Danıştay Kararı 7. Daire 1995/723 E. 1996/3639 K. 21.10.1996 T.

7. Daire         1995/723 E.  ,  1996/3639 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No: 1995/723
Karar No: 1996/3639

Temyiz İsteminde Bulunan : Hitit Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf :… A.Ş. Ankara Şubesi adına Geçici Yönetim … Bankası A.Ş.
Vekili : Av. …- Av. …
İstemin Özeti : 1994 yılının Nisan dönemine ait banka ve sigorta muameleleri vergisinin tahsili amacıyla … A.Ş. adına düzenlenen ödeme emrini; 3182 sayılı Bankalar Kanununun 68. maddesinin 3. fıkrasından söz edilerek, fıkra hükmü ile bankacılık işlemleri kaldırılan bankanın iflas talebinin kabul veya reddine kadar, gerek bankanın, gerekse mevduat sahipleri ile üçüncü şahısların haklarını korumak amacının güdüldüğü, anılan bankaya ait vergilerin gerekli işlemlerin tamamlanmasından sonra iflas masasından talep edilmesi mümkün bulunduğundan … Bankası geçici yönetiminden söz konusu vergilerin ödeme emriyle istenilmesinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…; K:… sayılı kararının; düzenlenen ödeme emrinde isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davalarda borcun bulunup bulunmadığı araştırılacağına ve olayda da davacı banka tarafından borcun varlığı kabul edildiğine göre, söz konusu amme alacağının hukuki nedenlerle ödenmeyeceği yolunda ileri sürülen iddia, ödeme emrinin iptalini sağlayacak nitelikte değildir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi: Davacı banka adına 1994 Nisan dönemi banka ve sigorta muameleleri vergisinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrini, banka adına icra takibinin yapılabilmesi için iflas talebinin kabul ve reddi gerektiği, olayda ise davacı banka adına istenilen iflasın henüz karara bağlanmadığı bu nedenle icrai takibat yapılamayacağı gerekçesiyle iptal eden vergi mahkemesi kararının temyizen bozulması istenilmektedir.
6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 47. maddesinde, mükelleflerin bir ay içindeki vergiye tabi muamelelerini bir beyanname ile ertesi ayın 15.günü akşamına kadar muamelenin yapıldığı yer vergi dairesine beyan etmeleri ve vergiyi beyanname verme süresi içinde ödemeleri gerektiği hükme bağlanmış olup, 6183 sayılı Amma Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55.maddesinde ise;”amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumu bir ödeme emri ile tebliğ olunur”denilmektedir.
Olayda,Bakanlar Kurulunun 24.4.1994 tarih ve 94/5485 sayılı kararı ile bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan …ın geçici yönetim ve denetimiyle … Bankası A.Ş.’nin görevlendirildiği ve bu bankanın sorumlu sıfatıyla 16.5.1994 tarihinde verdiği beyanmame üzerinden tahakkuk eden vergilerin süresi içinde yatırılmaması üzerine, dava konusu ödeme emrinin düzenlediği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, mahkeme kararında 3182 sayılı Bankalar Kanununun 68/3 ve 12.madde hükümlerine göre … için iflasın henüz karara bağlanmadığı ve bu nedenle icra takibi yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile ödeme emri iptal edilmiş ise de, Bankalar Kanununun sözü geçen hükümleri İcra İflas Kanununa göre yapılan icrai takibatları kapsamakta olup, 6183 sayılı Kanuna göre yapılan icrai takibatları kapsamamaktadır.
Bu nedenle, esasen banka tarafından sorumlu sıfatı ile mükelleflerden tahsil edilerek beyan edilmiş olan vergilerin,süresi içinde vergi dairesine yatırılmaması üzerine düzenlenen ödeme emrinde, yukarıda açıklanan madde hükümleri karşısında isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile ödeme emrinin iptali yolundaki vergi mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58. maddesinde ödeme emirlerine karşı açılan davalarda ilgililerin, böyle bir borcun olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı iddialarını ileri sürerek itiraz edebilecekleri hükme bağlanmış, 3182 sayılı Bankalar Kanununun 12. maddesinde ise bakanlar kurulu kararı ile bir bankanın bankacılık işlemleri yapma veya mevduat kabulü izinlerinin kaldırılabileceği belirtilmiştir. Aynı kanunun 68. maddesinin 3. fıkrası da bakanlar kurulunun mevduat kabul ve bankacılık işlemleri yapma yetkisinin kaldırılmasına ilişkin kararının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren, banka aleyhindeki icra takiplerinin iflas talebinin kabul veya reddine kadar duracağına ilişkindir.
Olayda, dava tarihinde hukuki tüzel kişiliği devam eden ve vadesinde ödenmemiş borcu bulunan bankadan söz konusu borcun tahsili amacıyla ödeme emri düzenlendiği, ancak varlıkları üzerinde icra takibine geçilmediği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan kanun hükümleri uyarınca, ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada öncelikle borcun bulunup bulunmadığı araştırılacağından, davacı bankanın ödeme yetkisinin olup olmadığı hususu incelenemeyeceği gibi, ödeme emri tebliğinin icra takibi değil, bu aşamadan önce yapılan ve kamu alacağının tahsil ve takibine yönelik hukuki bir işlem olması karşısında, düzenlenen ödeme emrinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu durumda, ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle tesis edilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine kararla birlikte yargılama giderleri hüküm altına alınacağından bu hususta ayrıca hüküm tesis edilmesine gerek bulunmadığına, 21.10.1996 tarihinde oybirliği ile karar verildi.