Danıştay Kararı 7. Daire 1995/849 E. 1996/3600 K. 16.10.1996 T.

7. Daire         1995/849 E.  ,  1996/3600 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/849
Karar No: 1996/3600

Temyiz İsteminde Bulunan : Gazikent Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Turizm Yatırımcılık ve Pazarlama A.Ş.
İstemin Özeti : Davacı kurum adına düzenlenen 15.6.1993 tarih ve … sayılı ödeme emrinin, davacı kurumun …Sigorta A.Ş.’nin (A) tipi acentesi iken, 1993 yılının Ocak, Şubat, Mart ve Nisan dönemi için verdiği beyanname üzerine tahakkuk edip ödenmeyen banka ve sigorta muameleleri vergisine ilişkin kısmını; 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 30., 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11, 118 ve 378., Türk Ticaret Kanununun 116. ve 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinden bahisle, banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefinin banka ve sigorta şirketleri olduğu, ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tabi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir surette ticari bir işletmeyi ilgilendiren akitlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denildiği, bu tanıma göre acentelerin banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi olmadıklarının anlaşıldığı, olayda da davacı kurumun bir sigorta şirketi olmayıp, …Sigorta A.Ş. adına sigortacılık faaliyeti yürüten bir acente olduğu ve bu verginin mükellefi olmadığı, dolayısıyla davalı idare tarafından, beyan üzerine tahakkuk eden vergilere karşı dava açılamayacağı ileri sürülmekte ise de, davacı kurumun mükellefi olmadığı bir vergiden ötürü vergilendirilmesinin bir vergilendirme hatası olması karşısında, bu iddiada isabet görülmediği ve olayın 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde yer alan “Borcum yoktur” kavramı kapsamı içinde değerlendirilmesi icap ettiği, konu bu kapsamda değerlendirildiğinde de, mükellefi olmadığı bir verginin davacıdan istenilmeyeceği gerekçesiyle iptal eden …Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…; K:…sayılı kararının; davacı kurumun yapmış olduğu sigortacılık faaliyeti nedeniyle ilgililerden kesip beyan ettiği banka ve sigorta muameleleri vergisini ödemek zorunda olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’nın Düşüncesi :6802 sayılı Kanunun 30. maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisini banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği belirtilmekte ise de, Türk Ticaret Kanununun 116., 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 19. maddesi ile 24.10.1991 tarih ve 21031 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Sigorta ve Reasürans Aracıları Hakkında Yönetmelik” hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, sigorta şirketleri tarafından adlarına sigorta sözleşmesi yapmaya yetkili kılınan acentelerin, sigorta sözleşmesi yapma ve prim tahsil etme gibi sahip oldukları yetkilerle, bu yetkiye istinaden yaptıkları işlemlerin banka ve sigorta muameleleri vergisi açısından vergiyi doğuran olay niteliğinde bulunması dikkate alındığında, sigorta şirketi gibi kabul edilmeleri, dolayısıyla, banka ve sigorta muameleleri vergisi açısından mükellef gibi değerlendirilmeleri ve sigorta yaptıranlardan tahsil ettikleri vergileri kendilerinin beyan edip ödemeleri gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Olayda da, …Sigorta T.A.Ş.’nin (A) tipi (yetkili) acentesi olup, 15.8.1991 tarihli sözleşme ve vekaletnameye istinaden vekaletnamede belirtilen yetki çerçevesinde anılan şirket nam ve hesabına söz konusu şirket gibi hareket etmek suretiyle sigortacılık faaliyetinde bulunan davacı kurumun, uyuşmazlık konusu dönemlerde kendi beyanı üzerine tahakkuk eden vergileri ödemesi gerekmektedir.
Bu nedenle, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Davacı şirket adına sigortacılık faaliyeti nedeniyle verilen beyanname üzerinden salınan banka ve sigorta muameleleri vergisinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini iptal eden vergi mahkemesi kararının temyizen bozulması istenilmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55.maddesinde amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya bildirimde bulunmalarının bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı hükme bağlanmıştır. Kanunun 58. maddesinde de ödeme emrine itiraz yolları belirtilmiş ve itirazın ancak böyle bir borcu olmadığı, kısmen ödendiği veya zaman aşımına uğradığı iddiaları ile yapılabileceği açıklanmıştır. Bu hükümlere göre kamu alacağının esasına ilişkin iddiaların tahsilat safhasında iddia edilmesine ve incelenmesine olanak bulunmamaktadır. Kamu alacağının tahsili aşamasında incelenecek olan tahsilata ilişkin idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığı hususudur. Davaya konu edilmeden kesinleşmiş idari işlemlerin uygulanmasını sağlamak üzere tesis edilen işlemler nedeniyle açılan davalarda, kesinleşmiş hukuki durumların yeniden ele alınarak incelenmesi mümkün değildir.
Dosyanın incelenmesinden;davacı şirketin, … Sigorta A.Ş. ile aralarında düzenlenen sözleşme uyarınca acente olarak yaptığı sigortacılık faaliyeti nedeniyle verginin mükellef ve sorumlusu durumunda bulunmadığından bahisle,esasen ihtirazi kayıt gösterilmeden beyan ettiği banka ve sigorta muamele vergisinin yasal süre içinde ödenmemesi üzerine tahsili amacıyla adına düzenlenen ödeme emrine karşı vergi mükellefi olmadığı iddiasıyla dava açtığı anlaşılmış bulunmaktadır.Bu durumda, 6183 sayılı Kanunun 58.maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayan iddiaların esas alınması suretiyle davacı şirketin banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emrini iptal eden vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile ödeme emrinin iptali yolundaki vergi mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, bir sigorta şirketinin (A) tipi (yetkili) acenteliğini yapan davacı kurumun sigortacılık faaliyeti nedeniyle sigorta yaptıranlardan kesip beyan ettiği ancak ödemediği banka ve sigorta muameleleri vergisinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini, davacı kurumun anılan verginin mükellefi olmadığından bahisle iptal eden vergi mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istemine ilişkindir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 116. maddesinde, “Ticari mümessil ticari vekil satış memuru veya müstahdem gibi bir sıfat olmaksızın bir mukaveleye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir surette ticari bir işletmeyi ilgilendiren akitlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.” hükmüne yer verilmiş, 21.8.1988 tarih ve 19906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Sigorta ve Reasürans Aracıları Hakkında Yönetmelik”in 5. maddesinde, “Her ne ad altında olursa olsun sigorta şirketine tabi bir sıfatı olmaksızın, bir mukaveleye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde, daimi surette sigorta şirketlerinin ruhsatlı bulunduğu sigorta dallarındaki sözleşmelerde aracılık etmeyi veya şirket adına sözleşme yapmayı meslek edinen gerçek veya tüzel kişilere, sigorta acentesi denir.
Bu yönetmelikte belirtilen nitelikleri taşıyan ve teminat yatırmak suretiyle sigorta şirketlerince yetkili kılınarak tescil ve ilan edilmiş acenteler, sigorta şirketi adına sigorta sözleşmesine aracılık ederek veya düzenleyerek sigortalılara hizmet verirler.” şeklinde bir düzenlemeye gidilmiştir. Bu yönetmeliği yürürlükten kaldıran ve 24.10.1991 tarih ve 21031 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Sigorta ve Reasürans Aracıları Hakkında Yönetmelik”te de benzer hükümlere yer verildiği görülmektedir.
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 30. maddesinde de, banka ve sigorta muameleleri vergisini banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyecekleri, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 19. maddesinde ise, vergi alacağının vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, 15.8.1991 tarihli “acentelik mukavelenamesi” ve “vekaletname” ile davacı kurumun, …Sigorta T.A.Ş.’nin nam ve hesabına yangın nakliyat ve kaza sigortalarını kabule, poliçe zeyilname, tecditname ve temditnameleri ile bunlara ilişkin makbuzları tanzim ve itaya, bu işlemleri usulüne uygun olarak fesih ve iptale, bunlara mahsus sigorta primlerini tahsile, makine montaj, zirai sigortaları ile hayat ve hastalık sigortası teklifleri almaya bunlara ait sigorta primlerini tahsil ederek karşılığında makbuz vermeye, tediyesine karar verilen sigorta tazminat bedellerini ödemeye yetkili kılındığı, bu yetkiye istinaden davacı tarafından sigortacılık faaliyetinde bulunulduğu, bu faaliyet nedeniyle ilgililerden (sigorta yaptıranlardan) tahsil edilen banka ve sigorta muameleleri vergisinin bazı dönemlerde beyan edilip ödendiği, bazı dönemlerde beyan edildiği halde tahakkuk eden vergilerin ödenmediği, ödenmeyen vergilerin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davada, … Sigorta T.A.Ş. ile yaptıkları sözleşmede sigorta yaptıranlardan kesilen vergilerin kendileri tarafından yatırılacağına dair bir hüküm bulunmadığı, istenen vergilerin mükellefinin, adına işlem yaptıkları … Sigorta T.A.Ş. olup, kendilerinin mükellef veya sorumlu olmadığı hususlarının ileri sürüldüğü, mahkeme tarafından da ödeme emrinin yazılı gerekçe ile iptal edildiği anlaşılmaktadır.
6802 sayılı Kanunun 30. maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisini banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği belirtilmekte ise de, yukarıda değinilen düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden, sigorta şirketleri tarafından adlarına sigorta sözleşmesi yapmaya yetkili kılınan acentelerin, sigorta sözleşmesi yapma ve prim tahsil etme gibi sahip oldukları yetkilerle, bu yetkiye istinaden yaptıkları işlemlerin banka ve sigorta muameleleri vergisi açısından vergiyi doğuran olay niteliği taşıması dikkate alındığında, sigorta şirketi gibi kabul edilmeleri, dolayısıyla, banka ve sigorta muameleleri vergisi açısından mükellef gibi değerlendirilmeleri ve sigorta yaptıranlardan tahsil ettikleri vergileri kendilerinin beyan edip ödemeleri gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Olayda da, …Sigorta T.A.Ş.’nin (A) tipi (yetkili) acentesi olup, 15.8.1991 tarihli sözleşme ve vekaletnameye istinaden, vekaletnamede belirtilen yetki çerçevesinde anılan şirket nam ve hesabına söz konusu şirket gibi hareket etmek suretiyle sigortacılık faaliyetinde bulunan davacı kurumun, uyuşmazlık konusu dönemlerde kendi beyanı üzerine tahakkuk eden vergileri ödemekle yükümlü tutulması zorunludur.
Nitekim uygulamada da, yetkili sigorta acentelerinin, sigorta şirketi ile yaptıkları sözleşmeler gereğince, sigorta yaptıranlardan tahsil ettikleri sigorta muameleleri vergisini ödeme (yatırma) mükellefiyetini üstlendikleri, bu doğrultuda beyannamelerini verip, tahakkuk eden vergileri ödedikleri anlaşılmakta olup, olayda da davacı kurum tarafından mükellefiyet tesis ettirildiği, beyannamelerin verildiği ve 1992 yılı Mart dönemine ilişkin olarak tahakkuk eden vergilerin ödenmiş olduğu görülmektedir.
Şu hale göre, …Sigorta T.A.Ş.’nin (A) tipi (yetkili) acentesi olan davacı kurumun, anılan sigorta şirketi nam ve hesabına yaptığı muhtelif sigortacılık faaliyeti nedeniyle sigorta yaptıranlardan, tahsil ve beyan ettiği vergilerin ödenmemesi üzerine tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini iptal eden vergi mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 16.10.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.