Danıştay Kararı 7. Daire 1995/7621 E. 1997/2290 K. 03.06.1997 T.

7. Daire         1995/7621 E.  ,  1997/2290 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/7621
Karar No: 1997/2290

Temyiz İsteminde Bulunan : …Dış Ticaret Tekstil Sanayi A.Ş.
Vekili : Av. …- Av. …
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
İstemin Özeti : Halkalı Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli 26.5.1992 gün ve … sayılı geçici kabul beyannamesi ile ihracatı teşvik belgesi kapsamında geçici olarak ithal olunan eşyanın kanuni yurtta kalma süresi içinde yurt dışı edilmediğinden bahisle, söz konusu eşyaya isabet eden gümrük vergi ve resimlerinin tahsili amacıyla yükümlü şirket adına düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; 1615 sayılı Gümrük Kanununun 86’ncı ve 79’uncu maddeleri açıklandıktan sonra, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55’inci maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağının belirtildiği, mahkemelerince verilen ara kararı üzerine idarece gönderilen ve mahkemelerinin … esasında kayıtlı dava dosyasına konulan belgelerin incelenmesinden, süresi içinde yurt dışı edilmeyen eşyaların gümrük vergilerine ait 20.1.1994 gün ve 24 sayılı kararın davacı şirkete 21.4.1994 tarihinde tebliğ edildiği halde, idari davaya konu yapılmayarak kesinleştiği anlaşılmakla, söz konusu amme alacağının tahsili amacıyla ödeme emri tanzim ve tebliğinde kanuna aykırılık görülmediği gerekçesiyle reddeden …Vergi Mahkemesinin … günlü, E:…; K:…sayılı kararının; ceza kararının tebliği üzerine 2.4.1994 tarihli dilekçe ile, süre uzatım talebinin reddine ilişkin kararın hatalı olduğu ve düzeltilebilmesi için 3 aylık önel verilmesinin talep edildiği, aynı zamanda tahakkuka itiraz mahiyetindeki söz konusu dilekçenin işleme konulmayarak, vergilerin itirazsız kesinleştiğinden bahisle ödeme emri tanzim ve tebliğ edilemeyeceği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Uyuşmazlık, davacı şirket adına düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki mahkeme kararının, temyizen incelenerek bozulması isteminden kaynaklanmıştır.
Olayda, geçici girişi yapılan eşyanın, kanuni yurtta kalma süresi içinde yurt dışı edilmediğinden bahisle, ceza kararı ile bildirilen ve itiraz edilmeyen gümrük vergi ve resimlerinin tahsili amacıyla ödeme emri tanzim ve tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Gümrük vergi ve resimlerinin bildirilmesine ilişkin dosyada mevcut ceza kararında, Gümrük Kanununun ceza kararlarına itiraza ilişkin 158’inci maddesine göre itiraz edilebileceği belirtilmiş olup, söz konusu ceza kararı ile gümrük vergi ve resimlerinin de tebliğ edildiğinin kabulü söz konusu değildir. Bu duruma göre de, tebliğ edilen ceza kararı üzerine idari itiraz yoluna başvurulmadığından dolayı, gümrük vergi ve resimlerinin kesinleştiğinden söz edilemez.
Esasen, ödeme emri içeriği gümrük vergi ve resimleri, geçici ithalat sırasında tahakkuk edip itirazsız kesinleşmiş bir amme alacağıdır. Dolayısıyla, yeniden tahakkuk ve tebliğe gerek olmaksızın, doğrudan ödeme emri ile takip edilebilir. Bu tür ödeme emirlerinin tebliği üzerine açılacak davalarda ise, mahkemece, gümrük mevzuatında öngörülen geçici ithal şartlarının ihlal edilip edilmediği, tahakkukta maddi hesap hatası bulunup bulunmadığı hususlarının, 6183 sayılı Kanunun 58’inci maddesinde yazılı borcum yoktur kavramı içerisinde incelenmesi mümkün olup, ulaşılacak sonuca göre karar tesisi gerekir.
Bu nedenle, temyiz isteminin kabulü ile, yukarıda belirtilen hususlarda yapılacak araştırma sonucuna göre karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından, 26.3.1992 günlü, … sayılı geçici kabul beyannamesi ile Gümrük Kanununun 118’inci maddesinde yer alan geçici kabul hükümlerinden yararlanılarak ithal edilen eşyanın kanuni yurtta kalma süresi içinde yurt dışı edilmediğinden bahisle, Gümrük Kanununun 149’uncu maddesi uyarınca, gümrük vergisi ile iki katı tutarında para cezasına hükmolunduğu, buna ilişkin 20.1.1994 gün ve 24 sayılı ceza kararının 21.4.1994 tarihinde yükümlü şirkete tebliğ edildiği, söz konusu tebliğe herhangi bir itirazda bulunulmaması üzerine de, ceza kararında yer alan gümrük vergi ve resimlerinin kesinleştiğinden bahisle, uyuşmazlık konusu ödeme emrinin tanzim ve tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
1615 sayılı Gümrük Kanununun “Tahakkukun Tebliği ve İtiraz Süresi” başlıklı 79’uncu maddesinde, “Tahakkuku yapan memurlar, yaptıkları tahakkukları mükellefe veya temsilcisine veya gümrük komisyoncusuna bildirerek beyanname vesair tahakkuk kağıtları üzerinde imza alırlar. Bu suretle tahakkuka bilgi edinmekten, beyanname ve tahakkuk kağıdını imzalamaktan çekinenlere yazılı tebligat yapılır. İtiraz, ancak bu fıkrada yazılı imza veya yazılı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yapılabilir.
Bu süre içinde itiraza uğramayan vergiler ile itirazları olmadığını beyanname vesair tahakkuk kağıdı üzerinde yazı ile beyan edenlerin vergileri Kanunun 87’nci maddesi hükmü saklı kalmak üzere itiraz yollarına gitmek bakımından kesinleşmiş olur.” hükmü yer almış, “Ceza Kararları ve İtiraz” başlıklı 158’inci maddesinde ise, kanunda yazılı para cezalarına karşı, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde itiraz olunabileceği, itiraz üzerine, miktarına göre gümrükler başmüdürlükleri ile Gümrükler Genel Müdürlüğünce verilecek kararlara karşı da, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içerisinde yetkili mahkemeye müracaatla itiraz olunabileceği hükme bağlanmıştır.
Olayda, yükümlüye, ödeme emrinden önce tebliğ edilen ceza kararının para cezasına ilişkin olduğu, nitekim, söz konusu kararın son paragrafında, bu karara karşı, Gümrük Kanununun para cezalarına karşı mükellefler veya iş sahipleri tarafından yapılacak itarazlara ilişkin 158’inci maddesi uyarınca itiraz edilebileceği şerhinin yer aldığı görülmekte olup, söz konusu karar ile gümrük vergi ve resimlerinin de tebliğ edildiğinin kabulü mümkün değildir. Bu duruma göre de, tebliğ edilen ceza kararı üzerine idari itiraz yoluna başvurulmadığından bahisle, gümrük vergi ve resimlerinin kesinleştiğinden söz edilemez.
Esasen, uyuşmazlık konusu ödeme emri içeriği gümrük vergi ve resimleri, dosyada mevcut geçici kabul beyannamesinin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, ithalat anında tahakkuk ettirilerek, Gümrük Kanununun yukarıda anılan 79’uncu maddesi uyarınca beyanname üzerinde imza alınmak suretiyle mükellefine tebliğ edilmiş, mükellefince de “itirazım yoktur” şerhi ile kabul edilerek bu suretle itirazsız kesinleşmiştir. Dolayısıyla, yeniden bir tahakkuk ve tebliğ işlemine gerek olmadan, doğrudan ödeme emri ile takip edilebilecek bir amme alacağı söz konusudur.
Gümrük Kanunu hükümlerine göre geçici ithali yapılan eşyaya isabet eden ve ithal anında tahakkuk ettirilerek itirazsız kesinleşen gümrük vergi ve resimlerinin, 6183 sayılı Kanunun 55’inci maddesi uyarınca ödeme emri ile tahsili yoluna gidilmesi halinde de, söz konusu ödeme emirlerine karşı açılacak davalarda, gümrük mevzuatında öngörülen geçici ithal şartlarının ihlal edilip edilmediği, tahakkukta maddi hesap hatası bulunup bulunmadığı gibi hususların, mahkemece, 6183 sayılı Kanunun 58’inci maddesinde yazılı borcum yoktur kavramı içerisinde incelenmesi mümkün olup, ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak karar verilmesi gerekirken, davanın yazılı gerekçe ile reddi yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 3.6.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.