilmesi,çıkış hükmünde gümrüğe teslimi veya mücbir sebeple birlikte ek süre talebinde bulunmaları, aksi takdirde kanuni gereğine tevessül edileceği hususunun tebliği, tebligatta belirtilen süre içinde müracaatları halinde gereğinin yapılması, müracaat olmaması halinde gümrük vergi ve resimlerinin kanuni faizi ile birlikte irada intikali ile (Gümrük Kanununun) 149. madde uyarınca işlem yapılması gerektiği gümrük merkez ve taşra teşkilatına bildirilmiştir.
Yukarıda yer alan düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden, geçici ithali yapılan, ancak kanuni yurtta kalma süresi içinde yurt dışı edilmeyen eşyalar hakkındaki süre uzatım talepleri üzerine, Gümrük Kanununun 175. maddesinde belirtilen zorlayıcı sebepler veya beklenmeyen hallerin bulunup bulunmadığı hususu incelenmeden, kanunda öngörülmediği halde, yalnızca eşyanın kanuni yurtta kalma süresi içinde süre uzatım talebinde bulunulmadığından bahisle tarhiyat yapılamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda geçici olarak ithal edilen eşyaların süresi içinde yurt dışı edilmediği gibi, süre uzatım talebinin de süresinden sonra olduğundan bahisle giriş esnasında tahakkuk ettirilerek teminata bağlanan gümrük vergi ve resimleri ile bunlara bağlı olarak hesaplanacak kanuni faizin tahsiline yönelik olarak tesis edilen işlemi iptal eden mahkeme kararında isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, mahkeme kararının onanmasına, 26.9.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.